Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

567 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 günde okudu
BAL’DAN TATLI BAL BALZAC
Balzac’la tanışmam lise dönemime denk gelir. Vadideki Zambak’ın tırt bir çevirisiydi sanırım. Kitabı o zamanlar klasikler arasında olduğu için merak etmiş almış okumaya başlayınca hatırladığım kadarıyla şöyle bir cümleyle karşılaşmıştım; “Balzac kadınlar ile ilgili şöyle der; ‘Genç kadınları ciddiye almayın, onlar bencildir, onlarda gerçek dostluk bulunmaz, bir kadın ancak dul ve zengin olduğunda bir işe yarar.” gibiydi. O zamanın kafası tabi bir klasik böyle mi başlar be diyerek ilk kez bir kitap fırlattım. Uzun yıllar Elif Balzac’a küsmüş Balzac’ın da çok umrunda durumundayken yollarımız yeni keşfim Zweig sayesinde tekrar kesişmişti. Üç Büyük Usta kitabında Balzac’ı öylesine ilahlaştırarak anlatmış ki, bu 80 sayfada anlattığından hızını alamamış olacak R. Rolland’a yazdığı mektupta “Siz nasıl bir Beethoven’cıysanız ben de bir Balzac’cıyım. Otuz yıldır Balzac okuyorum, hayranlığımdan hiçbir şey kaybetmeden tekrar tekrar okuyorum.” diyerek heyecanını paylaşmış, yazarlık hayatının ve hayat tecrübesinin toplamı olmasını istediği ‘Büyük Balzac’ kitabının elyazmaları için 10 yılını vermiş. ‘Büyük Balzac’ Zweig’ın gençlik hayaliymiş. Ama ne yazık ki Balzac’ın da gençlik hayali olan ‘İnsanlık Komedyası’nı bitirememesi gibi Zweig da kitabı bitirememiş, hayran olunan yazarlarla böylesine ortaklık yaşamak Zweig’ın kaderi gibi sanki. (Kleist gibi intiharı da var.) Ben
Üç Büyük Usta
Üç Büyük Usta
’yı okurken Zweig’in heyecanı anında bana geçti o hevesle koşarak
Vadideki Zambak
Vadideki Zambak
,
İnsancıklar
İnsancıklar
ve
Oliver Twist
Oliver Twist
aldım :) Tabi bu bir şey değil. Sabahattin Ali okurken onun çevirdiği
Heinrich Von Kleist
Heinrich Von Kleist
'in kitabını buluyorum hopp koşarak onu alıyorum, ondan etkilenen Zweig’ı buluyorum onun hakkındaki kitabı
Stefan Zweig'ın Son Günleri
Stefan Zweig'ın Son Günleri
'ni alıyorum, onun yazdıklarını okumamak olmaz o da
Honore de Balzac
Honore de Balzac
'ı yazıyor ,
Balzac
Balzac
mı hemmen onun kitaplarına dadanıyorum. Balzac
Stendhal
Stendhal
övüyor ona yapışıyorum,
Victor Hugo
Victor Hugo
, Balzac övüyor o bırakılır mı yok bırakılmaz onu da alıyorum. Bu silsile bana bir okuma listesi yaptırmıyor. Elif’le delirmeler :) Vadideki Zambak ( Bu sefer akıllılık yapıp düzgün çeviri araştırdım bence en iyisi İş Bankası) kadar sürükleyici, sözcüklerin içimde dans ettiği, ruhuma dokunan çok az kitap hatırlarım. Balzac gerçekten de gerçekliği öyle bir dönüştürerek anlatıyor ki okurken gözlerin kamaşıyor, içine işliyor. Balzac’ın kendi kendine – geleceğini görür gibi- soyluluk unvanı vermesiyle başlayan başyapıtlar serisi ölümüne kadar yazdığı binlerce satıra, iki bini aşkın karaktere, tamamlanmamış yüzlerce sayfaya varacaktır. Belki de dünyanın en çok yazan yazarıdır. “Hemen hemen hiçbir sanatçı, Balzac’ınki kadar geniş, Balzac’ınki kadar