Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sezai Karakoç'u kaybetmekten daha acı bir şey varsa o da bir Sezai Karakoç daha  yetişmeyeceğini bilmek.Öyle ya, lambada titreyen alevi üşüten bir Abdurrahim Karakoç daha gelmedi mesala.Bir Şükrü Erbaş daha çıkıp:"Bir kapı önündeyim girsem suç,gitsem ayaz.” diyemedi. Bir Edip Cansever daha yetişip "Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda;meltemi senden esen,soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır" deyip yeni bir başlangıç yapamadı. "Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim"diyerek samimiyette zirve yapan bir Oğuz Atay'ımız daha olmadı.Bir Ahmet Arif daha çıkıp Okyanusun en ıssız dalgasına düşmüş  kibrit çöpüne sevdiğini haber veremedi. "Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak" mısralarına eş değer bir yaşam tanımını Nazım Hikmet'ten sonra kimse yapamadı. "Vurulmuş geyiktir sensiz zamanlar İçimin ormanı bir yangın yeri" diyerek vuslatı anlatan, bir Akif İnan daha Anadolu'da yaşamadı. Yahya Kemal'in de dediği gibi;o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler...
"Saplantılarımın nedenini de biliyorsunuz.Şu an hiçbir umudum yok ve sizin gözlerinizde de kocaman bir sıfırım.Bu yüzden ağzıma geleni söylüyorum.Nereye gitsem,ne söylesem sadece siz varsınız.Bütün mesele bana kayıtsızlığınızdan kaynaklanıyor.Size niçin ya da ne şekilde aşık olduğumu bilmiyorum.Sebebi sizin bana hep aşağılık bir varlıkmışım gibi bakmanız da olabilir.Biliyor musunuz,yüzünüzün güzelliği konusunda bile emin değilim.Aynı şekilde kalbinizin pek de çekici bir kalp olmadığı ve aklınızın tamamıyla fesat olduğu muhtemeldir."
Reklam
Yanıyor beynimin kanı, Bilmem nerelere gitsem? İçime sığmayan canı Hangi rüzgara eş etsem? Akşam sular karardı mı Bir dağa versem ardımı, İçimi yakan derdimi Sağır göklere anlatsam... İçiliversem dem gibi, Kırılıversem cam gibi, Şamdanda yanan mum gibi, Sabahı görmeden bitsem... Bir yüce ormana dalıp Ya bir dağ bağşına gelip, Beni yaradanı bulup Malını başına atsam... Görünmez kollar boynumda, Yârin hayali koynumda, Sıcak bir kurşun beynimde, Bir ağaç dibinde yatsam...
Kara Kedi
Biliyorum ki bu hikâyeye inanmayacaksınız. Yalnızca deli birisi buna inanacağınızı umabilir- ve ben de deli değilim. Ancak yarın öleceğimden bugün tüm dünyaya hikayemi anlatmak istiyorum. Belki bir gün, benden daha az telaşlı ve sakin birisi yaşananları daha iyi açıklayabilir. Hayatımın her döneminde hayvanları sevmişimdir. Doğduğum günden
Konuşsam sessizlik/ gitsem ayrılık…
Resmin rehindir gurbetimde. Gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin. Alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana. Sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına; konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana... Ve akşam, bir kez daha; saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara! “Bir of
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
Lörien'e Veda
Yolcular artık yüzlerini önlerindeki yolculuğa çevirmişlerdi; güneş önlerindeydi, gözleri kamaşıyordu çünkü hepsinin gözleri yaşlarla doluydu. Gimli açık açık ağlamaktaydı. "En zarif olana son kez baktım." dedi yol arkadaşı Legolas'a. "Bundan böyle, onun armağanından gayri hiçbir şeye zarif demeyeceğim." Elini göğsünün üzerine koydu. "Söyle Legolas neden ben bu Macera'ya atıldım? Asıl tehlikenin nerede olduğundan bihabermişim! Elrond yolda ne ile karşılaşacağınızı önceden bilemezsiniz dediğinde ne kadar haklıymış. Benim için tehlike dediğin karanlıkta çekilen eziyetti, bu da beni yolumdan alıkoymuyordu. Fakat aydınlık ile mutluluğun tehlikesini bilseydim gelmezdim. Şimdi bu ayrılıkla en büyük yaramı aldım ben, hemen bu gece dosdoğru Karanlıklar Efendisi'ne gitsem bile bir şey fark etmez artik. Vah sana Glóin oğlu Gimli!" "Hayır!" dedi Legolas. "Vah hepimize! Vah dünyaya bu sonraki günlerde ayak basmış olan herkese. Çünkü böyle işte bu; kayığı nehir üzerinde akıp gidenler bulup da kaybetmiş gibi oluyor. Fakat bence sen talihlisin Glóin oğlu Gimli: Çünkü sen kendi özgür iradenle yap tığın seçim yüzünden kaybının acısını çekiyorsun; başka bir seçim de yapabilirdin. Lâkin grup arkadaşlarını yüzüstü bırakmadın; en azından, Lothlórien'in hatırası gönlünde sonsuza kadar lekelenmeden ve berrak kalacak; bu hatıra ne solacak ne de kuruyacak."
