Alberto Manguel kim mi; “o bir kitap koleksiyoneri” yani bir bibliyofil. Aynı zamanda #borges in gözleri görmediği zamanlarda kendisine kitap okuyan arkadaşı. Arjantin Ulusal Kütüphanesinde müdürlük yapmış, çok dil bilen ve çok da gezen, geniş bir kişisel kütüphanesi olan bir edebiyat aşığı. Daha saymaya gerek yok sanırım, çünkü tam bir kitap aşığı.
İşte bu yazar ev taşınma esnasında hepimizin mağdur olduğu kitaplarımızın taşınması meselesini kendine dert edinmiş ve sanırım ben bundan bir kitap yazarım demiş :) Ve kitaplar, okuyucular, koleksiyoncular, kütüphanelerin tarihi, sözlükler, rüyalar, hangi kitaplar seçilip saklanmalı, yıkıcı kitap olayları, hafıza, okuma gibi konular üzerine yazılarını kaleme aldığı harika bir kitap yazmış.
Okuru mülteci ve kitapları istilacı olarak niteleyen Manguel’e göre kütüphane bir yuvadır. Bunu şu cümlesiyle de ifade ediyor; “Kütüphanem benim kaplumbağa kabuğumdur.”
Ve bu kitabı İnstagram üzerinden bir araya geldiğimiz @gercekkitapseverler ailem ile birlikte okuduk. İyi ki de okuduk diyorum ve kişisel kütüphanesi olan her kitap severe tavsiye ediyorum
“Sözcükler (her ne kadar zayıf kalıyor olsalar da) neyin ihanet, neyin hakikat olduğunu anlamamızı sağlayacak kılavuzlardır.”
“Özel kütüphanenizi başka okurlara açmak tehlikelidir: yabancıların zihninize girmesine ve en gizli tutkularınıza ve arzularınıza ve korkularınıza tanıklık etmesine imkan verir.”
“Ve tekrar edip duran bir döngüyle imparatorluklar yıkılır ve edebiyat devam eder.”