Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalbin yetinmesi
"Güya büyüklerden gönül ehli olan biri, hepsi hepsi kendi boyunca bir ev yaptırmış. Ona, 'Biliyoruz ki, sen bundan daha iyi bir ev yapabilirdin' demişler. Ve aldıkları cevap; 'Burada misafir değil miyiz? Yüksek köşk, saray yaptırmaktan ne çıkar? Bırakıp gitmeye bu da kâfidir"
Sait Başer üstadın “içimizdeki manevi öz” manasında kalb'e karşılık gelen gönül tespiti, gayet yerli yerinde. Gönlü çekmek, gönlü kalmak, can u gönülden ifadelerinden ve gönlü ısınmak, gönlü kaymak, gönlü akmak, gönlünü kaptırmak gibi deyimlerden yola çıktığımızda, gönlün duyguların yoğunlaştığı sevgi ve arzu kaynağı olduğu anlaşılıyor. Gönlüne yatmak, gönüllü olmak, gönlünü almak, gönül rahatlığı, gönül sözünün duygu ve arzular kadar rıza ve huzur ile de bağlantılı olduğunu gösteriyor. “Gönül bağı", “gönül birliği” deyişleri, insan ilişkisindeki bağlılıkların çok güçlü duygularla örüldüğü haller için kullanılırken “gönlüne düşmek” özlemle yüklü hatırlamaları anlatıyor. “Gönül ehli” ve “gönül eri” tabirleri ise yine “yaratılanı Yaratan'dan ötürü seven”, “gönlü zengin"leri ve Yunus Emre'yi, onun “Dostun evi gönüllerdir/ Gönüller yapmaya geldim” ve dahi “Yunus Emre der hoca/Gerekse var bin hacca/Hepsinden iyice/ Bir gönüle girmektir” beyitlerini aklımıza getiriyor. Ama dilimizdeki gönül ile ilgili birçok ifade ve deyime baktığımızda daha geniş bir anlam ağıyla karşılaşıyoruz. Öyle ki Ahmet Turgut, “gönül” sözcüğünün hissi-duygusal nazarda, kalp kelimesinin ise fikri-imani konularda daha derin açılımlara sahip olduğu kanaatinde.” Ona göre “gönlü kararmak”, darlanma ve sıkıntıyı anlatırken “kalbi karar mak”, işin içinde şeytani ve şer güçlerin etkisinin bulunduğunu dile getirmeye çalışıyor.
Reklam
671 syf.
·
Puan vermedi
“Bir sözün yüz yüzü vardır” dedi Pir Hacı Bektaş. Peki insanın kaç yüzü vardır Hünkarım? Pir, “çar darp” yapardı. Yani; kaşları, saçları, sakalları traşlıydı. Gür bıyıkları vardı. Üstünde yarım-yamalak, eski kıyafetlerle gezerdi. Oysa zamane ehli onu farklı surette resmediyorlar. Çünkü onlara göre öyle olmalı… Zaten suretperestler insanın özüne
Velayetname
VelayetnameHacı Bektaş Veli · Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları · 201431 okunma
Vaatler var, gerçekçidir, gönül alıcıdır; vaatler var, mecazidir, elem vericidir. Kerem sahiplerinin vaatleri, yürüyüp giden bir hazinedir; ehli olmayanların vaatleriyse ruha eziyettir.
Hazret-i Mevlânâ şöyle demiştir: “Namaz ehli olmayanı, huşu ve gönül ile kılmayıp makbul bir namazdan uzak kalanı; öfke rüzgârı, şehvet rüzgârı yahut tamah rüzgârı kapıp götürür.”
Sultan II. Mahmud döneminde ise, Ravza-i Mutahhara’nın yıpranan kısımlarının tamiri ve Yeşil Kubbe’nin yenilenmesi söz konusu olunca, işinin ehli mimar ve ustalar, Pâdişah emriyle derhal Medîne-i Münevvere’ye gönderilmiştir. Bu mühendis ve mimarlar, kendilerine tevdî edilen bu nâzik vazifeyi, Efendimiz -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem-’in rûhâniyetini rahatsız edecek en ufak bir kabalığa veya edebe mugâyir bir harekete mahal vermeden yerine getirebilmek için, tâmirat sırasında hiç dünya kelâmı konuşmamak üzere anlaştılar. Sonra da kendi aralarında şöyle bir dil geliştirdiler: “Sen, «Bana tuğlayı uzat yerine; Allah!» de. Ben, «Su ibriğini uzat yerine; Bismillah!» diyeyim. Sen, «Çekici uzat yerine; Lâ ilâhe illâllah!» de…” Böylece Yeşil Kubbe, âdeta bir zikir meclisinin feyiz ve rûhâniyet iklîmi içerisinde inşâ edildi. Bu şerefli hizmette bulunan ustalar, her taşı abdestli olarak ve besmeleyle yerine koydular. Yine bu tâmir esnâsında gürültü çıkarmasın diye çekiçlerine keçe bağlamaları, misli görülmemiş birer edep ve ihtiram numûnesidir.
