Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanların yüz yıldan fazla yaşamama nedeninin buna uygun olmamaları olduğunu anlamıştım. Yani psikolojik olarak. Sanki tükeniyordunuz. Geriye devam etmenizi sağlamaya yetecek kadar bir benlik kalmıyordu. Kendi düşüncelerinizden sıkılıyordunuz. Hayatın kendini tekrarlayışından. Bir süre sonra görmediğiniz hiçbir gülücük, bir jest kalmıyordu. Dünya düzenindeki her değişiklik önceki değişiklikleri hatırlatıyordu. Haberler haber olmaktan çıkıyordu. "Haber" sözcüğü komik gelmeye başlıyordu. Her şey bir döngüydü. Yavaşça dönerek geçmişe doğru giden bir döngü. Defalarca, tekrar tekrar aynı hataları yapmaya devam eden insanlara duyduğunuz hoşgörü azalmaya başlıyordu. Bir zamanlar nakaratını çok sevdiğiniz ama artık her duyduğunuzda kulaklarınızı parçalamak istediğiniz bir şarkıyı sonsuza kadar dinlemek gibi bir şeydi bu.
Medya Kötüyü Gösterir
Basında yer alan haberler, insan doğasının karanlık tarafını temsil eden zalimlik, cinayet, hırsızlık, savaş gibi kötücül eylemleri daha fazla bildirir.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Naciye Sultanın Enver Paşaya Sitemi
Naciye Sultan sıkıntılı Mütareke günlerinden Enver Paşaya acıyla söz eder: "Bana gel diyorsun; fakat düşünmüyorsun ki yaşadığım bu muhit eski İstanbul değil, bir cehennemdir. Hor görülmüş, terk edilmiş bir kadının yardımcısı Allah'tan başka kimse olmaz. Zamanında bana tapan insanlar, şimdi beni gözetleyerek zehirlemekten başka bir işr yaramıyor... Hepsi peygamber olsalar şefaatlerini istemek zilletine düşmeyeceğim." "Oh! Beni bu uğursuz insanların aşağılamalarından kurtar. Bana etmiş olduğun yeminleri hatırla. Beni İstanbul'dan uzaklaştırmak için bir yol bul. Dünyada bana yardım edecek senden başka kimsem yok. Allah aşkına, beni daha fazla bekletme." 14 Ağustos 1920 tarihli mektubunda kızı Mahpeyker'den haberler verir; acı acı yalvarır: "Enver, Allah aşkına, beni uzun zaman yalnız bırakma. Artık sensiz yaşayamam, ölürüm. İnsanlardan nefret ediyorum; saadetlerini göstermek için gözyaşlarıma gülüyorlar..." Sonra kendini toplar, hastayım, ama beni düşünme, der, "Allah'a hemen her an senin için yalvarıyorum. Var ol, Enverciğim." Daha sonraları, Osmanlı hanedan üyeleri yurtdışına çıkartıldıklarında, Enver Paşa'nın, bir benzin borcu olduğu iddiasıyla Kuruçeşme'deki bu yalısına el konulacak ve tütün deposu olarak kullanılacaktır. Sonunda da yıkılacaktır.
Sayfa 421Kitabı okudu
Her sülalede var böyle biri.
Emerenc günün yirmi dört saatini dolu dolu geçirirdi, evinin dört duvarı arasına kimsenin girmesine izin vermediği halde tüm haberler onda toplanır, dairesinin girişindeki hol bir haber bürosu gibi çalışırdı; herkes bildiği, duvduğu her şeyi, ölüm, skandal, mutluluk haberlerini, felaketleri ona rapor ederdi.
4 Büyük Kapı. okuyunuz lütfen .
zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır . klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir . birinci kapı uykudur uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm açıdan kaçabileceğimiz sığınak sağlar . bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer . aynı şekilde tramvatik haberler alan birinin bayıldığı olur . zihin ilk kapıdan işte böyle geçerken kendini acıdan korur .. ikinci kapı unutmaktır bazı yaralar kısa zamanda kapanmayacak , hatta belki de asla iyileşmeyecek kadar derindir . ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir . zaman tüm yaraları iyileştirir sözü yanlıştır . zaman çoğu yarayı iyileştirir . geri kalan bu kapının ardında saklıdır . üçüncü kapı deliliktir bazen insan aklı öyle darbe alır ki kendini delilikte saklar . bu ilk başta öyle gözükmese bile öyledir . gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acıdan saklanmak için zihnin gerçekliği bırakması gerekebilir . dördüncü kapı ölümdür son sığınak . öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez , yada en azından bize öyle söylenir ..
"Bazı haberler insanın yanında sarılabileceği bir kedi varken verilmeli..."
Sayfa 29 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bizim, kampımızın ne zaman özgürleşeceğini ve ıstıraplanmızın sona ereceğini bilmek istedim." "Bu rüyayı ne zaman gördün?" diye sordum. "1945 senesinin Şubat ayında" dedi. O sırada mart başlangıcıydı. "Rüyandaki ses ne yanıt verdi peki?" Gizlice fısıldadı: "30 Mart." F. bana bu rüyayı anlattığında, riyasındaki sesin doğru söylediğine inanmış durumdaydı fakat vadedilen gün yaklaştıkça, kampımıza savaşla ilgili ulaşan haberler, bizim söz konusu gün serbest bırakılmamızın pek olası olmadığını gösteriyordu. 29 Mart'ta F. aniden hasta düştü ve ateşi çok yükseldi. Rüyasındaki sesin ona savaşın ve ıstırapların onun için sona ereceğini söylediği gün olan otuz martta ise deliryuma girerek bilincini kaybetti. 31 Mart'ta öldü. Dışarıdan görünen tifüsten öldüğüydü.
Sayfa 86 - Okuyan Us YayıneviKitabı okudu
“Hiçbir şey ışıktan hızlı yol alamaz ve bu konudaki tek istisna, kendi özel kanunlarından başkasını tanımayan kötü haberler olabilir. "
hem gidenedir bu şiir hem gelecek olana.... o da biraz oyalanıp gider nasılsa? hep haberler başlayacak biliyorum, hangi şarkıyı seçsem şansıma. şimdi şifa niyetine giriyorum sulara. mavisine değil denizin. sade tuzuna.
Yılmaz Erdoğan
Yılmaz Erdoğan
Resulullah ﷺ şöyle buyurdu:
"Benden, bir ayet olsun başkalarına ulaştırın. İsrailoğullarından da nakil yapmanızda bir sakınca yoktur, ama kim bana bile bile yalan isnad ederse, ateşteki yerini hazırlasın." Bu sebeptendir ki, Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma, Yermuk savaşında, Ehl-i Kitap ile ilgili iki deve yükü kitap ele geçirmişti. O, söz konusu hadisten, buna izin verildiğı anlamını çıkararak, ele geçirdiği kitaplardan rivayetlerde bulunmuştur. Fakat bu Israiliyat haberler, ancak istişhad için zikredilirler, yoksa itikatta delil olmazlar Bu tür haberler üç kısımdir. 1- Elimizde doğru olduklarına dair Islami deliller bulunan haberler. Bunlar, sahih haberler türündedir. 2- Yalan olduklarını, elimizdeki karşıt delillerle bildiklerimiz. 3- Hangı türden olduklarına dair bilgimiz bulunmayan İsraili haberler. Bunlara ne inanırız, ne de yalanlarız! Böylesi rivayetleri nakletmek caizdir. Bu tür İsraili rivayetlerin çoğu, dinî bir meseleyle ilgili bir faydası olmayan şeylerdir.
Sayfa 55 - Üç S BasımKitabı okuyor
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.