Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayırlı cumalar aşkom
İsmet Özel...Erkeklerin bir derece üstün olduğunu, kadınların dininin noksan olduğunu söylüyorum. Serpil Gülgün.- Akılları da noksan mı? İ.Ö.- Tabii, buna bağlı olarak akılları da noksandır. Dini noksan olduğuna göre... S.G.- Size göre bir kadının kafası 20 gün çalışıyor, diğer günler uykuda... İ.Ö.- Ne yapalım. Böyle yaratılmışız. Siz Allah'ın koyduğu kanunlara karşı mı geliyorsunuz? Ne yapalım? Noksanlar işte! Dinî vecibeler bakımından noksanlar. Bunu etkilediği oranda zihinsel olarak noksanlar. Daha gergin oluyorlar bir kere...
Sayfa 110 - TİYO, Kadınca dergisi Şubat 1986, Kasım 2019, İstanbul
"....hepinizin üstüne hayırlı günler ışısın."
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
1610 yılında artık İber Yarımadası'nın tüm topraklarından kovulduktan sonra Müslümanlar çok sıkı şekilde takip edilmeye başlanmıştı. Adetlerini, gelenek göreneklerini, hatta fiziksel görünümlerini, baskın karakter özelliklerini anlatan kitapçıklar basılıp dağıtılmış, onların Eski Hıristiyanlar tarafından tespit edilmesini sağlayacak pratik bilgiler verilmişti. Hıristiyan halka verilen pratik bilgilerden bazıları şunlardı: Müslümanlar namaz kılarken kıbleye dönüyorlar, hayvanları kıbleye doğru kesiyorlar, temiz pak olduktan sonra bir odaya doluşup kapıyı da sıkıca kapadıktan sonra dua ediyorlardı. Ayrıca genelde gizli yerlerde dua ediyorlardı: sazlardan yapılmış kulübelerde, bostanlarda, kavun karpuz tarlalarında. Onların Ramazan ayında olduklarını ise "en güzel elbiselerini giydiklerinden" ve "fakirlere sadaka verdiklerinden" anlayabilirlerdi. Hıristiyanları şaşırtan İslami özelliklerden biri de sık sık yıkanma âdetiydi. "Aralık ayında dışarıda bile yıkandıklarına" şahit oluyorlardı. Kendilerini ele verecekleri geleneklerinden biri de buydu. Ramazan'da "gece yıldızlar görünene kadar" oruç tuttukları da biliniyordu. Ramazan zamanı kendi dininden olanlara zekât verdiği fark edilen Moriskoları ise hayırlı günler beklemiyordu.
Mübarek Ramazan ayının sonlarına yaklaştık. Ramazan'ın bizimle vedalaşmasına sayılı günler kaldı. İşte önünüzde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi var, onu hakkıyla ihya edin.
Sayfa 103Kitabı okudu
Her şeyin özeti:
Abdullah b. Ukeym (r.anh) anlatıyor: Hz. Ebû Bekir, bize şöyle bir konuşma yaptı: "Size Allah'tan korkmanızı, onu layıkıyla övmenizi, ümit ile korku arasında bulunmanızı ve Allah'a çok dua etmenizi tavsiye ederim. Ondan istediklerinizi ısrarla isteyin. Zira Allah Teâlâ, Zekeriya ve ailesini bu nedenle sena etmiştir. Gerçekten onlar hayırlı işlerde yarışırcasına koşturuyorlar, korku ve ümit arası bir halde bize yalvarıyorlar ve bize gönülden saygı duyuyorlardı." (Enbiyã, 21/90) Şunu da bilin ki ey Allah'ın kulları! Allah, kendi haklarına mukabil sizin nefislerinizi rehin almış ve bunun için de sizden söz almıştır. Allah, ebedî olana karşılık sizden geçici ve fâni olan satın almak istemektedir. Elinizdeki Kur'ân'ın tefsiri bitmez, ışığı hiç sönmez, Onun dediklerini tasdik edin. Emirlerine uyun. Karanlık günler gelmeden onun ışığından yararlanın. Allah, sizleri kendisine kulluk edesiniz diye yarattı. Size, amellerinizi kaydetmeleri için kiramen kâtibîn meleklerini görevlendirdi. Ey Allah'ın kulları! Bilin ki sizler, sabah akşam ne zaman geleceği sizce malum olmayan bir ecelin takibi altında bulunuyorsunuz.
Sayfa 378Kitabı okudu
2/Bakara Suresi
183. Ey iman edenler! Sizden öncekilere yazıldığı gibi, siyam size de yazıldı. Umulur ki takva sahibi olursunuz. 184. Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hastalanır veya seferde olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Onu tutmaya gücü yetenlerin, bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermesi gerekir. Böyle olmakla birlikte, kim gönlünden gelerek daha fazlasını yaparsa, bu, onun için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz, siyam yapmanız sizin için hayırlı olandır.
