Mükemmel bir çalışma olmuş, zaten Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu elini neye atsa, böyle bir şey çıkıyor ortaya. Özellikle Azra Erhat'ın ön sözüne (Okurken dikkatimizi çekmesi gereken birçok şeyi vermiş bu ön sözde.) ve Hesiodos ile Goethe eklerine bayıldım. Aiskhylos'un tragedyasından ziyade, bu iki güzel insanın çalışmasına vuruldum sanırım.
Bu kitabı, dikkati çekmiş olmak kaydıyla okumak üzere eline alacaklar zaten biliyordur Prometheus'u. Burada ek bir bilgi verilmesine gerek görmüyorum (Tesadüfen eline alanlar da kısacık bir araştırmayla veya ön sözle yeterli bilgiyi temin etmiş olacaklar nihayetinde.) ama, onun "bilge asi" yanına, Azra Erhat'ın deyişiyle son sözü söylüyor oluşuna, "bilinç ve özgürlük"e özellikle takılmanızı, bunun üzerine mutlaka konuşup tartışmanızı öneririm.
"Bilinçli ve özgürce" okumalar.
karart göklerini zeus,
duman duman bulutlarla;
diken başlarını yolan çocuk gibi de
oyna meşelerin, dağların doruklarıyla.
ama benim dünyama dokunamazsın,
ne senin yapmadığın kulübeme
ne de ateşini kıskandığın ocağıma.
Hephaistos'un ateşini çalıp insanlığa bahşeden Prometheus'a verilen ceza, kafkaslarda zincire vurulması olmuştur. Zeus'un babasına karşı verdiği savaşta Zeus'u destekleyen ve onun Olympos'un en yüksek yerine oturmasını sağlayan Prometheus, İnsanlığı yaratmış, onları önemsemiş ve tanrısal birçok yeteneği onlara sunmuştur. Zeus bunlara karşı olsa da onu en çok sinirlendiren şey ateşin çalınması olmuştur. Tragedya, Prometheus'un Hephaistos tarafından üzüntü içinde kırılmaz zincirlerle dağa vurulması ile başlar. Kratos, Hephaistos'un başındadır ve onu sürekli uyarır Prometheus'a acımaması için. Devamında Okeanos'un kızları ve bizzat kendisi de yanına gelir. Ona akıl vermek isterler ama Prometheus bilge bir inatçıdır. Neden orada olduğunu, kendisinden alt olan insanlara neden önem verdiğini bir bir açıklar bize. Ve Zeus'a meydan dahi okur. Hermes de onu ziyarete gelir ve Zeus adına Prometheus'a tavrını değiştirmesini önerir ama o da reddedilecektir. İçerisinde Goethe'nin muazzam Prometheus şiirini de barındıran eser, Yunan Mitolojisi adına iyi bir örnek olacaktır.
Edilgenliğin zaferinin karşısına şimdi, Aiskhylos'un Prometheus'unun çevresini aydınlatan etkinlik zaferini koyuyorum. Burada bize düşünür Aiskhylos'un söylemek isteyip de, şair Aiskhylos'un benzetme tarzı bir imgeyle yalnızca sezdirdiği şeyi, genç Goethe, kendi Prometheus'unun cüretkâr sözlerinde ortaya koyabilmiştir:
"Burada oturuyorum, insanları biçimlendiriyorum
Kendi suretime göre,
Bana eşit olacak bir soy,
Acı çekecek, ağlayacak,
Haz duyacak ve sevinecek,
Ve seni dikkate almayacak,
Benim gibi!"
Şu evrende siz tanrılardan
Daha zavallısı var mı bilmem:
Kurban vergileri
Dua üfürükleriyle beslenir
Haşmetli varlığınız zar zor.
Size umut bağlayan budalalar,
Çocuklar, dilenciler olmasa
Yok olur giderdiniz çoktan.