kapsamlı bir sanat dünyası kuramamıştır. (Modeste Mignon sf.6) Gününün 15 saatini neredeyse aralıksız yazmaya adayan ve günün birinde çok zengin olma inancını bir an olsun kaybetmeyen Balzac’ın bu azim ve hırsı gerçekten normal bir insanda görülebilecek gibi değil. “Bütün gücümle çalışıyor, günde on beş saat yazıyordum. Güneş yükselirken ben de kalkıyor ve sadece koyu bir kahve içip öğle yemeğine kadar çalışıyordum.” (Syf. 357) Bence onun hayatı içi bomboş öneriler dağıtan kişisel gelişim kitaplarının toplamından daha etkili olurdu hem de gerçek bir başarı hikayesi. Ki bu çalışmalar sırasında en büyük destekçisi ne anne babası ne yakın arkadaşları ne de sevdiği kadınlardır. Tek gerçek aşk ‘kahve’. Balzac bir şairin yazabileceği en büyük övgüyü kahveye ithaf eder; “Kahve mideye iner ve ondan sonra her şey harekete geçer: Düşünceler, tıpkı savaş meydanındaki büyük bir ordunun taburları gibi birbiri ardı sıra gelir; savaş başlar. Hatıralar, savaş düzeni alan askerlerin önünde ilerleyen bir bayraktar gibi koşar adım saldırıya geçerler. Hafif süvariler görkemli bir şekilde dörtnala kalkar. Mantığın topçuları nakliye birlikleri ve fişek kovanlarıyla gümbürder. En zekice buluşlar çarpışmaya keskin nişancılar olarak katılır. Karakterler kostümlerini kuşanır, kâğıt mürekkeple kaplanır, muharebe başlar ve savaşın yapıldığı meydan nasıl kapkara barut dumanının altında kalırsa, bu muharebe de kara dalgaların akınıyla son bulur.” (Syf. 210) Balzac’ın esas patlaması ve gerçekten iyi bir yazar olarak ortaya çıkması 30’lu yaşlarının başına denk gelir. Onun gerçek bir yazar olarak pişmesi başka isimlerle deli gibi yazdığı binlerce sayfa yazıyla, başkalarının kitaplarının birinin başından birinin sonundan kopyalarla tamamlanan piyasa kitaplarıyla olmuş. Ben bunları okuduktan sonra şimdiki piyasa yazarlarına karşı ılımlı olmaya karar verdim, sonuçta dünya dehası Balzac’ın geçtiği yolları düşünecek olursak bir Elif Şhafuck bile kabul edilebilir. En iç karartıcı konu bence kitabın ve aslında Balzac’ın temel noktası: kadınlar. Balzac’ın kadınlarının çokluğuna rağmen seveceği kadınların özellikleri arasında yalnız ‘zengin ve dul olma’ hali olunca çaya çıkılan kitle de derhal oluşuyor ama bu şişman, kaba saba, semiz, kırmızı yanaklı, bağıra çağıra ve durmaksızın konuşan, her türlü topluluğa bir top mermisi gibi düşen bayağı adamı kabul edecek kadın profili bu istenen özellikliler arasından çok çıkmıyor. Ama hayatına bakınca da yazdığı o romantik, ateşli, heyecanlı mektupların yalnız zengin olma yolunda yazılmış taktiksel bir çalışma olması gerçekten acı verici; “En hafif kokundan bile mest olmuş durumdayım ve sana binlerce kez sahip olsaydım bile, beni daha da sarhoş olmuş görürdün.” “Sadece siz beni mutlu edebilirsiniz. Eva, önünüzde diz çöküyorum, hayatım, kalbim size aittir.” Bunlar ve daha yüzlercesi kadar hisli duyguları kağıtlara geçiren bu adamın hiç tam sevmemiş sevilmemiş olması beni gerçekten çok üzdü. Kadınlarla ilgili “gerçekte bu dünya üzerindeki tek dinim olan kadınlar” diye bahseder. (Syf:289) Gel gör ki bu ‘dininden’ çektiğini borçlarından bile çekmemiştir. “Hep hüsranla sonuçlanan tek ıstırabım kadındır... Kadınları gözlemledim, onları araştırdım, onları tanımayı ve şefkatle sevmeyi öğrendim. Ancak payıma düşen bütün ödül, büyük ve soylu yüreklerin beni hep uzaktan anlamaları oldu. Yazılarımda arzularımı, düşlerimi kaleme almak zorunda kaldım.” (Syf:292) diyecek kadar da onların karşısında çaresizdir. Balzac’ın hayatının bence en yanlış kadını, Modeste Mignon’un ilham kaynağı (şıllık demekten kendimi alamıyorum) Madam de Hanska, bize kitapta verdiği dil ve anlatım şölenini gerçek hayatta Balzac’a vermek bir yana dursun evli olduğu halde Balzac’ı 10 yıl oyalayacak, onun kimseyle ilişki kurmasını istemeyerek trip üstüne trip atacak, kendisinden tiksindiği halde bırakmamak için de gereksiz bir direnç gösterecek, Balzac’ı kısacası parmağında oynatacak ve ancak onun ölümü garantisiyle kendisiyle evlenecek kadar da aşağılık bir kadındır. Balzac’ın müthiş hayalperestliği ve heyecanı kitaplarının başarısının aksine onun hayatını kurtaramamış maalesef. Borcu olmadığı bir uçan kuş varmış sanırım ( yakalasa ona da borç yapardı bence). Borçlarından kaçmak için göçebe yaşayan, kendine arka kapılar icat eden, aylarca farklı şehirlerde, ülkelerde kalarak borcunu unutturmaya çalışan Balzac, bence hem ‘borç’ kelimesinin anlamını bilmiyor hem de paranın ne olduğundan bi haber yaşıyormuş. Çünkü onu ne kazanabilmiş, ne kullanmış ne de birine ödemiş.
Doppler
Doppler
gibi parayı ortadan kaldırıp takas usulü alışverişi getirmeye çalışıyor hatta büyük oranda bunu başarıyor da. Çünkü bütün alışverişini olan olmayan yazılmış yazılmamış kitapları ile ödeyerek yapıyor. “Eserlerini, daha ilk satırını bile yazmadan satmakta, peşinen rehine koymakta ve tüy kalemi adeta bir sürek avındaymışçasına aldığı avansların peşinden koşmak zorunda kalmaktadır.” (Syf:342) Ömrünün son anına kadar o kadar çok iş denemesinde bulunmuş ki ne etrafındakiler ne de kendisi hiç dememiş ki ‘azizim sen sadece yaz lütfen yaz sadece yaz’. “Balzac ne zaman kendi etkinlik alanına ihanet edecek olsa, dehası ve keskin kavrayışa sahip zekası başarısızlığa uğrayacaktır. Kendi topraklarında nasıl dev gibi güçlü oluyorsa, kendine yabancı alanlarda aksine cücelere bile alay konusu olacak kadar küçük kalmaktadır.” (Syf.351) Matbaa işine girer batar; borç, hurufat dökümhanesi kurar batar; borç, gazetecilik yapar batar; borç, maden aramaya girişir batar; borç, tiyatro işine girer batar; borç, siyasete girmeye çalışır hepten batar… bir insanın hayatı boyunca bu kadar borç üretmesi bu kadar kitap üretmesi ile doğru orantılı hiç olmuş mudur, bilinmez. Ukrayna’da tatilde olduğu dönem uçsuz bucaksız ormanı görünce bile bu muhteşem doğa tasvircisinin aklına nasıl kalas ticareti yapmak geliyor aklım almıyor. Balzac sanki çaresizliklerden, başarısızlıklardan besleniyor gibi elinin yazma dışında