Siyam: ORUÇ
Reklam
Bakara 184, Oruç ve Fidye
Sayılı günlerde. Sizden kim (bu günlerde) hasta veya yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Artık onu hiç tutamayacak kadar düşkünleşmiş olanlar ise (her bir gün için) bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler. Kim gönülden fazlaca bir iyilik yaparsa o kendisi için hayırlı olur. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
İyi sıhhat mi? Kötü sıhhat mi? Her şey bakış açısına göre değişiyor. Büyük ilaç endüstrisinin bakış açısına göre kötü sıhhat çok hayırlı bir şeydir.
Sayfa 120
Dünya hayatındaki her şey burada misafir olduğumuzu, bu dünyada ebedi kalamayacağımızı, ahiret hayatının bizim için daha hayırlı ve sonsuz olduğunu gösteriyor olsa da, İnsanoğlu çoğu zaman bu gerçeği unutmakta, bu konuda gafil davranmakta, tekrar cennete geri dönmek için yapması gereken yükümlülükleri unutmakta ve şehevi arzularını tatmin etme yoluna gitmektedir.
Orucun ilk gi.ini.i, kararmaya yüz tutmuş kalbte ki.içi.ici.ik beyaz bir benektir, ilk gi.inki.i hiliil gibi ince bir göz kırışığıdır. Kalbin bir ucunda başlayan birağartıdır. Fakatay nasıl gökte gün gün büyür, ilkin bir nar, bir kalb büyük­ lüğüne erer, sonra daha da büyüyerek göğdeleşirse, orucun ağartısında, günler ilerledikçe, bütün kalbler bir ayna gibi aydınlanınca, birbirlerinde yansıyarak İslam topluluğunun ruhunda dışardan gelip onları ayıran zarlar ve kabuklardan kurtularak kaynaşacaklar ve bir tek kalb haline gelecekler. Mi.isli.imanların kalbi, birbirinde eriyerek ve kaynaşarak bir tek kalb haline gelecek, ayın on dördü bir ay büyüklüğünde bir kalb haline.
Reklam
Sultan beyazlar giydi, atının kutanlarını sıktı ve eski şâmânî âdetine göre de atının kuyruğunu bağladı. Elindeki ok ve yayını bırakıp kılıç ve topuz(debbûs)unu aldı. Bütün askerleri de aynı şeyi yapıp kader gününe hazırlandılar. Atına binen bu büyük ve kahraman Sultan şu son vasiyet-hitâbede bulundu: “Ey askerlerim! Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Melik-şâh’ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır."
Sayfa 182
Katip Hamdi’nin yanına girdiğinde onu her zamanki gibi kolunda kollukları, elinde kalemi, gözlüğünün üstünden bakan kara gözleriyle hesap defterlerini sorguya çeker halde bulur. “ Hayırlı günler Katip efendi. İdarenizden şikayetçiyim. Tütünlerinizin yarısı odun çıkıyor. Şikayetimi size mi bildireyim?” Ancak bu sefer farklı olan, bu peşreve Üsküplü Hamdi’nin verdiği donuk cevaptır. Donuk, buz gibi, mesafeli, -Size de hayırlı günler Ahmet Muhtar bey. Buyurun. Aslında herkes gibi, Üsküplü’nün de tepki göstereceğini, hatta bağırıp çağıracağını, hakaret edeceğini tahmin etmiştir. Ama böylesine ruhsuz, tepkisiz, öfkesiz bir karşılama… Olduğu yerde kalır. Çünkü bilmektedir ki, sevginin zıttı nefret değil, kayıtsızlıktır.
Hayırlı günler...
Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helâl olanlarından yiyin! Eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin! Bakara Sûresi 172. Ayet
"Yavrularım, biz güneşin battığını gördük. Onun için biz çabuk çöktük. İslâm güneşinin gurubuna şahid olduk, bu bize çok acı verdi. Çabuk çöktük... Şeker hastalığım günbegün artıyor; yeni arızalar çıkarıyor. Birçok şeyler yazmak emelimdi, ama maalesef kendimi toparlayamıyorum." Hoca Efendi'yi bu ziyaretimiz ve onun konuşması, benim Kahire'den ayrılmak üzere olduğum son aylarda olmuştu. Sözlerini hepimize dua ederek bitirmişti: "Sizler, ümid ederim ki, İslâm güneşinin yeni bir doğuşunu daha göreceksiniz. Güneş batar, batan güneş tekrar doğar. İslâm güneşinin tekrar doğacağının işaretleri görülmeye başlamıştır. Emareler bunu gösteriyor. Doğuş, inşaallah yakındır. Onun için sizden, âlem-i İslâm büyük hizmetler bekliyor. Doğacak günün aşkıyla yaşayın, çalışın. Hayırlı günler görün inşaallah..."
Sayfa 173Kitabı okudu
180 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.