Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
Ne ki, bütün hayaller bir gün biter ve gerçeğin soğuk yüzüyle tanışırız. Hayaller içinde geçirilen gecelerden sonra ayılmanın, gerçek dünyaya dönmenin ne kadar korkunç olduğunu bilemezsiniz. Evet, bir de çevrenize bakarsınız ki, insanlar delicesine akan hayat seli içerisinde yaşayıp gidiyorlar.
Reklam
Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor... Zannediyorum ki tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek... Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. Sokağa fırlıyorum. Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz?
"Şimdi o hayaller çok uzak; meğer ne kolaymış hayal kurmak ve ne zormuş o hayallere hayat vermek, şimdi çok iyi anlıyorum."
ÖYLE GÜNLER GÖRDÜM Kİ Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu, Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp, Hayaller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu. Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı, Uyanan taş duvarlar iniltimi
"Ben aşka sahiptim. Öyle bir aşk ki hem de... Benim acımı sadece kaybedenler anlar. Çaresizler anlar. Ben çok iyi bilirim bir hayatın değerini. Çünkü yaşayamadığım bir hayata sahip olunca öğrendim bir yaşamın ne kadar değerli olduğunu. Yaşayamayınca ve yaşatamayınca öğrendim. Bütün hayaller kursağımıza dizilirken öğrendim. Ellerin boş kalmışlığı acıtır kalbi. Yüreğinin gün be gün alışmaya zorlanması mahveder benliği. Unutmak istemezsin ama buna mecbursun. Hayatın devam etmesi diye bir tabir var. Çünkü her gün ölümü hak etmiş oluyorsun. Bu yüzden yaşamalı ve her gün ölmelisin. Çünkü hayat sana bunu layık görüyor. Öl diyor. Ama bir gün değil her gün... Yan istiyor. Öyle böyle değil ateşlerin en kızgınıyla yan istiyor. Sevme istiyor. Bir daha onun gibi kimseyi sevme ki, hayata karşı hep yenik ol istiyor..."
Reklam
332 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
“Tek ve tek Başına Türkan”, bir hayat ki, içinde idealler, gerçekleşen hayaller, özveriler, korkular, aşklar, dostlar, hastalıklarla dolu da olsa hiç tükenmeyen bir umudun barındığı dop dolu bir hayat… Hiç bitmesini istemedim okurken, böyle bir hayatın bitmemesi gerektiğini düşündüm, çoğu yerde gözyaşlarıma hakim olamadım. Türkan Saylan’ın kendi ağzından anlatılan hayatını içeren kitap, akıcı bir dille yazılmış ve çok etkileyici bir eser olmuş. Bir başarı öyküsü, hayatta imkansız diye bir şey olmadığını bir tokat gibi yüzümüze çarpan bir yaşam. Kitabı okurken ister istemez kendinizle de hesaplaşıyor ve “ ben bugüne kadar ne yaptım, neyi başardım, hedeflerim ne?” diye sorguluyorsunuz. Bir “Türkan Saylan” olmak kolay olmuyormuş gerçekten, inançlarından, ilkelerinden ödün vermeden yaşamak kolay olmuyormuş… unutmamak ve unutulmasına izin vermemek adına özellikle okunmalı…
Türkan
TürkanAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20185,1bin okunma
Ben deliyim… Yorgun ve yalnızım kaldırımlara misafirim… Gecenin gözleri üzerimde. Denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem… Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim. Hey sabreden derviş banada sabretmeyi öğretsene. Ben deliyim, ama çok şey bilirim. Renkler ve
Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor... Zannediyorum ki tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek... Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. Sokağa fırlıyorum. Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz? |Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan(Sayfa 88)
HAYAT ERTELEMEYE GELMEZ... Hayat akıp giderken... Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına bırakmayın... Ne yapacaksanız, hemen, ama hemen şimdi yapın... Çiçek mi sulayacaksınız, sulayın... Kitap mı okuyacaksınız, okuyun... Sinemada çok beğendiğiniz bir film mi var, hemen gidin seyredin... Sevgilinizi öpmek mi
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Okurken vay canına dediğim nadir kitaplardandır :) Kitap gerçek hayat ve rüyalar arasında sandığımızdan daha güçlü bağlar olduğunu anlatıyor ve yaşamında aslında bir rüya olduğunu söylüyor. Rüyaların aslında basit hayaller olmadığını tamamen gerçek hayattan olup gerçek hayata etki edebildiğini anlatıyor.. Yazar olaydan olaya atlarken temelde yüzyıllardır insanların kendilerine sorduğu 'ben kimim' sorusunu vurguluyor.. İnsanın düşünce gücüne de değinen yazar herşeyin kendine inanmada bittiğini savunuyor ki bencede haklı :) Ve kitabı okurken oldukça şaşırtıcı düşüncelere denk gelebilirsiniz, bunun garantisini verebilirim :) 'Düşünüyorum o halde varsın' bunlardan biri sadece :)
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Kendimi bundan böyle tümden okumaya verdim. Kitaplar bütün varlığımı sardı, hayatımı doldurdu. İçimde yeni yeni beliren duygular, gereksinimler, zamansız gelişen gençliğin ruh bunalımları, akacak başka bir yol bulmuş, bende uzun bir süre için yeni bir amaca kavuşmuştum. Az zaman içinde kalbim, kafam okuduklarımla doldu, hayalgücüm o derece
Sayfa 107 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 107-108)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.