Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk ve Kore'de Jong-hi Park, ülkeyi olağanüstü kişilikleriyle etkilemiş büyük birer asker ve devlet adamıydılar. Park ve Atatürk, iki milletin içine düştüğü müşkül durumdan, toplumsal yapıdaki geri kalmışlık ve tutarsızlıklardan kurtulmasını ve ekonomik, siyasi, kültürel yönden hızla ilerlemesini sağlamışlardır. Ayrıca her iki önder de, komünist propaganda ve baskılara karşı güçlü bir anti-komünist anlayışı savunurken ekonomik gelişmenin ülkenin bağımsızlığını gerçekleştirme aracı olduğuna inanmışlar ve her iki milletin kalkınmasında önemli birer rol oynamışlardır.
"Portuga!"
"Hı..."
"Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?"
"Niye?"
"Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor."
"Darwin?"
"Hı?"
"Tavuklar dinozorlardan evrimleşerek mi gelmiş? Aynı kemik yapısına sahip diyolar
"Nerde okudun?"
"Sosyal medyada."
"Nerede?"
"Çarşıda konuşuluyo işte ya."
"Saçma sapan şeylerle bölme beni. Çalışıyoruz burada görmüyo musun? Nerde kalmıştık? Heh!...mantıksal hicbir olanaksızlık yo..."
"Ejderha nasıl evrim geçirmiş peki? Nasıl uçabiliyo ki koca hayvan?"
"Sen ejderhayı nerde gördün de evrimini sorgular oldun be adam? Çalışıyorum dedim, az sessiz ol."
"E timsah? Hiç evrim geçirmemiş gibi aynı hayvan."
"Bak hâlâ ya."
"Insanın evrimi peki? Ben neden geldim mesela?"
"Maymundan geldin sen. Heh, oldu mu? Sığırmışın sonra maymun olmuşsun ilerde de at olcan sen. Mutlu musun? Bi' kitabı tamamlatmadın şurda ya."
"Ismi ne olacak kitabın?"
"Cinsini Sıktığım Cinsine Çeker."
"Aman Darwin n'aptın? Oyle kitap ismi mi olur?"
"Olmaz mi diyorsun? Himm! Türlerin Kökeni nasıl?"
"Güzel, daha akılda kalıcı."
"Tamam Türlerin Kökeni olsun madem."
BAŞKA-KENDİLERİMİZ İLE
KENDİ-BAŞKALARIMIZ VE
KENDİ-BAŞKALARIMIZ İLE
BAŞKA-KENDİLERİMİZ ARASINDAN
“Akıllı olduğunu düşünemeyecek kadar akıllı
Deli olduğu düşünülmeyecek kadar deli’nin
niçindenliğini bilmediği sıkıntısı geçiyor Uyanmak, bir akşam bir adamı yatağından kaldıracak.
Adamın gözleri adama uyanışı anlatacak.
Gözleri gel gel
Potuga!
Hı...
Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?
Niye?
Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor.
"Dostum...bir şey sorabilir miyim?Hı, söyle.""Sence?.."Bence ne?""Sence...şey işte...Cehennem de mi var?"Irimiás büyükçe yutkundu."Kim bilir.Olabilir."
"Portuga!"
"Hı..."
"Ben senin yanından hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?"
"Niye?"
"Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor."
“Portuga!” “Hı...” “ Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?” “Niye?” “Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor.”
"İmamın kayığına bindirecekler seni."
"Amma komik bir lafmış."
Mualla Hanım kıkır kıkır gülmeye başladı.
"Gül bakalım sen, gül. İmamın kayığına bindirdiklerinde de gülersin aynen öyle."
"Ne demek imamın kayığına binmek. Cemile, hı, söylesene kuzum."
"Aman, siz matematikçilerin de bir bildiği toplama çıkarma, geri kalandan hiç haberiniz yok. Varsa yoksa sayılar, denklemler. Ölmenin matematikte karşılığı da yok ki matematik diliyle anlatayım. Kısaca, tahtalıköyü boylamak demek."