Sayfa 473Kitabı okudu
Savruluyorum nereye gitsem bilmiyorum. Bir dağa bakıyorum bir mahlukata..! Hepsi rükuda, hepsi kıyamda..! Çiçekler, otlar, toprak secdede..! En küçük mahlukat zikirde, insanlık ise gaflette…! YA HÂLIK diyor tabiat; Adem ise hüsranda, azapta…! Ey incelik, lütuf sahibi EL LATİF Ey kusurlardan münezzeh KUDDÜS Ey adalet sahibi EL ADL Ey büyüklük sahibi EL AZİM Ey merhamet sahibi ER RAHMAN Nereye baksam, nereye dönsem sen tecelli ettin, Bir tek insanlıkta görmedim huşu ile yakarış, Her şey Sen’de yaşarken; İnsanlık nefsinde ölmüş Her yer Sen’de iken, insanlık her yerde viran olmuş, Bu viran şehirde, divane dünyada yalnız bırakma!!! 🤲🤲🤲🤲 EY RAHMETİ GENİŞ ALLAH’ım (c.c.)…!!!! Bizi bize bırakma ALLAH’ım (c.c.)….!!!!Amin, 🤲🤲
368 syf.
7/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Video: youtu.be/QZBddKpiU_c Kelebek Düşleri. Başo'dan okuduğum ilk kitap. Kelebek Düşleri, 365 sayfalık bir şiir kitabıdır. Kitapta; daha çok doğa temalı haiku tarzında şiirler yer alıyor. Girişte haiku şiir türü ve Başo hakkında bilgi veriliyor. Haiku şiir tarzına yatkınlığı ile bilinen Oruç Aruoba tarafından kitabın çevirisini
Kelebek Düşleri
Kelebek DüşleriBaşo (Matsuo Bashō) · Metis Yayınları · 202066 okunma
Siyah mı beyaz mı ¿?
" Grisi yoktur bu hayatın ya siyahtır ya beyaz ." " Ya siyah olacaksınız ya beyaz. Griye ne derler bilirsiniz ." Ne derler bilmem ama insan ne siyahtır ne beyaz nede o şekilde yaşar hayatı. Hep öyleyim der ve kendini kandırır. Kendini ona inandırıp nefes almaya çalışır. Ya vardır ya da yoktur. Ya gelir ya gelmez. Ya sever ya sevmez . Ya iyisindir ya kötü. ¿? Peki neden ilk başta sevmediğin o insanla şimdi can dostu olursun? Bir zamanlar siyahı tercih etmişken neden şimdi beyaz ? Hadi bu soruyu bir sor kendine. Hatta şunu da sor ... Mutlu muyum mutsuz mu ? Gitsem mi gitmesem mi ? Yapsam mı yapmasam mı ? Doğru mu yanlış mı? Bu soruları sorarken kendimize aslında siyah ile beyaz arasındaki ipte yürür dururuz. Grinin tonlarını yaşarız. Varlar ve yok oluşa doğru giderler. Severler sevmeyene kadar. Bazen iyidirler bazen kötü bazen heyecanlı bazen öfkeli ... Aydınlıktan karanlığa, karanlıktan aydınlığa kadar gider durur hayat bir döngü misali. #OneRose
Reklam
Akademi hem çok büyük hem de çok avam. Ne zaman oraya gitsem, ya insan kalabalığından tabloları göremiyorum ki bu korkunç, ya da tablo kalabalığından insanları göremiyorum ki bu daha da beter.
“tatile bile gitsem baktığım her yerde acıyacak, üzülecek bir şey bulurum. bu hâlim, düşüneceklerimi kendime çevirmemin bir yolu olsa gerek. ya da kendime üzülmenin biçim değiştirmiş hâli.”
İntiharın Başka Biçimi
Bu biçim intihar etmenin farklı bir yolu. Bu öyle bir hal ki çivisi çıkmış kafamın çivisini kendim bulamıyorum. Bedenimdeki kesiklerden oluk oluk acı akıyor. Durduramıyorum. Kalbimi ilk defa yetersiz hissediyorum. Ciğerlerim ilk defa yeterince hava dolmuyor. Bileklerim sızlıyor, sızladıkça beynim uyuşuyor. Kusmak istiyorum. Kafamı susturmayan iğrenç düşüncelerden böyle kurtulurum sanıyorum. Ve ne oluyor biliyor musun? Kurtulamıyorum. Saç diplerimi ağrıtıyor. Keşke sadece fiziksel acılarım olsa. İnsan tahmini ne zaman ruhunun kanadığını hissetmeli? Ya da hissetmeli mi? İnsan denen bi şey ne zamana kadar yaşamalı? Ruhun ağırlığını hissedene dek mi? Düşünmemek, yememek, içmemek de ölümden sayılıyor mu? Dünyanın bir ucundan diğer ucuna gitsem bıraksam kendimi, havada erir mi bedenim? Yok olsun istiyorum bedenim. -Yağmur Öztaç
622 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Oblomovluk
''Başımdan öyle büyük felaketler, kasırgalar da geçmedi. Hiçbir şey kaybetmedim. Vicdanımda hiçbir leke yok, cam gibi tertemiz, gururumu kıracak hiçbir şey olmadı. Tanrı bilir niçin hayatım böyle harcandı gitti.'' İlya İlyiç Oblomov'un ziyan olan hayatının sebebi kitabın en başından belli: OBLOMOVLUK. Hayır, tembellik,
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,2bin okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.