Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şoförün feneri iki büklüm oturan yolcunun yüzünde parladığında, başı göğsüne sarkmış, iri yapılı bir adam görüldü. General Hudson T.Decker'ı kıpırdatmak mümkün olmadı. "Huysuz adam" ölmüştü.
Güney Afrika’nın Cape Town şehrindeki bir hastahanede devamlı olarak gizemli ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları ölü bulmaktaydılar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu:Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ettiler. Güney Afrikanın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis de girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi,ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı. Ve tabii bu arada 311 numaralı odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu. Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odası sürekli gözetim altına alındı ve sonunda odadaki ölümlerin nedeni ortaya çıktı. Sonuç çok trajikomikti;cuma sabahı saat 6’da odaları temizleyen temizlikçi kadının hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini çekerek , kendi elektrik süpürgesinin fişini taktığı ve işini bitirdikten sonra solunum cihazının fişini tekrar yerine takıp gittiği görüldü…
Reklam
Kapitalizmin öldürücü hastalığı olan bunalım ve depresyonu tedavi etmenin tek yolu vardı: SAVAŞ. 1929'dan sonra, kapitalist sistemin, insanlara tam istihdam, malzeme, makine ve para sağlamak için, ancak bir savaş hazırlığı ve girişimi ile, işlemesine devam edebileceği görüldü.
Sayfa 23
‘’ Bir zümrenin ahlaksızca ihbarıyla dört yüz bin kişinin tutuklandığı zamanlar oldu. "Türkiye halkları" diye bağırıp soygunculuk yapan gerizekâlı bir anarşiste "İkinci Atatürk" diyen haysiyetsiz insanlar görüldü. Atatürkçülükten başka hiçbir prensip tanımadıklarım söyleyenler, Atatürk'ün adını unutturmak için elinden geleni yapan, para ve pullardan, resmi dairelerden resimlerini kaldırtan, mezarını yaptırtmayan İnönü'yü millî kahraman ilan ederek Anıtkabir'e gömdürdü. Milli düşmana kardeş diyen alçaklar çıktı.’’
‘’ Cahil yazarın dediği gibi fikir özgürlüğüne düşman değiliz. Sadece Türklük düşmanlığına düşmanız. Bu sebeple komünizmin yahut sosyalist maskeli vatan ihanetinin susturulmasını istiyoruz. Çünkü milletimizi yok etmek isteyen fikri fikir saymıyoruz. Ya fikir özgürlüğüne o kadar faydalı olan cahil yazar bizim Turancılığımızı neden fikir diye kabul etmiyor. Bir milletin mazide olduğu gibi tekrar birleşmesi düşüncesinden daha muhteşem hangi fikir vardır? Birleşmiş Milletler ideali denen maskaralık mı? Yoksa Kuruşef’in "Barış İçinde Birlikte Yaşamak" düzenbazlığı mı? ‘’ İkinci Cihan Savaşı sırasında, 1944‐1945'te lrkçılık‐Turancılık davası görüldü. Sanıkları arasında benim de bulunduğum bu tarihi davada Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar, İsmet Tümtürk, Said Bilgiç, Sofuoğlu Zeki, Hikmet Tanyu, Muzaffer Eriş, Nurullah Banman, Prof. Zeki Velidi Togan, Dr. Fethi Tevetoğlu, Dr. Hasan Ferit Cansever gibi tanınmış kimseler de vardı. Fakat sonunda herkes beraat etmişti. Zaten işgal ettikleri mevkiler dolayısıyla (profesör, doktor, lise öğretmeni, subay, memur, öğrenci) bunların Türkiye'yi bir savaşa sürüklemesine de imkân yoktu.‘’
Gün içerisinde hakkımda yapılan eleştirilere teşekkür ediyorum. Sadece izah etmem gereken bir kaç husustan sonra da siteden tamamen ayrılıyorum. Tesadüfen üye olduktan sonra hakikatten burada bulunmaktan müthiş keyif duydum. En büyük haz aldığım işler ise yeni kitaplar, yeni yazarları tanımak ve bilgilerini eklemekti. Bulunduğum süre içerisinde rekabet haline girerek küstahlık yaptığımı da sanmıyorum. Kitap okuma sayısına gelince 45 yaşını geçmiş her insan 20 yaşından itibaren eğer senede yüz kitap okuyabiliyorsa zaten 25 senede bahsedilen sayıya ulaşır. Sitede herhangi bir konu hakkında öncülük etmem gerektiği de bulunma şartları arasında yoktu ve her okuduğum kitap hakkında da okurların istediği kalitede yorum yapamayabilirim. Şikayet sistemi mevcut dileyen şikayet eder ve yorum kaldırılır. Ayrıca editör adaylığı da bildiğim kadarı ile kütüphanecilik çalışmaları sonucunda uygun görüldü. Veremediğim kalite adına herkesten özür dilerim. Neyse buraya kadarmış.Bazen zaman durur.Bazen insan durur..Bazen mekan. Sanırım artık durması gereken benim. Herkese iyi geceler...
Reklam
Çok açık şekilde görüldü ki mitler herkesin hayal edebileceğinden daha güçlüydü. Tarım devrimi yeni kalabalık şehirler ve başarılı imparatorluklar yaratma fırsatını çıkarınca insanlar büyük tanrılar,anavatanlar ve anonim ortaklıklar hakkında hikayeler icat ederek ihtiyaç duyulan toplumsal bağları sağladılar.İnsan evrimi her zamanki gibi salyangoz hızıyla ilerlerken,insanın hayal gücü dünyada eşi benzeri görülmemiş devasa bir kitlesel işbirliği ağı yarattı.
Sayfa 113Kitabı okudu
Basılı Kitabın ve Bilimkurgunun Yükselişi Geçen sene yayınlanan kitapların geneline bakıldığında en büyük patlamanın bilimkurgu kitaplarında olduğu görüldü. Hem en çok satılan hem de en çok ses getiren kitaplar yine bilimkurgu türüne aitti. frpnet.net/edebiyat-haberl...
141 syf.
9/10 puan verdi
Sade, gündelik ama büyüleyici bir dil. Her bir hikaye hayatın taa içinden. Toplumsal sorunlara, insanlığa ironik bir bakış. Kesinlikle okunmalı. Ayrıca Sırça Köşk hikayesi zamaninda yasaklanan bir öyküdür. (Devlete bir başkaldırı olarak görüldü.) Keyifli okumalar.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,5bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.