Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Boş istiridye kabukları ve kuru yosunlar adına !" diye homurdandı Koca Fok. " Dünyada beyaz fok diye birşey hiç olmadı."
Sayfa 88 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
"Yeter ki Onursuz olmasın aşk" ...
"Ozan Açık Hava Sineması"nın önündeki kaldırımda toplanmışlardı. Meral hafifçe Musta'nın kulağına eğilerek: -"Bir dakika bakar mısın, sana birşey söyleyeceğim", de­di. Sonra hızlı adımlarla karşı kaldırıma geçip, bir metre ka­dar yükseklikteki bahçe duvarına yaslanıp, durdu. Halinde bir huzursuzluk seziliyordu. Aniden bir şey yapmaya veya bir şey söylemeye karar vermiş gibiydi. Durup dururken böyle hareket etmezdi hiç Meral... Musta, buna bir anlam veremediği için, akşam nereye gi­deceklerini kararlaştırmak üzere toplanmış oldukları grubu bırakıp, onu fazla bekletmemeyi tercih etti. Karşıya geçince­ye kadar da, belki aklından hızlıca bir şeyler geçti ama, hiç biri soruya cevap olmadı. Yanına varınca, şöyle bir gruba göz attı. Herkes kendi ale­mindeydi. Meral'e döndü: -"Ne var?" Meral, bir şey söyleyecek ama karar veremiyormuş gibi duruyor, yere bakıyordu. Hafifçe yanakları kızarmıştı. Musta bunu farketti. Bir şey olacaktı ama, bunun ne oldu­ğunu da pek tahmin edemiyordu. Parmaklarının ucunda yumuşak bir şeyin dokunduğunu hissetti. Bu Meral'in parmak­larıydı. Daha, "ne oluyor?" diye düşünmeye fırsat kalmadan, Me­ral birdenbire: -"Ben seni çok seviyorum, biliyor musun?" dedi. " ..... ?!" Musta her şeyi bekliyordu da, bunu hiç beklemiyordu... Gözünün önünden bir morluk, bir yeşillik, sonra da bir alâim-i sema (gökkuşağı) ve bir El Niño geçti. ("El Ninyo" okunur. Güney Amerika' da bir tayfuna verilen ad)
Sayfa 61 - 1.Basım - Ağustos 2006 son kısımdaki fırtına kısmını özellikle sevdim :)
Reklam
Söylediler yandım kul oldum:(
Yorgun ve mutsuzum çaresiz ve hissizim alıp başımı gidesim var ama yapacak gücüm yok küçük bir umut arıyorum ama bulamıyorum öyle yoruldum ki cabalamak bile istemiyorum iyi düşünsem olmuyor kötü düşünsem kendime yakışmıyor ne yapicagimi bilmiyorum ağlamak istiyorum ama sesli göz yaşlarımi saklamadan sessizce değil haykıra haykira bağırarak bırakıp
Sayfa 1
Mumsöndü
çalınmamış kapıları biz çaldık korkusuzca hep kötü bakışlı insanlardı karşımıza çıkan ama hiç korkmadık kötülüklerinden ne var ki nasılsa yaşamıyorduk açlığa inat
Benim evimi soğuk bodrum katı sandın ama unutuğun birşey vardı: sana itiraf etmediğim birşey. Benim evim hiç bir zaman olmadı...
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
Reklam
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir. _Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Dürüstlük, en mükemmel politikadır. _Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır. _Doğada
Kaybedince üzüleceğim birşey olmadı hiç.Biraz ödlek olmamın nedeni de bu belki
Sayfa 88 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Elin.. elin değmiş bu mektuba. Teşekkür ederim; bana yazmamışsın ama. Elbette tanıdım yazını; değişmemiş hiç. Değişen birşey olmadı zaten, Acı bile aynı acı. Bana gönderilmemiş ama mektubu ben okudum. Utanmadım, kimseye de ihanet etmedim.
getirmiş ve onları kadı karşısına çıkarıp başından geçenleri anlatarak üç dervişi hırsızlıkla suçlamış. Kadı, devecinin ifadesini yerinde bularak üç ermişi deveyi gasbetme suçundan hapse atmış. Kısa bir süre sonra adam devesini arazide başıboş dolaşırken bulmuş ve dervişlerin salıverilmelerini temin maksadıyla mahkemeye başvurmuş. Daha önce
Sayfa 127
Reklam
Ana babanın yolunu izlemek çok kolaydır, öğretmenlerinin yolunu izlemek çok kolaydır, toplumun yolunu izlemek çok kolaydır, baş eğmek çok kolaydır - isyan etmek, yalnız kalmak ise çok zordur. Ama ancak bu şekilde gelişirsin. Bitirirken sana küçük bir anektod aktarayım: Bir zamanlar kötü geçen bir hasattan sonra şikayet eden bir çiftçi vardı:
Sayfa 147Kitabı okudu
Kusursuz insan diye birşey yok ve o mutluluk veren, harikulade tek adam aslında hiç var olmadı. Sadece içlerinde ışık kadar moloz da olan insanlar...
Sayfa 101Kitabı okudu
Mumsöndü
çalınmamış kapıları biz çaldık korkusuzca hep kötü bakışlı insanlardı karşımıza çıkan ama hiç korkmadık kötülüklerinden ne var ki nasılsa yaşamıyorduk açlığı inat korkmak da neydi kötü bakışlarından onlarda olmıyan birşey vardı tek kozumuz küme küme mutsuzluğumuz vardı onları korkutucak sonra birikinti umudumuz vardı az da olsa tanrı
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.