Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Ölüm bu kadar hisli anlatılabilir mi ,oturdum ağladım.
Yattığımızda saat gece yarısını çoktan geçmişti. Beni bir türlü uyku tutmuyor, sık sık kalkıp Aydın'a bakıyordum. Uyuyordu iyiydi. Bir ara dalmışım. Aydın'ın"Gülseren"diye bağıran sesiyle fırladım yatağımdan. Aynı anda en arka odadan Hasan bile bu sesi duyup yanımıza gelmişti. Hemen koştum, Aydın'ın yatağının kenarına oturdum ve elini tuttum. Ne olduğunu anlamamıştım."saat kaç?"diye sordu. 4,5 dedim. Sonra gözlerini araladı, yüzüme baktı , gülümsedi ve gitti.
Sayfa 154Kitabı okudu
 (4 Haziran 1876)
46 Yaşında Odasında KurnKerîm Okurken Bilekleri Kesilerek Şehit Edilen 32. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz Han. Allah rahmet eylesin Rabbim mekanını cennet eylesin inşallah. Sultan Abdulaziz’i devirmeye çalışan Cuntacıların hepsinin farklı hesapları vardı. Midhat Paşa'nın şahsında
Reklam
Biricik Sevgilinin (sav) hırkalarını düşündün mü hiç?
Biricik Sevgilinin (sav) hırkalarını düşündün mü hiç?" Kuşçu "Hırka" der demez, Regaib Kandili arifesinde gördüğüm rüyaya kaymıştı aklım. Minberde ve mihrabda vaizi ve imamı açık şekilde görememiştim. Her ikisinde de gördüğüm abaydı aslında. Keza gördüğüm o abayı Efendimizin (sav) meşhur abasına benzetmiştim. "Ey Ehl-i Beyt!
232 syf.
9/10 puan verdi
Bir gün otel odasında uyanıyorsunuz ve hicbir şey hatırlamıyorsunuz o an ne yaparsınız?Evet zor bir durum öyleki aynada kendinizi bile tanımıyorsunuz... Erol Adoni otel resepsiyonundaki kızdan yardım ister,ondan prof.Moretti ile buluşacağını kendisine söylediğini öğrenir. Prof.Moretti'nin son kitabı "Niccolo Machiavelli'nin Düşleri"kitabi için söyleşi için randevusu vardı aslında bunu bile unutmuştu. Geçmişini, bir anlamda kimligini kaybetmiş olmanın baskısıyla bir kaç saat sonra söyleşi yapacak olması üzerinde stres yaratır. Erol Adoni Prof.Moretti ile buluştuğunda durumunu anlatır ve Moretti ona hipnoz önerir ve kendine güvenmesini söyler.. Erol Adoni hipnozla geçmişine dönerek çocukluğundan başlayarak otel odasında hiçbir şey hatırlamadığı ana kadar geçmişini anlatmaya başlar.13 saatlik bu seansa sizde katılmak istemezmisiniz yine kalemiyle,akıcı anlatımıyla okuduğum keyifli bir kitap oldu benim için. "Geçmişiyle doğru dürüst yüzleşemeyen toplumlar zananla bunalıma girerler.Ortak sırlarını korumaya,içlerinden çıkan farklı sesleri susturmaya öylesine kendilerini kaptırırlar ki bir süre sonra doğruluk kavramı zihinlerinde mutasyona uğrar. Mihenk noktalarını, dengelerini ve en nihayetinde kimliklerini kaybederler."Tıpkı bireyler gibi,diye düşündü Moretti....
13 Saat + 1 Ömür
13 Saat + 1 ÖmürHasan Saraç · Postiga Yayınları · 201329 okunma
1
Annemin ailesinin ikinci vatanı olan Mısır kargaşa içindeydi. 12 Şubat'ta, ben doğmadan iki hafta önce, Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslümin) kurucusu Hasan el-Benna öldürülmüştü. O gün siyasi müttefiklerinden birinin evine gitmişti; binadan çıkarken yanına bir araba yaklaşmış, silahlı biri namlusunu ona doğrultmuştu. Koltukaltından vurulmasına karşın yere yığılmamıştı ve yarası da pek ağır gibi görünmüyordu. Hatta aracın arkasından koşup plakasını not edebilmişti. Böylelikle katillerin arabasının bir emniyet amirine ait olduğu ortaya çıkmıştı. El-Benna daha sonra tedavi olmak üzere hastaneye gitti. Taraftarları basit bir sargıyla gün içinde taburcu olacağını düşünüyorlardı. Hatta onu omuzlarda taşımaya hazırlanıyorlardı. Ama iç kanaması yüzünden aşırı kan kaybedecek ve bir kaç saat sonra ölecekti. Henüz kırk iki yaşındaydı. Bir buçuk ay önce, 28 Aralık'ta bir Müslüman Kardeşler üyesi tarafından vurulan Mısır başbakanı Nukraşi Paşa'ya misilleme olarak öldürülmüştü.
