Bir zamanlar, memleket benim için tanıdığım manzaralar ve yüzlerden ibaretti. Bu çocukluğum bütün dünyayı kendi etrafında aradığı, aramadan bulduğu senelerdi. Sonra yavaş yavaş, herkes gibi bende de, dışarı dünya tamamlandıkça vatan fikri de teşekkül etti. Bilmediğim manzaralar ve görmediğim ve görmeden sevdiğim insanlarla, bir yığın isim ve hatıralarla çok zengin bir kâinat açıldı. Fakat birbiri peşinden gelen felaketler yüzünden bu hayal öbürü kadar mesut olmadı. –Bizim nesilde vatan düşüncesi ıstırap duygusuyla beraber kurulur. Öyle senelerimiz oldu ki, kendimize ait her şeyi içimizde saplanmış bir bıçak acısıyla hatırladık.– Daha sonra bu görüş bilgi ile zenginlendi.
Bir tarafım tarih, eski zaferler, daima sevilecek abideler, birkaç yüz isim ve behemehâl kurtarılması lazım gelen hatıralar...Sonra ana düşüncelerin, değişmemesi lazım gelen kıymetlerin imanı geldi; hak duygusu ve etrafını mesut görmek arzusu.
"Biricik sevgilim, bu benim vasiyetimdir. Başka maddi var-
lıklar için yapılıyor da, neden kalbin hazineleri için de vasiyet
hazırlanmasın? Aşkım benim bütün varlığım değil mi? Burada
sadece aşkımla ilgitenrnek istiyorum: O senin Clemence'ının
yegane hazinesi oldu, ölürken de sana bırakacağı tek şey. Jules,
hala seviliyorum, mutlu
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz.
Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
“Bu kadar lafı edilen , şairlerin hemen biricik konusu olan aşk nedir acaba, diye düşünüyordu Anastasio. Çünkü o, aşıkların aşk dediğine benzer bir şey hissetmemişti ömründe. Sadece bir kuruntu muydu aşk, yoksa zayıf kimselerin hayatlarındaki boşluğa veya can sıkıntısına karşı korunmak için kullandıkları itibari bir yalan mı? Anastasio'nun
Yerin ve göğün bütün seslerini ve bütün kokularını içime çekiyorum. Nesneleri daha şimdiden çok daha fazla sevmek, hayal etmek, onları solumak, insanları ise yeterince düşünmemek istiyorum. Oysa eylemden koparılalı sadece bir gün oldu...
MAZİNİN SESİ
Eski hâtıralar benliğimi de sarmış,
Meğer bu dünyada unutmak varmış,
Şimdi bir hayâl oldu o eski mazim,
Artık geçen günlerim dertli ve hazin
DUYDUN MU?
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken,
Ayrılığın vakti geldi, duydun mu?
Beraberce diktiğimiz çiçekler
Açılmadan önce soldu, duydun mu?
İçimde acıdan ırmaklar çağlar;
Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar.
Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar
Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?
Kara talih ile olunmaz yarış;
Eğer küskün isen gitmeden barış
Belki son ayrılık, belki son görüş
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?
Çok olur dağların karı-kıcısı,
Böyle imiş alnımızın yazısı
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?
KARAKOÇ’um, kalbim yara, dilim lâl...
Ömrümün ufkunu sardı bir melâl
Beslediğim umut, kurduğum hayal
İçime ateşler saldı, duydun mu?