Bir okur düşünün duygusal, samimi, dost canlısı, sevgiyle herkesi kucaklayan... Şiir gibi biri.. Ne yazsam az kalacak onun ne kadar özel biri olduğunu ifade etmek için, eminim burada onu tanıyan herkes benimle aynı düşüncededir. Kendisi 1-2 aydır bazı nedenlerden dolayı siteye sık sık giremesede yine de onun bu gününü kutlamadan geçemedim.
Şiir aşığı, güzel kardeşim, Songülüm.. Doğum günün kutlu olsun canım. 1000kitap'ın bana kazandırdığı en özel ve değerli dostlardan birisin! Varlığınla herşeyi daha da güzelleştirdiğin için çok teşekkürler.. İyi ki varsın ve hep var ol canım.. Dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini ve sevginin en büyüğünü yaşarsın.. Sağlık ve huzurla daha nice yıllara güzelim :)
Songülcüğüm, çok değerli doğum günü çocuğu :) Çok sevdiğini bildiğim bu şiir de senin için gelsin soundcloud.com/dur-biraz-dusun... Senin bana hep dinlettiklerinden arakladım çaktırma :)))
Ah! Birkaç saat sonra ölecek olmak ve bir yıl önce,aynı gün,özgür ve suçsuz olduğumu,güz gezintileri yaptığımı,ağaçların altında dolaştığımı ve yapraklar arasında yürüdüğümü düşünmek!
Mart yağmurları, tatsız bir kışın pisliğini süpürüp baharın yolunu açıyor. Lakin ne bahar yazısı geliyor içimden ne derbi tantanası ne kadınlar günü kutlaması... içimde terk edilmişlere özgü bir güz hüznü, ihanet görmüşlere has bir öfke var.
Kendimi o Laz fıkrasındaki Temel gibi hissediyorum: Hani trafiğin ters yönden aktığı ingiltere'de arabasıyla sağ şeritte giderken polisin anonsunu duymuş: "Dikkat, otoyolda bir araç ters yönde ilerliyor". Temel, üzerine gelen arabalara bakıp söylenmiş: "Ne biru uşağum, ne biru... Hepisu... hepisu..." Savaş yazılarını okudukça, "Biz mi ters yöndeyiz" diye kuşkulanıyorum bazen...
I
O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı
Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı
Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş.
Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin
Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen
Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları
Yağmur ikinci adıydı akşamların
Günün yorgunluğu üzerine dökülen
Bir düş inceliğinde
Doğayı bir nişanlı kız gibi güzel ve bakir görmek isterseniz, bir ilkbahar günü oraya gidin; yüreğinizde kanayan yaraların acısını dindirmek isterseniz bir güz günü oraya gidin yine; ilkbaharda aşk olanca hızıyla göklere kanat açar orada, güz günlerinde insan bu dünyadan göçüp gitmiş olanları düşünür.
Salih duvara yaslanmış önündeki radyoya bakakalmıştı. "Günaydın" dedim.
Şarkının ağırlığıyla ufalmış göz kapaklarını zar zor kaldırıp küçük parlak gözbebeklerini yüzüme
doğrulttu, gözaltları tarifsiz bir biçimde kızarmıştı. Baharı bekleyen güz gibiydi. Ölümü bekliyordu.
Ben de o da bunu çok iyi biliyorduk. Çok yakın bir zaman sonra çaresiz yatağında ölüm ile
yüzleşeceği günü bekleyecekti. Tatbikî böyle olmasını normal karşılamak da acımasızlık olurdu.
"Salih duvara yaslanmış önündeki radyoya bakakalmıştı. "Günaydın" dedim.
Şarkının ağırlığıyla ufalmış göz kapaklarını zar zor kaldırıp küçük parlak gözbebeklerini yüzüme
doğrulttu, gözaltları tarifsiz bir biçimde kızarmıştı. Baharı bekleyen güz gibiydi. Ölümü bekliyordu.
Ben de o da bunu çok iyi biliyorduk. Çok yakın bir zaman sonra çaresiz yatağında ölüm ile
yüzleşeceği günü bekleyecekti. Tatbikî böyle olmasını normal karşılamak da acımasızlık olurdu."
Sadece bu kelimeler bile bu kitabı anlatmaya yeter. Lütfen okuyun