Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.30
Ben kalbi kırıklarla beraberim... /500. inceleme!
"... bir deprem bizi sevdiklerimizden ayırabilir." (s. 7)
En çok da yaşama yeniden tutunma ihtiyacı hissediyor insan. Zira hayatın engebeli yollarında sıklıkla umudunu, geleceğe olan inancını yitiriyor. Yalnızca bunları mı? Sevdiklerini, onsuz yaşayamam dediklerini, kendisini sevenleri... Uzak değil 6 Şubat. Ne çok şey kaybettik değil
Üniversite mezunu Cengiz'in yerin dibine girdiği daha sonra göğün 7. katına yükseldiği bir hayat hikayesini anlatıyor ##$##yazarSeolar:i43700..$$#$$
Bu incelemeye minik bir bahçede yazmaya başladım içinde mısır, fasulye, domates, salata olan..
Kitapta kimi zaman olaylar aynı olmasa da yaşadığınız duyguların aynısını görüyorsunuz. Üniversiteden sonra en çok çalışmak istediği şirkete başvuran Cengiz ve sonrasında kendini evlilik programında bulan bir fenomen karşılıyor sizi. Hayatın çetrefilli yollarında yürütüyor ilk başta. Sonra değişik ara yollara sokuyor ve sonunda çıkmaz sokak!
İşte tam bu sırada talih yüzüne gülüyor..
Hiç sıkılmadan, ne olacak diyerek okudum. Yalın dil, akıcı olaylar kitabı bir an önce bitirmemi sağladı. Bir buçuk günün sonunda bitirdim. Keşke dediğim tek şey kitabın bitmeyip devam etmesini istemekti..
Tavsiye ederim, iyi okumalar :)
Azmin ve iradenin zaferi...
Öncelikle paylaşayım; ben Eskişehir'liyim. Anadolu bozkırının ortasında denizi-gölü olmayan, tren ağlarının kesişim merkezinde; iyi ve köklü sanayisi, çok verimli olmayan tarımı ve ticaret ile geçinen orta halli bir şehirdir Eskişehir. Ya da "böyle bir şehirdi" demeliyim; zira Yılmaz Büyükerşen'den önce ve Büyükerşen'den sonra iki ayrı
160 syf.
·
Puan vermedi
Ruhunu hiç bulunmayacak yerlere saklamak isteyen bir İnsanı kalemine dökülenler ile bulma; amaçsızca hayat yollarında yürürken karşılaşan iki İnsanın birbirini tanıma ve anlama hikayeleri eşsiz güzellikte kelimeler, betimlemeler ve benzetmeler ile anlatılmaktadır. Ayrıca kitabı bitirdikten sonra “Sevmek Zamanı” filmini izleme isteğine engel olamayacaksınız :) Aşağıda bazı alıntıları verilen bu değerli kitabı beğeneceğinize şüphem yok
Şimdiden keyifli okumalar dilerim
“Sanki, büyük bir korkuyla sakladığı ruhunu bir kereye mahsus olmak üzere dışarıya, bu defterin yapraklarına aksettirmiş, ondan sonra gene içine kapanıp senelerce susmuştu.”
“İçimde onu kaybetmiş gibi değil, asıl şimdi bulmuş gibi bir his vardı.”
“bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.”
“Bir insan bir insana herhalde yeterdi.”
Türkan, koruyucu...
Dönüş, birbirlerine yeniden kavuşma..
Derya, onları bekleyen büyük hayat...
Üç kız kardeş.... Üç can... Hepsinin kendine göre iyi kötü bir yaşanmışlıkları oldu. Hayatın acımasız yollarında tabi ki darbeler aldılar. Nasil ki etle tırnak ayrılmaz, onlarda öyle sımsıkı sarıldılar. Yaralansalar bile zamanla ve sabırla birbirlerine merhem olup her zorluğu, acıyı, sıkıntıyı omuz omuza yendiler. Birbirlerine ilaç oldular.
İclal Aydın kızkardeşlerin çocukluklarını, okul zamanlarını, genç kız hallerini, aşklarını, evliliklerini, Dönüş'un ağzından yazmış. Okumaya başladığım andan bitirene kadar dolu dolu hayatımın içindeydiler. Anlatım dili her zaman ki gibi yine beni mest etti. Kulağımda hep İclal Aydın'ın o etkileyici ses tonu vardi. İlk bölümde taşlar yerine oturana kadar biraz bocaladım, ama sonradan öyle bir yerleştiler ki içimde kök saldılar. Ayvalikta baba evinde geçirdikleri günler, çok sevdikleri Mesut, Nezahat hala hepsi ayrı bir renkti. Kızlardan hangisinin hayatı beni etkiledi diye düşünüyorum da ayrım yapamıyorum. Ama şunu söylemeliyim üçüncü bölümde karşılaştığım sürpriz beni şok etti. Hiç tahmin etmediğim bir durumla karşılaştım. En sevdiğim ve zevkle okuduğum sayfalar aile sevgisinin ve birliğinin üstüne basa basa anlatıldığı satırlardı. Özellikle sevgi yoksunu Mesut'u kendi evlatları gibi sımsıkı sarılmaları gözlerimi yaşarttı.
Aile kavramının önemini, sevginin tüm yaraları sardığını, kuşaktan kuşağa aktarılarak kök salmasını çok güzel bir hikaye ile anlatan bu kitabı mutlaka okumalısınız. Ben hala etkisindeyim.
🆈🅴🆂̧🅸🅻 🅲̧🅸🅶̆🅻🅸🅺~🅰︎🅷🅼🅴🆃 🅶🆄̈🅽🅱︎🅰︎🆈 🆈🅸🅻🅳🅸🆉
Ahmet Günbay Yıldız kitapları ile ortaokulda tanışmıştım. Çocukluğumda hiç sıkılmadan hüzünlenerek bir çırpıda okurdum en çok Figan ve Yanık Buğdaylar beni çok etkilemişti. Onlardaki tadı alamasam da özlemişim Ahmet Günbay Yıldız kitaplarını. Kitabın konusuna gelirsek Yakup Atmaca ve torunu Harun’un mücadele ettiği türlü zorlukları anlatıyor size. Harun’un çocukluk aşkı Zühre ile yıllar sonra kesişen yollarında yaşadıkları acıları çetin imtihanları sanki Türk filmi tadında. İftiralar, ihanetler ve pişmanlıklarla dolu bir hayat hikayesi bırakıyorum size.
Romanı bir seyahatname tadında okudum desem yeridir.
Nazan Bekiroğlu'nun Nar Ağacı epey bir zamandır masamdaydı. 533 sayfa. Kalınlığından olsa gerek cesaret edip elime almamıştım. Bitirmek şimdiye kısmetmiş. Allah razı olsun şu Mücellâ'dan. Nar Ağacı’nı okumam için sıkıştırmasaydı ben oturduğum odadan, bir resmin peşine düşüp ya da düşürülüp hiç görmediğim Trabzon'u nasıl gezerdim? Bizi Tebriz'e
Bir insanın kendini tanıması; yaşadığı toplumu, toplum değerlerini ve bu değerlerin kendi iç dünyasındaki karşılığını anlaya bilmesi ile mümkün olur diye düşünüyorum.
İslam nedir? Müslüman olan insandan beklenen ilahi kaideler nelerdir? Bizim için bunun önem derecesi nedir? Kişi önce insan mı olur yoksa İslam mı? Yoksa İslam ile insanlığını