*Dizinin sırasına göredir.*
1.👉🏻Gurur ve Önyargı - Jane Austen
Geceye Övgüler - Novalis
Mutlu Prens - Oscar Wilde
Seçme Masallar - Hans Christian Andersen
Kerem İle Aslı - İsa Öztürk
Yürek Burgusu - Henry James
Bir mitoloji aşığına huzur verecek bir kitap. İnsanların ezeli dostu Prometheus'un başına gelenler kendi ağzından dinliyoruz. Kitabın ekler kısmında Hesiodos'tan ve Goethe'den de alıntılar olması çok hoş olmuş. Keyifli okumalar.
Şu evrende siz tanrılardan
Daha zavallısı var mı bilmem:
Kurban vergileri
Dua üfürükleriyle beslenir
Haşmetli varlığınız zar zor.
Size umut bağlayan budalalar,
Çocuklar, dilenciler olmasa
Yok olur giderdiniz çoktan.
Ben de bir çocukken
Ne yapacağımı bilmez olunca
Çevirirdim güneşe doğru
Görmediğini gören gözlerimi;
Yakarışımı dinleyecek
Bir kulak varmış gibi yukarıda;
Varmış gibi derdimle dertlenecek
Benimkine benzer bir yürek yukarıda.
Bu kısa eser üzerine çokça inceleme yapılmış olmasına rağmen ben de bir şeyler yazmak, derlemek istedim.
Aiskhylos, bu eserinde Yunan mitolojisindeki Prometheus ve onun aldığı cezayı anlatmış. Girişte Prometheus'un zincirlere vurulmakta olduğu sahneyle başlayan Askhylos, daha sonra neden bu cezayı aldığını ve daha sonra kendisine bu cezayı vermiş olanın, Zeus'un, başına ne geleceğini anlatıyor.
Tiyatro eserlerini tam hakkıyla okuyamam. Düz metinlere alışmış olduğum için şiirsellik içinde olayları pek takip edemem. Yine de Hesiodos ve Aiskhylos'ta bunu aştığımı gördüm. Hatta bana göre Aiskhylos Hesiodos'tan çok çok önde görünüyor. Dili basit ve anlattıklarını gerçekten tam olarak anlatmış. Ayrıca Sabahattin Eyüboğlu'da çeviriyi gerçekten yapmış. Şiir ve tiyatro eserlerinde çevirinin önemi daha fazladır, çünkü şiir ve tiyatro yazıldığı dildeki uyum ve ahenge göre yazıldığından bunların çevirisi daha zordur. Yine de bu çeviride bu sorun aşılmış sanıyorum.
Kitaba ek olarak Prometheus'la ilgili üç ek verilmiş. Eklerden ikisi Hesiodos'un Theogonia (Tanrıların Doğuşu) ile İşler&Günler eserlerindeki Prometheus'la ilgili bölümler. Son ek de Goethe'nin "Prometheus" başlıklı şiiri.
Mitoloji için başlıca eserlerden biri bence Zincire Vurulmuş Prometheus, her ne kadar kısa da olsa.
Meraklısı için Yunan dinlerinin mitolojik yönleri diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Bunları ben fazladan bir kültür tarihi olarak görüyorum. Zaten kısa kısa ve oldukça öze indirgenmeye çalışılan bilgilerle karşılaşacaksınız.
Şimdi burada hazır yeri gelmişken bir konuya değineceğim. İslam Dini ile alakalı kitap eklediğimizde genellikle Mitoloji
Karart göklerini Zeus,
Duman duman bulutlarla;
Diken başlarını yolan çocuk gibi de
Oyna meşelerin, dağların doruklarıyla.
Ama benim dünyama dokunamazsın,
Ne senin yapmadığın kulübeme
Ne de ateşini kıskandığın ocağıma.
Şu evrende siz tanrılardan
Daha zavallısı var mı bilmem:
Kurban vergileri
Dua üfürükleriyle beslenir
Haşmetli varlığınız zar zor.
Size umut bağlayan budalalar,
Çocuklar, dilenciler olmasa
Yok olur giderdiniz çoktan.
Goethe