Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şeye rağmen nazik olun.
"Haklı olmak ile nazik olmak arasında seçim yapmanız gerektiğinde nazik olmayı seçin."
Böyle gelmiş böyle gidecek!
Sonra gene anladım ki, asla gerçekleşe- meyecek bir şeydir bu, insanlar değişemeyeceklerdir, kimse de değiştiremeyecektir onları, bunun için çaba harcamaya değmez... Evet, böyle işte! Bir doğa yasasıdır bu... Yasa, Sonya, doğa yasası! Öyle işte!.. Şimdi şunu biliyorum Sonya, akılca da ruhça da kim sağlamsa, güçlüyse, insanlara o hükmedecektir. Kim daha yürekliyse, o haklıdır... Kim daha çok şeyi umursa- mıyorsa yasa koyucu o oluyor, gözü en pek olan herkesten haklı çıkıyor... Şimdiye dek böyle gelmiş, böyle gidecek! Ne var ki, körler göremezler bunu!
Reklam
doğa yasaları ordunun "kırmızı" ya da "beyaz" oluşuna aldırmaz. Haklı bir dava uğruna savaşıyor olsanız bile bit bittir, bomba da bomba.
Yeterince, hatta kıtı kıtına yetecek kadar yiyecek olduğu zaman paylaşmak kolaydı. Ya olmadığı zaman? O zaman güç devreye giriyordu; güçlü olan haklı oluyordu; güç, onun aygıtı şiddet ve en büyük müttefiki, görmezden gelen göz.
Atam yine çok haklı
Ülke bu kadar çöküş içindeyken aklı, kavrayışı, vicdanı olan adamların kendilerini aldatmalrına ihtimal verilir mi? Bu gibi adamlar gerçekten de kendilerini aldatacak kadar salak olurlarsa, onların ülkenin kaderini yönetmelerine, aklı eren, gerçeği, acıklı hali görenler tahammül edebilir mi? Eğer bu adamlar gerçeği biliyorlar ve kendilerini aldatmıyorlarsa, milleti kandırarak koyun sürüsü halinde düşmanın pençesine bırakmaya canla, başla çalışmalarına ne anlam verilebilir?
Kuvvetli olan haklı oluyor. O derecede ki acizlere, zayıflara hakkı en kuvvetli olan dağıtıyor. Kuvvetlinin görüşü hak oluyor.
Reklam
Pa­ra ancak çalışarak kazanılır. Çok para kazanmak içinse doğru zamanda haklı çıkmak gerekir.
Öğrenciler ne istiyorlardı? Bir ilim ve ahlak müessesesi olması lazım gelen üniversitelerde yolsuzlukların bulunduğunu, suistimallerin su yüzüne çıktığını, ahlakla bağdaşmayan davranışlara rastlandığını, fahiş fiyatla kitap satıldığını, idari yolsuzlukların yanında ilmî yetersizlikleri bulunan birtakım öğretim üyelerinin mevcut olduğunu, özel yüksekokulların başlı başına bir sorun hâline gelmesine rağmen kimse tarafından ele alınmadığını ileriye sürüyorlardı. Bu arada imtihan yönetmeliklerinden yurtlara, gıda meselesinden, istedikleri fakültelere girememeye kadar birçok dert ve davalarının da bulunduğunu hatırlatarak, bunlara çözüm yolu bulunmasını istiyorlardı. Üniversitelerimizi yakından tanıyanlar, öğrencilerin şikâyetlerinden çoğunu haklı bulmakta idi. Üniversite yetkilileri öğrenci isteklerinden bir kısmını yerine getirmiş, diğer bir kısmını, kanunlara aykırı bulup geri çevirmiştir. Bizde ilk boykotlar böyle başladı, ideolojik bir görünüşleri yoktu. Hatta birçok yerlerde milliyetçi ve solcu öğrenciler boykotları birlikte yürütmüşlerdir. Şikâyetlerden çoğunun haklı olması bir tarafa derslere girmemek; çalışmanın sıkıcılığından kurtulmak öğrencilerin hoşuna gidiyordu. Kısa bir süre içinde, durum değişti. Boykotlara karar vermek üzere düzenlenen forumlarda, “Halka dönük üniversite”, “Gerçekten demokratik, tam bağımsız Türkiye", "NATO'ya hayır; Amerika defol", "Kahrolsun faşizm” ve “Yaşasın Türkiye Halklarının Kardeşliği" gibi lâflar duyuldu; yazılar okundu.
Birisi bana haklı ya da haksız bir eleştiri ile yaklaştığı zaman, "Teşekkür ederim geribildirim için, peki ne yapmamı önerirsin?" Dediğim zaman işin rengi tamamen değişti.İlk olarak savunmaya geçtiğim zaman karşı tarafla aramda oluşan öfke rüzgarları oluşmamaya başladı.Eğer karşı taraf gereksiz konuşan bir insansa, bu soru karşısında diyecek bir şey bulamıyordu ve kişinin söyledikleri etkisini tamamen kaybediyordu.
:D
"İşçi haklı." "Yok, erkek haklı." "Hiçbiri değil de diyebiliriz. Kadın üretim aracıdır, solcular gibi düşünürsek; bir eve ne kadar çok kadın girerse üretim o kadar artar." "Çocuk üretimi mi?" "Evet, çocuk üretimi; çünkü o da Doğulu mantığına göre on beş yaşına girmeden üretimde yerini alacak. Onlar diyorlar ki, daha da ileri giderek, 'Kadının kurtuluşu, emekçinin kurtuluşuna bağlıdır. Bu düzen her ikisine aynı gözle bakıyor!' diyorlar."
Sayfa 235 - Yirmi İkiKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.