İnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
Başlar her gün biraz daha insan olmaya
Ve ölürken usul usul ne tuhaf;
Âşık olur, kedi besler, isim verir eşyaya.
Arzu ! Bizi taşıyan ve çarmıha geren odur.Bizi önceki gün kaybettiğimiz ama güneş doğduğunda yeniden bir fetih alanı gibi gördüğümüz muharebe alanına her gün yeniden taşır.Yarın ölecekken , un ufak olmaya mahkûm imparatorluklar inşa ettirir bize .
Dünyanın kirlendiği için yıkanmaya değil, kirletenlerin kendilerini yıkamaya ihtiyaçları var. Eğer bir şans verilecekse Rab bunun için insanlığa değil, insana şans veriyor, hem de her gün, her an… Değil mi?
Bedenlerimiz her geçen gün yaşlanıyor ve tüm bedenler ölecek. Bu gerçeği korku ruhu ile değil her an'ın değerli olduğunu bilerek getirdiğimizde kendimize şu soruyu sorabiliriz.
zamanımızı nasıl kullanmak istiyoruz?
Bu bilgi her gün değerli kılmak için bir davettir.
Kalbiniz, hayatınızda her gün gerçekleşen mucizelere meraklı olabilseydi, tıpkı sevinçleriniz gibi acılarınızın da muhteşem olduğunu görürdünüz. Tarlalarınıza peşi sıra vuran mevsimler gibi kabul ederdiniz, kalbinizden geçip giden mevsimleri de. Ve kederinizin getirdiği kış- ları huzur içinde izlerdiniz.