Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Nazan Bekiroğlu'nun okuduğum ilk ve tek kitabı. Böyle nazenin bir insanın kitaplarını okumak gerçekten çok farklıymış.
Kendisi bize en sıradan gelen olaylara, duygulara, nesnelere betimlemeleriyle öyle bir renk çalıyor ki , zerafetinden gözlerimiz kamaşıyor. Güzelliğe dair tasvirleri okudukça kalbinizde bir sıcaklık, ruhunuzda bir hafifleme
"Sözcükler zamanın denizinde seyir eden ve her limana uğrayan gemilere benzer. Onları neyle doldurduğunuza iyi dikkat edin, çünkü rotalarında giderken yüklerini sizin kapınızın önüne de bırakabilir."
Kelimeler hikmet dolu insanların dillerinden düştü mü ne kadar da çok anlama geliyor, zor görünen kördüğümleri nasıl çözebiliyor öyle.
Alev Ve Gölge Hanesi
Okuduklarıma inanamayarak yorumuma başlamak istiyorum.
2 sene boyunca boş bir kitabı beklemişsiz. Sarah’ta alzheimer başlangıcı başladığını düşünüyorum. Yoksa karakterlerinin kişiliklerini, ne olduklarını, nasıl davranması gerektiğini unutup sacma sapan şeyler yazmasına başka bahane bulamıyorum çünkü. Kitap koskocaman bir hayal kırıklığı idi.
Faruk Duman'ın yeni kitabı bir öykü kitabı değil, bir deneme kitabı. 43 bölümden oluşan kitabında Faruk Duman yazı nedir, yazar neden yazar ve edebiyatın amacı nedir, sorularının etrafında döne döne önümüze çok güzel düşünceler koyuyor.
Duman'ın edebiyatı bir ormanda yaşayan imgelerden oluşuyor. Bir dil işçisi olarak yazarın bize gösterdiği, ya
SENİN Kİ NASIL BİR UYKU;
Kelimeleri nasıl bir araya getirip cümle yapmalı,nasıl tarif etmeli olmak veya olmamayı...
Belki de vardır ama nerededir?Görünür mü yoksa gölge mi? Gölgeden ibaret belki de herşey...
Hayat da öyledir kimbilir...Eylem haline getirdiklerimizin hepsi beynimizin bize bir oyunu mu? Aslında biz siz onlar her birimiz, tüm insanlık,iç dünyasından ibaret belki de...
Bedenin bir kütle,kütlenin de beynin emriyle hareket ettiğini düşünelim otomatik bir mekanizma gibi...
Peki bu kütlenin görünmeyen iç dünyasında neler yaşadıklarını yok sayabilir miyiz? Kimbilir, belki de her eylem o iç dünyanın emriyle yapılıyor o tecrübeler sayesinde atılıyor her adım..Adımları atmadan hesaplarını yapıyoruz ona göre atıyoruz adımlarımızı belki de...
Yaşantılarımız tecrübelerimiz bizi bu hale getiriyor elbette...
Bu uyanıklılık mı yoksa uykunun biraz daha hafiflemiş hali mi bilinmez...
Herkes bir nebze de olsa uyuyor benim fikrime göre çünkü iç dünyamızda yaşadıklarımızdan sorumluyuz.O da eyleme,eylem de davranışlarımızı oluşturduğunu düşünüyorum.
Çok derin bir uykuda değil de tilki uykusunda yaşamınızı temenni ederim.
Sevgiyle Kalın.
564 syf.
9/10 puan verdi
~~~Benim kendim olmaktan başka çarem yok. İnsanlar beni ne kadar terk ederse etsin, ben insanları ne kadar terk edersem edeyim, birçok güzel duygu ve mükemmel rüya yok olup gitse bile, ben kendimden başka bir şey olamam~~~
Bilim kurgu, polisiye öykü ve post-modern konuları ile hepsini bir araya getiren Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu,
Hep derim, nefesim yettiği kadar da diyeceğim. Kitaplar göreceli kavramlardır. Herkes her kitabı beğenmez ve herkes her kitaptan aynı tadı alamaz,aynı çıkarımları yapamaz. Bu kitabı okuyup bitirince kendime neden olumsuz yorumlara aldanıp okumayı geciktirdiğimi sordum. Rahatsız olmak isterseniz rahatsız edici bir çok nokta var - ama dikkat,
184 syf.
