"Osmanlı İmparatorluğunun her bakımdan kurucusu Fatih'tir. Fatih'i kişisel ahlak ve davranışları bakımından yargılamak anlamsızdır. Yaptıklarını, bir imparatorluk kurucusu, mutlak bir hükümdar olması açısından değerlendirmek gerekir. İdamları, acımasız davranışları vb. bir birey olarak değil her hükümdarın hikmet-i hükümet (devlet aklı) icabı verdiği kararlar olarak değerlendirilmelidir. Tarih, ahlak dersi vermek için yazılmaz. Devlet ve toplum hayatını inceler. Fatih gelmeseydi bildiğimiz Osmanlı İmparatorluğu kurulmazdı." Halil İnalcık
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor
Acıyı ve insanlığı çocuklar
Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları
Onların bilgileri getirdi
Elleri önlerine bağlı - duruşları
Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu
Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı
Ki şimendifer
Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
Ah bu anneler, bu kitapları en çok onlar okusun diye yazmıyor muyum? Ağzından çıkan birkaç küçük cümlenin kızının hayatını nasıl da zehir ettiğini eminim bilmiyor. Bilse, yine de yapar mıydı acaba? Bu cümleler bu sevimli kadının hayatını, aldığı kararları, yaptığı evliliği, seçtiği mesleği, kurduğu ilişkileri, çocuklarıyla, kocasıyla ve Tanrı'yla ilişkisini nasıl etkiledi kim bilir?
Bana anlattığı olayı değil ama annesinden o cümleleri duymasaydı acaba kaderi şimdiki gibi mi olacaktı?
Hayat ne kadar garip? Yaşarken ayağımıza takılan küçücük bir taş her şeyi nasıl alt üst edebiliyor? Kocaman taşları zıplayıp atlarken, özellikle en yakınlarımızdan gelen o küçücük
taşlar, nasıl da kaderimizi bu kadar değiştirebiliyor?
Burada, asla ilişikteki romancığı savunma niyetinde değilim. Tam tersine, anlaşılmasını sağlamaya çalışacağım düşünceler daha ziyade Pierre ve Jean'da teşebbüs ettiğim psikolojik inceleme türünün eleştirisini gerektirecektir.
Genel olarak Roman'ı ele almak istiyorum.
Yeni bir kitabın çıktığı her sefer, aynı eleştirmenlerin aynı
İnsanların çoğu kendi tercihlerinin sonucundan mutlu olmadığında yüzleşmek ve kabullenmek yerine suçu dışarıda ararlar. Bir günah keçisi bulup içlerinin yangınını soğutur, bu bahaneye tutunurlar.
Kabullenerek güçlenmek için yaşam dersleri.
.
Kendini bilmek neyden yaptığını bile bilmek.
.
Kendi temel benliğini tamamen ihmal eden kişilerde de depresyon kaygı bozukluğu boşluk hissi ve bazen bedensel şikayetleri olarak ortaya çıkacaktır şunu söylemem gerekir Bu tür kendine yardım kitaplarını okuyan insanlar genelde sosyal benliğine öne alıp