Aslında hatıralar hiçbir zaman uzakta değildir: İnsanın sizin gibi bir hayal gücü oldu mu, sevdiği bütün manzaralar onundur,gönlün dokunulmaz hazinesidir bu.
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle inişli çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
O günler, güzel bir hayal gibi geldi ve geçti. Bulutlar gibi yok oldu ve kısa bir zaman geçtikten sonra bana acılarla yüklü hatıralar dışında hiçbir şey kalmadı. Bana baharın güzelliğini ve doğanın uyanışını seyrettiğim gözlerim, fırtınanın öfkesinden ve kışın sefaletinden başka bir şey göremez oldu.
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken,
Ayrılığın vakti geldi duydun mu?
Beraberce diktiğimiz çiçekler
Açılmadan önce soldu, duydun mu?
İçimde acıdan ırmaklar çağlar;
Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar.
Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar,
Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?
Kara talih ile olunmaz yarış;
Eğer küskün isen gitmeden barış.
Belki son ayrılık, belki son görüş..
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?
Çok olur dağların karı-kıcısı,
Böyle imiş alınımızın yazısı,
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?
KARAKOÇ'um, kalbim yara, dilim lal..
Ömrümün ufkunu sardı bir melâl.
Beslediğim umut, kurduğum hayâl,
İçime ateşler saldı, duydun mu?
_Alçakta olan kimse düşmekten korkmaz.
_Çok süslenenlere bakın; hepsi de gizlenmek istiyordur.
_Boşuna kendinizi kandırmayın; sürekli yaptığınız şey neyse siz osunuz.
_Hukuk, her şeyin üzerinde olmalıdır.
_Bir düşünceyi kabul etmeden düşünebilmek, eğitimli bir zihnin işaretidir.
_Tanrılar da şakalara bayılır.
_Fazileti olmayan insan, hayvanların
Lise benim için bir uyuşturucu mu, bir uyku ilacı mı, yoksa bir erken yaşlanma mı oldu bilmiyorum.
"Eğitimimi sürdürebilmem" için ev ev dolaşıp çekirdek kahve satan annemin morarmış bacaklarını hatırlıyorum.
"Halkın gözbebeği", burslu bir çocuk olsam da eğiti mimi sürdürmem, ailemin bütün hayatını maddeten çökertecek. Doğumumdan meslek elde etmeme kadar geçen sürede onların hiçbir zaman kutlayabildikleri bir şenlik, bir bayram, bir eğlence görmediler: Tek bir hayat için, kendi sevinçlerini hayal ettikleri benim hayatım için feda edilen iki hayat...
6-7 Eylül olaylarının ertesi günü Osmanbey'de tam anlamıyla yağmalanmış olan kitabevimdeydim. İçim ezilmiş, haklı olarak hayal kırıklığı ve çaresizlik içinde kendi kendime "Nasıl oldu da dükkanda tek bir tane bile, en azından harap olmuş halde bile olsa tek bir kitap bile bırakmamayı başardılar?" diye düşünüyordum ki Türk müşterilerinden birisi içeri girdi. Yaşananlardan dolayı tam anlamıyla yıkılmış görünüyordu. Son nefesime kadar asla unutmayacağım ve her zaman hatırlayacağım en insani ve duygulandırıcı bir şekilde bana üzüntüsünü, desteğini göstermeye gelmişti. Dedi ki, "Dostum Thodori, sen de biliyorsun ki ben zengin değilim. Bir bankanın maaşlı çalışanıyım. İki sene sonra da liseyi bitirecek oğlumun yüksek eğitimi için gelirimden attırarak biriktirdiğim biraz param var. Dükkanını yeniden çalışır hale getirmen için sana bu parayı borç olarak vermek istiyorum. Elin rahatladığı zaman bana geri dönersin.
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken, Ayrılığın vakti geldi duydun mu?
Beraberce diktiğimiz çiçekler Açılmadan önce soldu, duydun mu?
İçimde acıdan ırmaklar çağlar; Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?
Kara talih ile olunmaz yarış; Eğer küskün isen gitmeden barış
Belki son ayrılık, belki son görüş
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?
Çok olur dağların karı-kıcısı, Böyle imiş anlımızın yazısı Bu mevsimsiz ayrılığın acısı... Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?
KARAKOÇ*um, kalbi yara, dilim lal...
Ömrümün ufkunu sardı bir melal Beslediğim umut, kurduğum hayal İçime ateşler saldı, duydun mu?
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken,
Ayrılığın vakti geldi duydun mu?
Beraberce diktiğimiz çiçekler
Açılmadan önce soldu, duydun mu?
İçimde acıdan ırmaklar çağlar:
Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar
Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar
Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?
Kara talih ile olunmaz yarış:
Eğer küskün isen gitmeden barış
Belki son ayrilik, belki son görüş
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?
Çok olur dağların karı-kıcısı,
Böyle imiş anlımızın yazısı
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?
KARAKOÇ'um, kalbi yara, dilim lal....
Ömrümün ufkunu sardı bir melâl
Beslediğim umut, kurduğum hayal
İçime ateşler saldı, duydun mu?
"Aslında hatıralar hiçbir zaman uzakta değildir: İnsanın sizin gibi bir hayal gücü oldu mu, sevdiği bütün manzaralar onundur, gönlün dokunulmaz hazinesidir bu."