neye atsa elinde kaldığı yetmiyormuş gibi üstüne bir de borca mahkum oluyor ama bu da onun hırslanıp daha çok çalışmasına neden oluyor. “En iyi esinler bana hep en derin korkuları ve çaresizlikleri yaşadığım saatlerde gelir.” (Syf.241) Yaşadığı herkesi, her olayı, her şeyi de ( nesnelere kadar) kitaplarına aktarır. E o kadar karakter yaratmak başka nasıl mümkün olur. “Balzac büyük sırrı keşfetmiştir. Her şey konudur. Araştırmasını bildikten sonra gerçeklik, bitmez tükenmez bir madendir.” (Syf.261) Edebiyat’ın Sisiphos’u Balzac’ın en cesur hareketlerinden biri dönemin en güçlü yayıncısına karşı açtığı dava olmuş. Olması gereken, tüm meslektaşlarının onun yanında olması tabi ama ona duyulan derin kıskançlık ve düşmanlık karşısında Balzac’a yalnız Victor Hugo destek olmuş. E şimdi bakıldığında bu edebiyat çevresinde yalnız Hugo ve Balzac sınırları aşmış, kraldan krala destek:) Balzac’ın muhteşem tiyatro macerasını anlatmadan geçmek istemiyorum. Kendisine oyun yazmasını teklif eden tiyatro müdürünü eli boş göndermemek için anlaşma yapıyor, sözleşmeyi imzalıyor haliyle parasını da alıyor, Balzac bu:) Oyun için her şeyi kendi elleriyle hazırlar; oyuncular bulunur, dekor ayarlanır, sahne tamam, biletler basılır, gelecek konuklar, yerleşim düzeni, koltuklar… Provlar başlayacak, Balzac prova öncesi arkadaşlarını çağırmış, herkes Balzac’ı bekliyor, arkadaşları “Uzman olarak şimdi bizim görüşümüzü almak istiyorsun demek?” diye soruyor, cevaba gel: “Oyun henüz yazılmadı ki.” “Öyleyse okumanın altı hafta kadar ertelenmesi gerekiyor.” “Hayır,” dedi Balzac, “parayı alabilmek için dramı şimdi alelacele yazıp bitireceğiz. Acilen yerine getirmem gereken bir taahhüdüm var.” “Ama bu yarına kadar mümkün değil; müsveddeleri temize çekmek için bile zaman yok.” “Ben her şeyi ayarladım bile: Sen ilk perdeyi yazıyorsun, Ourliac bir sonrakini, Laurent-Jan üçüncüyü, de Belloy dördüncüyü, ben kendim ise beşinciyi üstleniyorum ve kararlaştırıldığı gibi yarın öğle saatlerinde Harel’e oyunu okuyacağım. Tek bir perde en fazla dört yüz beş yüz satır demektir ve bu da bir gün bir gecede rahatlıkla yazılabilir.” (Syf:420) Çok güldüm ben buna ya:) Balzac’ın belki de hayatında yaptığı en büyük yücegönüllülük, kral hareket Stendhal’e yazdığı şık makale. ‘Parma Manastırı’na yazdığı yazı sonrası hem aslında döneminin kıskanç edebiyat dünyasına sağlam bir tokat çakmış hem de Victor Hugo gibi büyük bir isimden geri kalmadığını da göstermiş olur. “Gerçekten de böylesine muhteşem ve sahici bir muharebe tasvirini okurken kıskançlık ateşi sardı beni. Eserlerimin en zor kısmı olan Askerlik Yaşamından Sahneler için hep böyle bir şeyi hayal etmiştim ve bu parça beni kendine hayran bıraktı, cesaretimi kırdı, büyüledi ve çaresizliğe düşürdü. Bunları size tüm samimiyetimle söylüyorum... (Syf:431) Ama öngörüde yüz kaplan gücünde olan Balzac için Stendhal tek nokta atış değil ki; “Ölümden sonra söz konusu insanlarla rolleri değişeceğiz. Yaşadığımız sürece ölümlü