Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çok şükür müslümanız kaptık cenneti :)
• Baba! • Evet oğlum. • Dün gece uyuyamadım hiç... • Neden oğlum? • Varsayımlar kurdum, Düşünüp durdum. • Düşünmenin yararı var. Ama değil insanın uykusu kaçacak kadar. Herşeyin bir kararı olmalı, Her konuda olmalısın orta karar. Herşey gibi düşünmenin de, Azı karar, çoğu zarar! Filesoflar demişler ki: "însan düşünen hayvan!"
BİR ÇOCUĞUN SORUSUKitabı okudu
"Gelin görün ki, dünyada âşıklar hâlâ uyuyor. Dünya onları çağırıyor. Âşık konuşuyor: 'N'olur ayrılmadan önce bir nazar kıl bana. Sen ruhuma nakşedilmiş susuzluğumsun benim.' Ama ertesi gün, birden başka biri olup çıkıyorlar. Gece başka, gündüz başka birisi oluyorsunuz. Sizi kavurup duran ihtiraslarınızın sarmaşığından aşağı inin artık. Bu aldanışlar diyarında, bir yataktan bir yatağa itilip durursunuz. İçin, için sizi divâne gölgeler! Ömrün ve insanın sınırlarını ne zaman farkedeceksiniz? El ele, öpüşen, âşıklarmış gibi davranan insanlar görüyoruz etrafımızda. Herkeste ânı yakalama arzusu apaçık görülüyor. Kimse ruhun hazine dairesinden tek bir ânın yitirilmesini istemiyor. Kimse ömrün sınırının yakın olduğunu, ölümün hemen yanı başında beklediğini kabul etmek istemiyor. Ama bilin ki, ölüm ânında, en umutsuz ve çorak şartlarda bile beklemediğimiz bir umut verilir bize. Şeytan, çamurdan yapılmış insana güvendiği için Allah'ın yanıldığını kanıtlamaya çalışmıştı. Çamurdan yapılmışlığın bir önemi var mıdır gerçekten? Çamur da, ateş de, ışık da, Allah'tan mertebelerce aşağıdadır. Allah'a tevekkül edin ve birbirinize itimad edin ama özellikle, Allah'a ubudiyetinizi herşeyin üzerinde tutun. Unutmayın ki, içinde put olan bir kalbe Muhabbetullah girmez. Lezzetlerinizi Allah'ın rızası dairesinde yaşayabiliyorsanız, amenna. Yaşayamıyorsanız onlardan vazgeçin ve nihayet, Ömer Hayyam'ın Hayâl Kervanı mısrasını hatırlayın. Duvarlardaki çentikler vaktinizin geldiğine işaret eder. Acele edin!"
Reklam
Ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda Sıcacık bir sığınak olayım istemiştim İnsanlar içinde üşüdükçe Güvenle gelebileceği ... Ben ona sabah olamasam da Dingin bir ikindi olayım istemişimdir Herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin Yüzünde uçuk bir gülümsemeyle ... Ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında Gecikmiş... İnce... Güzel ve uzak... Biraz da kendime istemiştim sevgi adına.
Sayfa 181Kitabı okudu
Ben ona sıkıntılı güz günlerinde Yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim Kırmak istememiştim duygu filizlerini Büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu Rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine İncinmesin diye tek Acıyı bile ters yüz eden İncelikli bir gülümsemeyle yüzümde Ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda Sıcacık bir sığınak olayım
Sayfa 181 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Herşeyin alışverişe döndüğü bu pazarda bir yürek hesapsızlığı...
Ben ona, sabah olamasam da Dingin bir ikindiüstü olayım istemiştim O herşeyin usul usul durulduğu saatlerde
Reklam
Hem anlarsın ki: Şu dünyadaki tezyinat, yalnız telezzüz veya tenezzüh için değil. Çünki bir zaman lezzet verse, firakıyla birçok zaman elem verir. Sana tattırır, iştihanı açar fakat doyurmaz. Çünki ya onun ömrü kısa, ya senin ömrün kısadır. Doymağa kâfi değil. Demek kıymeti yüksek, müddeti kısa olan şu tezyinat; ibret içindir, {(Haşiye-1): Evet madem herşeyin kıymeti ve dekaik-ı san'atı gayet yüksek ve güzel olduğu halde; müddeti kısa, ömrü azdır. Demek o şeyler numunelerdir, başka şeylerin suretleri hükmündedirler. Ve madem müşterilerin nazarlarını, asıllarına çeviriyorlar gibi bir vaziyet vardır. Öyle ise, elbette şu dünyadaki o çeşit tezyinat; bir Rahman-ı Rahîm'in rahmetiyle, sevdiği ibadına hazırladığı niam-ı Cennet'in numuneleridir, denilebilir ve denilir ve öyledir.} şükür içindir, usûl-ü daimîsine teşvik içindir. Başka gayet ulvî gayeler içindir.
