Hayal kurarsın. Hayalini gerçekleştiremezsin, bunun adı hayal kırıklığı olur. Hayalin gerçekleşir; gerçek, hayalin kadar güzel olmaz, bu da bir hayal kırıklığıdır. O yüzden hayat herkesi kırmıştır diyebiliriz.
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim:
İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
Hadi çık çık çık bir an önce evden çık evdeki varlığım diyetin varlığını tehdit ediyor hissediyorum diyeti yari yolda bırakılacak olmak çok tedirgin ediyor hem tecrübe ile sabit kalp kırıklığı çok mutsuz ediyor
“Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkla kurtuldu.
Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.
Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı… Ve gerçekten çok arkadaşçaydı.
Sordum, ‘Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.’ Taksi şoförü bana, şimdi ‘Çöp Kamyonu Kanunu’ dediğim şeyi öğretti.
Şoför pek çok insanın çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı.
‘Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin. Onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.’
İşin ana fikri şu ki; başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.
Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla; ‘Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.”
Adalet iyi bir şeymiş eskiden
Az bulunan iyi bir şey.
Şimdi herkes onu arıyor
Bulan, bilen yok ama
Bana adaleti sormayın
Çalınan 28 yılımı, işkencelerden
Gövdeme yerleşen yaraları
Ruhumda akan kan ırmaklarını
İnsanı yıkım ve hayal kırıklığı olarak tariflememi
Hayata duyduğum sevginin kılıç keskinliğiyle
Bedenimi biçmesini
Sevdiklerimi kaybetmemi, bu kaybı
Bin kez şiddetli hissetmeyi
Öfkenin sürekli yoklayan bir duygu olmasını
Bundan kurtulmanın gerekliliğini...
Kendimizi neşeli bir hayat ile uyuşturmak, karmaşık, derin sorunlarımızın cevabı değildir. Hayal kırıklığı hayatın bir parçasıdır. Onunla yüzleşmek, ondan öğrenmek, onunla gelişmek gerekir.
“Aşkların en güzeli başlamadan bitenidir, çünkü her aşk bitmeye mahkûmdur. Başlamadan biten bir aşkta da hayal kırıklığı, terk etme ya da yıkılış olmaz. Kısacası hayat bir kaybetme hikayesidir Osman. Sonunda öleceğimize göre yaşamak yenilmektir. Yenilgiyle bitecek hayatlarımıza rağmen çok mutlu olmanı diliyorum.”
Aşkların en güzeli başlamadan bitenidir, çünkü her aşk bitmeye mahkûmdur. Başlamadan biten bir aşkta da hayal kırıklığı, terk etme ya da yıkılış olmaz. Kısacası hayat bir kaybetme hikâyesidir Osman. Sonunda öleceğimize göre yaşamak yenilmektir. Yenilgiyle bitecek hayatlarımıza rağmen çok mutlu olmanı diliyorum.
“Ama belki de bütün hayatlar böyleydi. Görünüşte en yoğun ve yaşamaya değer hayatları yaşayanlar bile en nihayetinde kendilerini böyle hissediyorlardı belki. Dönümler boyu hayal kırıklığı, tekdüzelik, acı ve rekabetin içinde tek tük birkaç mucize ve güzellik vardı. Belki de hayatın anlamı bundan ibaretti.”
Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkla kurtuldu.
Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.
Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı… Ve gerçekten çok arkadaşçaydı.
Sordum, ‘Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.’ Taksi şoförü bana, şimdi ‘Çöp Kamyonu Kanunu’ dediğim şeyi öğretti.
Şoför pek çok insanın çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı.
‘Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin. Onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.’
İşin ana fikri şu ki; başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.
Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla; ‘Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.”
ilkoklul öğretmeni olan Ela hiç ailesinin yanından ayrılmamış belli sınırlar dahilinde kendine bir hayat planlamıştır günün birinde yaşadığı o büyük hayal kırıklığı ile beraber evinin o güvenli bölgesinden ayrılıp tayinini farklı bir şehre aldırırır.
Farklı bir şehir farklı insalar öğretmenliğe başladığı köy okulu onun için tam bir karmaşadır . Kaybolmuş güvenin inancın, samiyetin, dostlukların , o gözleri kalpleri gibi güzeller güzeli öğrencileri ile küçük adımlarla bambaşka bir değişime başlar.
Çınar 30 yaşında Elanın bulunduğu köyde bir sağlık ocağı doktorudur ve köyün hem en sevileni sayılanı vede en kıymetlisidir doktor çınar hem karizması hem ağırbaşlılığı ve Elaya olan yardımları ile çok başka bir karakterdi.
Ela öğretmen ve Doktor Çınar köy için en kıymetli kişilerdir paylaşmanın yardımlaşmanın güvenin insan olmanın aslında nasıl kıymetli hakkıyla yerine getirince nasıl erdemli Bir şey oldığunu öyle güzel anllattıkı yazarımız .
Bu kitabı okurkan bir çok sayfasında hep öğretmen olmak istedim Ayşegül, Murat , Emir, Gazel, Zeynep,Dilan gibi sayısız çcuklar tüm güzellikler umutlar başarılar sizlerle olsun. Okuduğum en şahane kitaptı
#şiddetingölgesinde
@siddetingolgesinde
Selam
Sizlere beni derinden etkileyen, okurken sorgulatan bir kitap ile geldim
Kolay kolay kişi psikolojileri üzerine konulu kitaplar okumam ama bu kitap elime aldığım an su gibi akıp gitti.
Kitabı okurken kendimi Hakan Bey ile sohbet ediyor gibi hissettim.
Bazen kitapları okurken kendimi öyle bir