Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1015 syf.
·
Puan vermedi
her sayfanın satırında dolaşıp yaşadım tüm hikayeyi. hemen geçtikleri ağacın arkasından izledim dokuz yoldaşın serüvenini. bambaşka bir hikaye mükemmel kurgu. tolkien e kızgınım bu kadar iyi yazdığı için . çünkü o kadar yakın oldum ki frodo yla farketmeden onun içinde açılan büyük boşluk sardı beni. mutlu muydu son? belki.. ama ben mutsuzdum kitap bittiğinde. çünkü frodo yaralıydı. kardeşlik bozulmuştu. dostların hepsi ayrılmıştı. bilmiyorum kendimi mi buldum da bu kadar yakın hissettim. birine bağlan ırsın o gider sen kalırsın. frodo yu anlıyorum ve heryeşin özeti onun o cümlesi "SONSUZA KADAR GİTTİ. ARTIK HERŞEY KARANLIK VE BOŞ"
Yüzüklerin Efendisi
Yüzüklerin EfendisiJ. R. R. Tolkien · Metis Yayınları · 201618,5bin okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
bu kitapla bizi dave gurney gibi mükemmel bir dedektifle tanıştırdığı için yazara ne kadar teşekkür etsek azdır. Okudukça insan daha çok meraklanıyor. Kurgusu sürükleyiciliği Dave'in olayları çözme yeteneği...hepsi tek kelimeyle olağanüstü. Özellikle diğer kitaplarında olduğu gibi dedektifin emekli oluşu süper bir renk katmış romana. Kahraman rahatı ile merakı arasında gidip geliyor - hatta evliliğine mal olmak üzere - ama o dedektiflik ruhu hep önde geliyor ya bayılıyorum. Dave adamımsın dostum :)
Aklından Bir Sayı Tut
Aklından Bir Sayı TutJohn Verdon · Koridor Yayıncılık · 202340,9bin okunma
Reklam
312 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son zamanlarda okuduğum en güzel romanlardan diyebilirim. Bir gün şehirde yapılan bir basket maçında olay çıkar ve elemanlardan biri silah çekip bu işin burada bitmeyeceğini söyler. Sonrasında aynı akşam silah çekilen çocukların hepsi öldürülmüştür ve şüpheli NBA'den teklif gelecek kadar güzel basketbol oynayan bir siyahi gençtir. Basket oynayanlar arasında olan Tim Dunleavy bu işi çözmeye kararlıdır. Ancak olayların sonu tam bir sürpriz olacaktır. Polisiye severlerin mutlaka okuması gereken romanlardan biri.
Sahil Yolu
Sahil YoluJames Patterson · Goa Basım Yayın · 200781 okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
Güzel bir kitap ile McCabe serini noktaladık. Benim için serideki tek kötü kitap ara kitap Alaric'in hikayesi oldu. Ewan ve Caelen'in anlatıldığı kitaplar çok daha başarılıydı. Seriyi takip edenler bilir güzel kızımız Rionna ilk önce Ewan ile, o olmadı Alaric ile, o da olmadı Caelen ile evlenme noktasına gelir. Bu durumdan sonra kadının gururunun ne kadar incindiğini siz düşünün artık. Caelen geçmişte yaşadığı ihanet yüzünden ailesinin felaketine sebep olduğu için bir daha kalbini dinlememeye kararlıdır. Rionna ile evlenmeyi kabul etmesi ailesine geçmişte yaşattıkları karşısında bir tür özür gibi bir şeydir. Rionna ise sapık ruhlu babası yüzünden küçük yaşından beri kendini korumak için çalışır, durur. Erkek fatmamız bizim yani. Bu iki savaşçı, kırılgan ruhun birbirlerini keşfetme yolculuğu.. Ben okurken baya keyif aldım. Evet bu İskoçyalı herifleri ve onların hikayelerini çok seviyorum. Hepsi Jamie Fraser yüzünden! :) Tavsiye ederim. “You’ll fight, damn it. You’ll not give over this easily. God is not ready for you yet because I am not through with you. You’re going to wake up and you’re going to give me the words I’ve waited on for so long. Telling me you love me on the battlefield as we both lay dying doesn’t count. You’ll give them to me and mean them or so help me I’ll bury you in unconsecrated ground so that you never rest and you’ll be forced to dwell in this keep with me for eternity.”