Her yere haç ve çan koyun , aman ha :))
. Muvahhidler dönemi meliklerinden Sultan Ya’kub el-Mansur, Hicri 591 senesinde Endülüs’e geçerek Araka muharebesini kazandı. Muzafferiyetine şükür nişanesi olarak İşbiliye’de bir cami-i şerif yaptırdı. Ebu’l Leys es-Sekli marifetiyle yanına iki yüz ayak yüksekliğinde bir gözlem yeri inşa etti ve bu rasat yerinin elli sene kadar gökyüzünün durumlarının takvime kaydedilmesine alet oldu. Sonradan Kral Ferdinando şehri istila ettiğinde, herşeyden evvel orada bulunan gözlem aletlerini kaldırtıp zirvesine haç ve çan koydurdu.
Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette bu ecel celladının elinden ve kabir haps-i münferidinden kurtulmak çaresi varsa, insanın en büyük ve herşeyin fevkinde bir endişesi, bir mes'elesidir. Evet çaresi var ve Risale-i Nur Kur'anın sırrıyla o çareyi iki kerre iki dört eder derecesinde kat'î isbat etmiş. Kısacık hülâsası şudur ki: Ölüm ya i'dam-ı ebedîdir; hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akaribini asacak bir darağacıdır. Veyahut başka bir bâki âleme gitmek ve iman vesikasıyla saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresidir. Ve kabir ise, ya karanlıklı bir haps-i münferid ve dipsiz bir kuyudur veyahut bu zindan-ı dünyadan bâki ve nurani bir ziyafetgâh ve bağistana açılan bir kapıdır.
Sayfa 13
Herkesin aklı kendine yetiyor da artıyor bile. Şükür tanrıya, herşeyden yana sıkıntımız var, bir tek akıldan yana yok.
Reklam
• Az yemeye dikkat! Dolu mide dikkati ref’ eder, tefekkür ve şükür hislerini kaldırır, insanı kasavet bağlar. • Daima azimli olmak. • Himmeti dağıtmamak. • Herşeyini bugün bilmek. • Bilseniz ki, gayret ne kadar kıymettardır, bir dakika boş durmazdınız.
Onu neyin beklediğini söylememekle iyi mi yapıyordum? Neyin olup bittiğini bilme hakkı yok muydu insanın? Ben bilmek ister miydim sonum yaklaştığında? Bu son soruya bir cevap bilmiyordum. Bana birisinin yalan söylediği veya hakikati esirgedigini düşünmek beni bir seferinde neredeyse öfkelendirmişti, ve sonra yine gözümün önüne kendim geldim, herseyden habersiz ve sözde sağlıklı olarak kapalı gözlerimin üstündeki güneş ışınlarının keyfini çıkarırken, bahçede bir sandalye üzerinde güneşte oturmaktan başka bir şey yapmaya muktedir olmayan seksen yaşındaki bir yaşlı olarak, ve içindeki tümörden Tanrıya şükür habersiz bir şekilde. Ne yapacağımı bilmiyordum, konuşmalı mı, susmalı mı, ve konuşsam ne diyeceğimi daha az biliyordum.
…Bizim açık ve uygulama niteliği gördüğümüz öğreti ( siyasi meslek ) milli siyasettir. Milli siyaset dediğimiz zaman kastettiğim mana şudur: Ulusal sınırlarımız içinde, herşeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup memleketin gerçek mutluluk ve imarına çalışmak. Mustafa Kemal
Sayfa 89 - Türkiye iş bankası yayınlarıKitabı okudu
Kul Ahmet’in şiiri bir sarkaç gibi şu iki uç arasında gider gelir:
İnsanın bu dünyadan başka hayatı olmadığı aşkın da, dinin de , tanrının da, cennet ve cehennemin de bu dünyada olduğu; insanın tutunabileceği başka bir gerçeklik olmadığı bilgisiyle; insanın bir kayıptan gelip bir kayıba gittiği, herşeyin geççici olduğu; insan ömrünün bir nefeslik anı olduğu…
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.