bedenimiz üzerinde iktidara sahipler ama daha ölüm gelir gelmez hemen unutulmaya yüz tutacaklar.” Bu kadar net. Balzac’ın hayatının en büyük amacı olan ‘zengin olma ve dul zengin bir kadınla evlenme’ idealine öylesine kendini adamış ki 50’li yaşlarda ve yataklara düşecek denli hasta olması bile ölüm düşüncesini aklının ucuna getirmemiş. Kendisine mektupla aşkını anlatan ve onu yıllarca peşinden koşturan “yabancı kadın”la ömrünün son aylarında evlenecek ve ona yabancı olarak son nefesini verecektir. Hayal ettiği, hesapladığı, uğruna deli gibi çalıştığı hiçbir şeyi başaramadan. Ne kadar büyük bir yazar olduğunu sağlığında göremeden… Benim en çok içimi acıtan ölmeden önce zar zor yazabildiği mektupları, bir yazar için hele ki Balzac için en acı verici cümleler; Artık harfleri bile seçemiyorum ki sana bu mektubu yollayabileyim. Gözlerimdeki ağrı, ne okumama ne yazmama izin veriyor.” “Artık okuyup yazamıyorum.” (Syf:543)
Balzac
BalzacStefan Zweig · Can Yayınları · 2017369 okunma
··1 alıntı·
722 görüntüleme
Esas Adam okurunun profil resmi
Hepsini bir çırpıda okudum, son derece akıcı ve çarpıcı bir inceleme olmuş; pek çok kişiye çok uzun gelecek olsa da bu inceleme, bence Balzac hakkındaki pek çok hususu özetleyen ve edebi dehasına dair çok güzel tespitler içeren "lübbül lüb" formatında yani özün özü budur.
Roquentin okurunun profil resmi
Ohaa gerçekten mi :) Ben olsam ben de okumam herhalde :) Çok çok teşekkür ederim bu yoruma çok şaşırdım :) Daha yazdıklarım var okumak ister misin :) ahahha
2 sonraki yanıtı göster
Roquentin okurunun profil resmi
Şu beğenen sevgili arkadaşlar ben 10 saatte yazdım gerçekten 10 saniyede okudunuz mu yaa...
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşe* okurunun profil resmi
Şıllık demek ha ahahahah 😂 yahu Balzac’ı hiç bilmiyordum ben ön araştırma gibi oldu, ki okusam kesin çok severim çünkü romantikler ben kalp 🖤 ağzına sağlık canıms negzel yazmışsın yahuu :)
Roquentin okurunun profil resmi
Ah canımm yaa okumuş valla :) ahaha yaa valla kısa bir Balzac cep notu gibi benimki, Zweig 10 yıl uğraşmış ben 10 saat :) Sana Vadideki Zambak alayım mı bebeyim :)
14 sonraki yanıtı göster
Tayfun okurunun profil resmi
her beğeni 1 tokat paylaşım 2 tokat :DD
Roquentin okurunun profil resmi
Ahahah yaa ayıp ettin bana okumadın yazımı:(
13 sonraki yanıtı göster
Roquentin okurunun profil resmi
Doppler örneğimi gören var mı ya:)
Şerife Karakaya okurunun profil resmi
Şimdi beğenip geçeyim demiyorum. (Bu hep emeğe saygıdan) ;) Daha sonra geniş vakitte okuyacağım. :)
Roquentin okurunun profil resmi
ahahaha tamamdır, böyle de canımı ye :)
8 sonraki yanıtı göster
Burak okurunun profil resmi
Şimdilik yorumla yetiniyorum, müsait bir zamanımda okuyacağım inşallah. Emeğinize sağlık :)
Roquentin okurunun profil resmi
Ahhahaa teşekkürler, oku beğenmezsen geri al:)
2 sonraki yanıtı göster
Roquentin okurunun profil resmi
Bence 3 bölüm halinde okuyun :) ahaha
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.