Sayfa 23 - Erkam Yayınları
Reklam
Eşedd-i Hûbb
Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktidâ, Zümre‐i ehl‐i hakîkat anı kılmış muktedâ. Cümle mevcûdat‐u malûmata aşk akdem dürür, Zira aşkın evveline bulmadılar ibtidâ. Hem dahi cümle fena buldukta aşk baki kalır, Bu sebebden dediler kim aşka yoktur intihâ. Dilerim senden Hüda’ya eyle tevfikin refik, Bir nefes gönlüm senin aşkından etme gel cüdâ. Masivâ‐yı aşkının sevdasını gönlümden al, Aşkını eyle iki âlemde bana aşinâ. Aşk ile tamuda olmak cennetidir aşıkın, Lik cennette olursa tamudur aşksız âna. Ey Niyazi Mürşid istersen bu yolda aşka uy, Enbiya vü evliyaya aşk oluptur rehnümâ. //Niyaz-î Mısri
Dediler: "Allah için ey gönül ehli Ikna ettin mi acep iki melegi? Ne çıktı falından, bildin mi onları? Şişeye koyup getirdin mi onları? Kalbimizin içine bir ok saplandı Anladın mı acaba onu kim attı?"
Sayfa 109
Yarınki Türkiye'nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakarlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükafatını da hiz met ettikleri insanlardan beklemiyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir. Yarınki Türkiye'nin kurucuları, millet ve cemaat uğrunda fedakârlıklar kabullenenlerin artık bulunmadığı cemiyetimizde, muhtelif sîmâda insanları şahıslarında birleştireceklerdir. Onlarda Yunus Yavuz'la birleşecek; Sinan Âkif'e uzanacak; Ebu Hanife Hüseyin Avni'yi tebrik edecektir. Ve onların eseri olan yarınki Türkiye, şu temellerin üstünde kurulacak: Anadolu'nun toprağından kaynayan bir kan, cemaat için harcanan emek, bin yıllık bir tarih, otoriteli bir devlet ve ebedi ol duğuna inanmış bir ruh...
gönül ehli gitti de aşk şehri boş kaldı deme cihân şems-i tebrîzî ile dolu, mevlana gibi mürid nerde? kasım-ı envar
Reklam
Gönlünde Allah'ı taşıyan bir mümin artık "gönül ehli" olmuştur.
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil "Gönlü temiz olmayana gönül ehlidir diyemem Gönül ehli olanların birbirini tanımaması insafa sığmaz" Nef'i
Hal sirayet eder..
“Cahillerle arkadaşlık ediyorsun, bu durumda onların cehaletinden sana da bulaşabilir. Ahmaklarla arkadaşlık etmek, aldatıcı bir arkadaşlıktır. Sağlam inançlı, alim ve ilmi ile amel eden müminlerle arkadaşlık et. Mümin iman kuvveti sebebiyle diğer insanlara karşı daima neşeli ve güler yüzlü görünmeye, hüznü de Allah ile kendi arasında gizli tutmaya muktedir olabilir. Müminin hüznü daimidir, çünkü tefekkür eder. Çok ağlar, az güler. Bunun için Peygamber (sav), “Mümin için, Rabbine kavuşmanın dışında rahat yoktur” buyurdular. Kalp ve gönül ehli ile arkadaş ol. Onların sohbetlerinde bulun. Ta ki senin de bir kalbin, bir gönlün olsun/“
İhyâü Ulumi’d-Din İncelemesi
Herkesin Suallerine Cevap Bulabildiği Kitap Şimdi dönelim İhyâü Ulûmi'd-Din'e. İmâm-ı Gazâlî Hazretleri'nin her saniyesi ilimle ve tefekkürle geçen mutena hayatının aziz bir meyvesi İhyâ. 4 ciltlik bir âbide o. Bugün olsa her bir bölümü müstakil bir kitap olur İhyâ’nın. Zira ele aldıgı konuları etraflıca, hâkim ve güçlü bir şekilde irdeler
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.