Asla Bir İskoçyalı Sevme
Asla Bir İskoçyalı SevmeMaya Banks · Koridor Yayıncılık · 2014179 okunma
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
Kalabalığın büyük kısmı çözülen asker duvarını aşmış, vagonlara hücum etmişti bile. Pencerelerden sarkan Osmanlı askerleri kendilerine uzatılan, hiç olmazsa vagona doğru fırlatılan erzak paketlerini yakalamaya uğraşıyor, yakalanan hemen içeri alınıyordu. Yere düşen paketse tekrar fırlatılıyor, bu böyle sürüp gidiyor, bir izdihamdır yaşanıyordu. Pencereden sarkmış genç bir zabit, “Burası neresi?” diye sordu o sırada. Yüz çizgileri ince, kumral ve yakışıklı bir adamdı. “Gence” diye bağırdı yaşlıca bir kadın, “Şehrin ahalisi Türk’tür oğul.” Bu kez “Ana, su!” diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark etmişti o sırada. Kimsenin kimseye yardım edecek hali, vakti yoktu. Bir an sağına soluna bakınan genç kız, fazla düşünmedi, yaşlı kadını bir çocuk gibi kucaklayıp pencereye doğru kaldırdı: “Dökme anne. Sıkı tut.” Su, yerine ulaşmıştı. Bu sahne zabiti bile gülümsetmişti. O gülümseme arasında kızla göz göze geldi. “Adın ne?” diye bağırdı pencereye doğru kız. Cevap geldi. “Murat.” “Peki ya senin?” “Bulak.” Hepsi bu.
Reklam
Korku bilmez onlar. Çocuk gibi sevdiklerinden, yanıtları da bir o kadar özgürdür. Bu sohbetlerde yorum yok. Ayna gibi önümüzde zaten, gerçeğe dair ne varsa hepsi...
Halifelik ve saltanatın kaldırılması, demokrasiye olanak sağlamıştır. Bu, kesindir. Bugün anladığımız anlamda bir demokrasi mümkün olamazdı, bu kurumlar kalkmadan. Bence yanlış olarak, Atatürk' ün diktatör olduğunu söyleyenler var. Bence Atatürk yapılması zorunlu olan şeyleri yaptı. Ağır hastasını, iyileştirebilmek için ilaç almaya zorlayan hekime diktatör denmez. Atatürk'ün yaptığı, bu hekimin yaptığından farklı bir şey değildi. Türkiye'nin ölüm döşeğinde olduğunu görüyordu. Onu ayağa kaldıracak ilacı hazırlamıştır ama gerçek diktatörleri gördük. Hepsi, çok büyük yıkımlara yol açıp, öyle ortadan kalktılar. Mussolini, Hitler, Stalin... Siz de benim kadar biliyorsunuz. Oysa Atatürk, yaşayan bir eser kurdu. Bu, Atatürk'ü asla diktatörlere benzetmemek gerektiğinin kanıtıdır. Atatürk otoriterdi ama buyurmak uğrana buyurmayı hiç istememiştir. Ülkesini kurtarmak için buyruk vermiştir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Hürrem,dünyanın o tarihe kadar gördüğü en büyük imparatorluğun padişahı kadar kudretliydi artık ama devlet belgelerinde,vakıf senetlerinde,yaptırdığı eserlerin kitabelerinde dahi adı yoktu.'Şehzade Beyazıt Han'ın validesi' yazıyorlardı ondan bahsederken mesela.Ya da Şehzade Mehmet Han'ın Annesi..hepsi bu.Taçsız hatta isimsiz bir imparatoriçe!
Sayfa 28
Nenemin anlattığı masallar böyle değildi! Hepsi iyi bitiyordu! Böyle yetiştik ve son ana kadar ümidimizi korumamız gerekti. Masallarda son anda her şey değişiyordu,oysa bana anlatılandan daha acı bi masaldı bu! -Gülbeyaz.
Reklam
... oturdum ve ağladım. Efsaneye göre bu ırmağın sularına düşen her şey, yapraklar, böcekler, kuş tüyleri, bunların hepsi ırmağın yatağında taşa dönüşürmüş. Ah! yüreğimi bağrımdan söküp, akıp giden sulara atabilmek için neler vermezdim... Hiç acım kalmazdı, hiç pişmanlık kalmazdı içimde anılarım olmazdı hiç. Piedra ırmağının kıyısında oturdum ve ağladım. Kışın soğuğu, yüzümdeki yaşları hissettirdi bana ve bu yaşlar, önümden akıp giden sulara karıştı. Bu ırmak bir yerlerde bir başka ırmağa karışıyor sonra bir başkasına ve bütün bu sular, gözlerimden ve gönlümden çok uzaklarda sonunda denize kavuşuncaya kadar böylece akıp gidiyor. Gözyaşlarım böylece çok uzaklara akıp gitsin ve aşkım, bir gün onun için ağladığımı hiç bilmesin. Çok uzaklara aksın gözyaşlarım ve ben, ırmağı, manastırı, pirenelerdeki kiliseyi, birlikte yürüdüğümüz yolları unutayım.
284 syf.
8/10 puan verdi
Acımasız dünyanın posası; çocukların bir milliyete tabi tutulması kadar acımasız bir dünya olamaz. Tutuluyorlar çünkü yanlış ailede doğmuşlar. Anne Frank'da yanlış dünyalar da doğan milyonlarca çocuktan sadece bir tanesi. Eğer hepsi günlük yazsalardı şimdi büyük bir yanlış dünyalar kütüphanesi kurulmuştu . Nerede mi? İşte tam bu yanlış dünyanın içinde.
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
Anne Frank'ın Hatıra DefteriAnne Frank · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20177,6bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.