10/10 puan verdi
Bir garip denk gelme hikayesiyle başladı herşey, hiç duymadığım bir kitap ve hiç tanımadığım bir yazar. Öneri yok, okuyan yok, duyan yok.. Kitabı yazan hiç tanımadığım abimizin, ben yanındayken arkadaşımla yaptığı konuşmaya şahit olmam, arkadaşıma kitabını göndereceğini söylemesi, arkadaşımın Yusuf abimizin hikayesini anlatmasıyla oluşan bir merak duygusu ve sonrasında bir kitabınıda bana göndereceğini duymuş olmanın verdiği tanıdıklık hissiyle başladı bu kitaba olan okuma tutkusu.. Okudukça iyiki dediğim kitaplardan biri oldu, bu tanışma hikayesi sayesinde.. İlk başladığım anda ben bunu bir nefeste bitiririm algısı oluşturan kitaplar listesine koyabilirsiniz. Benim okumam kişisel nedenlerden uzun zamanımı alsada, vakti olanlar içim tavsiye ederim. Kendinizden parçalar bulabileceğiniz, içinizden geçiripte dile dökemediğiniz, belki de deli olduğunuzu düşündüğünüz tüm yanılsamalarınızı yok edebilecek potansiyelde bir kitap. Akıcı dili, uzun uzadıya betimlemelerin olmaması, insanın bilinci ve kendisiyle olan diyaloğunu anlatım başarısı ile bunca zaman keşfedilmemiş olması ilginç. Bu kitapla tanışmama vesile olan arkadaşıma, kitabını bana gönderme inceliğini gösteren Yusuf bey'e teşekkür ederim.
Yazarın yıllar evvel Kargalar Meclisi serisini okumuştum, o serisini de sevmiştim ama 2. Kitabı tam istediğim gibi değildi. Bunun üzerine bu serisini baya bi yok saydım . fakat itiraf ediyorum ki pişmanım Diğerleri için bişey diyemem ama bu ilk kitabına bayıldım Herşey dozunda akıcı , heyecanlı ve keyifli bir ilk kitaptı.
.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
İki yetim arkadaş Alina ile Malyen, birlikte büyürler ve Karanlığın Efendisinin ordusunda, Malyen izci olurken , Alina’da Haritacı olur. Bir gün Karanlıklar diyarına gitmek için yola çıkan orduda yer alırlar. Ve bu yolculuktan sonra bildikleri bütün hayatları tamamen değişir.
.
Güçlü büyücüler topluluğu Grisha’ya katılmak üzere Küçük Saray’a gönderilen Alina, bütün bir krallığın ve karanlığın efendisinin yeni umududur. Onun sayesinde karanlığın sona erip, barışın geleceğine inanılır. Fakat Alina, kendisini onların sandığı kişi olarak asla göremez. Ta ki ayrılmak zorunda kaldığı eski dostundan haber alana kadar.
.
Tam herşeyi kabullendiği esnada ,başka öğrendiği gerçekler Alina’yı korkuları ve kaderiyle yüzleşmek zorunda bırakır.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
.
Kitapta kime ısınacağım, yada ısınmam gerek hala karar veremedim tam işte bu derken, sonrasında hep bi hayal kırıklığına uğradım bakalım devamında aradığım esas karakteri bulabilecek miyim?
.
Bu arada kitabın sonunda ki novellalar da çok iyiydi. Özellikle Terzi Genya’nın bölümü Onun hakkında da hala tam karar verebilmiş değilim
Evli, bir çocuklu kadın ve kocasının yanında çalışmaya başlayan genç erkek Ludwig ‘in,Yasak aşkla başlayan ve birbirlerine inanılmaz bir tutku duyan, bunları bastırmaya çalışırken işi sebebiyle 2 yıl ayrı yere gitmek zorunda olan Ludwig için herşey çok daha kötü geliceşek.Çaresizce mektuplarda devam ettirilmeye çalışılan aşk, patlak veren 1. Dünya Savaşı ve 9 yıllık ayrılık ve sonradan da tekrar kavuşma...
52 sayfalık bir kitap ama duygular ve betimlemeler o kadar derin ve içten ki hayran kalmamak imkansız.. Zweig farkı işte
Zamanın duygulara nasıl yön verdiği ,içinde ki aşkı ve tutkuyu ne kadar yaşatmak istersen de araya giren yaşanmışlıklar ve zamanın nasıl da herşeyi değiştirdiğini gözler önüne seriyor..kitapda da dediği gibi “Ne kadın eski kadındı, ne de adam eski adam”
”Issız eski parkta karlar içinde,
Arıyor geçmişi iki gölge”...