Sayfa 19 - YKY Yapı Kredi Yayınları, Deneme, Çeviren: Ali Berktay, Mart 2019, 5. Baskı Mart 2020Kitabı okudu
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı.
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
Ermeni ve Rum ustalardan kalan birkaç taş yapı, ahşap konak dışında, coğrafyasını, iklimini, kültürünü paraya çeviren kimliksiz bir "büyüme", onun da belleğini, geçmişsiz geleceksiz bir zamana hapsetti. Herhangi bir taşra kentinden onu ayıran, nazar boncuğu gibi orada duran Çamlık, Saat Kulesi, Çapanoğlu Camii ve birkaç eski yapı hâlâ. Bahçe içinde evler yok artık. Ahşap konaklar yok. Ülkü Kırtasiye var ama bizim kuşağı yetiştiren kitaplar yok. Abbas Sayar yok. Gülten Akın, on yaşında alıp gittiği Yozgat'la bir uzak zaman. Ethem Baran'ın öykülerindeki Yozgat, kaç kişinin burun direğini sızlatır acep? Tol Çarşı, tarih bile değil yeni kuşaklar için. İçkili lokantalar bir suç gibi kentin kenarlarına itildi. Geleneksel meyhaneler, çalgıcı kahvehaneleri yok. Abdalları düğünlerden 'orkestralarla 1980'lerde sürdüler. Simitçi Haşan çoktan öldü. 1974' de bir avuç "devrimci genç"in kurduğu Halkevi yok. "Her şey daha çok zaman olsun diye hızlandı. Zaman ise gittikçe azalmakta" diyen Canetti'nin acısı, Yozgat'ın da yazgısı. Kentler de insanlar gibi mizah duygusuyla birlikte kederim de yitiriyor sanırım. Geriye, belleksiz sokaklarda bir yeni zaman politikacısı ile plastik şarkılar kalıyor. Yozgat, bundan ne kadar uzak durabilirdi ki... 2011
Sayfa 66 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Şu azme sahip kaç kişi tanıyorsunuz?
Büyük nutkunu hazırlar ve dikte ederken, beraber çalışan arkadaşlardan bitap düşüp, baygınlık geçiren olmuştur; fakat ekseriya, 20-30 saat ayakta, kah oturarak yüzlerce vesikayı tetkik ve nutkunu dikte eden kendisinde yorgunluk eseri görülmemişti. Yalnız aylarca süren bu yorucu çalışmanın ardından sonlarına doğru bir gün, göğsünde ve sol kolunda şiddetli ağrılar duymuş, doktorların ısrarı ile birkaç gün istirahat etmek zorunda kalmıştı.
Teşkilat-ı Esasiye kanunu yapıcısı Mithat Paşa ,Yıldızda ki uydurma mahkemede kiralık yargıçlar önünde,yapma ve uydurma suçlardan mahkum edilir.Sonradan boğdurulacağı zindana sürgün edilecektir.Bir gemiye bindirilir ,gemi kalkar…Ama boğazdan dışarı çıkmaz.Kızkulesi önüne geldiğinde,demir atar durur.Kırksekiz saat burada yatar gemi ondan sonra yol alır.Meraklı bir kaç kişi dışında geminin neden Kızkulesi önünde demirleyip kırksekiz saat kaldıktan sonra yola çıktığı anlaşılamamıştır.Pek öyle durup düşünen de yok ya…Mithat Paşa kimdir ,ne yapmak istemiştir.Abdülhamit ona neden kızmıştır? Bütün bunlar kimin umrunda…Ama yine ne de olsa birkaç meraklı var.
14 Mayıs akşamı Calthorpe; tam o sırada gelen Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanı Albay Zafıriou ile Yunan deniz subayı Mavroudis'i kabul ettiği zaman, bu son derecede nazik durum kar­ çşısında azami itidal ve ölçü dairesinde hareket edilmesi için her ikisine de büyük bir ehemmiyetle tavsiyede bulunduysa da ne yazık ki, bunlar onun bu
Sayfa 92 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
163 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.