Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Osmanlı Tarihine Ait Takvimler I, 824, 835 ve 843 tarihli takvimler 1961'de İstanbul'da, Küçükaydın Matbaası'nda basılmıştır; 123 sayfadır. İç kapakta Atsız'ın adı "Düzenleyen" olarak geçmektedir. Atsız'ın verdiği bilgiye göre takvimler, "umumiyetle müneccimler tarafından padişahlara takdim olunup o yıl
Reklam
"Hicri 858 Yılına Ait Takvim" 1975 yılında Selçuklu Araştırmaları Dergisi IV'te çıkmış kitap hacminde uzun bir makaledir. "Bilinenlerin en büyüğü" olan ve Nuruosmaniye Kütüphanesi 3080 numarada kayıtlı bulunan (Atsız 1975: 224-225) takvimin ilmî yayınıdır. Atsız'ın takvimler üzerindeki son çalışmasıdır. Çalışmanın başında takvimler hakkında genel bilgi verilir; hicri 858 (M. 1454) tarihli takvimin özellikleri ve önemi üzerinde durulur. Takvimler üzerinde çalışanlar da bu bölümde kısaca belirtilmiştir. Buna göre takvimleri "ilk önce keşfeden Mükrimin Halil Yınanç olmuştur." İlk takvim yayımlayan ise Osman Turan'dır. Osman Turan yayını ile ilgili olarak "bu eserlerde epey ihmalkârlıklar göze çarpmaktadır" denildikten sonra verilen dipnotta bazı ihmaller ve yanlışlar gösterilmiştir (Atsız 1975: 223-224). Atsız tarafından paragraflara ayrılıp numaralandırılan metin, bir sayfada Arap harfleriyle diğer sayfada Latin harfli transkripsiyonla verilmiştir. Çalışmanın sonunda iki dizin vardır: Metnin İsimler Cetveli ve Transkripsiyonun İsimler Cetveli. Dizinlerde, metinde geçen özel isimler alfabetik sıraya konmuş ve kaç numaralı paragrafta geçtikleri gösterilmiştir. "Metnin İsimler Cetveli” başlığı ve altındaki iki satır Atsız'ın el yazısı iledir. Arap harfli özel isimlerin bazılarının yanında Atsız'ın el yazısıyla bazı küçük açıklamalar da vardır.
Osmanlı Dönemi Metin Yayınları Atsız'ın ilk yayımladığı Osmanlı dönemi metinleri tarihle ilgili iki eserdir: Ahmedî, Dâstân ve Tevârîh-i Âl-i Osman; Âşıkpaşaoğlu Ahmed Âşıkî, Tevârîh-i Âl-i Osman. Bunlardan birincisi 1410'dan önce, ikincisi 1478 civarında yazılmıştır. Her ikisi de Batı Türkçesi'nin ilk dönemine yani Eski Oğuz
Takvim
Hicri takvim miladi takvimi yaklaşık altı asır geriden takip eder ancak hicri takvim güneş yıllarından ziyade ay yıllarını takip ettiği için aradaki mesafe her yıl yaklaşık on bir gün azalır.
Gölgesini güneşlerde kaybetmiş Bir çığlığa tutunarak gezinir gel-gitleri Hep o "umutsuz şarkıda"da demlenir hüzün Yağmur arar takvim yapraklarında Bilir oysa adı yok Yağmuru yok bu mevsimin
Reklam
Alamut
Kurtuluş gününün kutlanması isteniyor ve bu günün tarihi üç farklı tarihe göre belirtiliyordu: Hicri takvim, İskender takvimi ve “iki dünyanın en saygın şahsiyeti, Nişapurlu Ömer Hayyam” takvimi......
Sayfa 166Kitabı okudu
SİNAN İşte demokrasi geldi. Padişahlık gitti falan. En önemlisi hangisi bunun? POYRAZ En önemlisi miladi takvimin kabulü. SİNAN Neden? POYRAZ Neden çünkü... Biz hicri takvim kullanıyorduk. Yani 1300'lü yıllardaydık. Sonra takvim değişti. Bi sabah bi kalktık. 20. yüzyıldayız. Şimdi bi gecede 600 sene ilerlemişsin. O kadar yıl gelmişsin. Fesle dolaşmak olur mu? Olmaz. Tak! Şapka kanunu çıkarıyorsun. N'apıyorsun? Böyle böyle ilerliyorsun. İşte miladi takvim olmasa şimdi hâlâ 15. yüzyıldaydık. Acayip geri kalmıştık. O yüzden diğerleri sonra geliyor. En önemlisi bu.
Sayfa 198 - Doğan KitapKitabı okudu
Hicri takvim İslâm endeksli idi. Bu takvim değiştirilmeden Batılılaşma ve İslâm'dan kopma olamazdı. İşte Noel Bayramı dediğimiz Hristiyan bayramının ülkemizde bu kadar yaygınlaşmasının en önemli sebeplerinden biri 1925'te gerçekleşen takvim değişikliğidir.
ALLAHUEKBER
Ekber ve yakın çevresi, "dünyayı kendisine gelin yapacak" bir yaklaşımla Ekber merkezli yeni bir saray kültürü oluşturdular. Bu anlayışa göre Ekber'e hizmet etmek insanların en yüksek fazilet basamağına ulaşabilmeleri için başlıca -ve belki de tek- yoldu. Takipçilerinin haneleri Ekber'in küçük evreni gibi olmalı ve diğerlerini de kendileriyle birlikte mükemmelleştirmeliydiler. Ekber, zamana yeniden yön vererek tahta çıkışını başlangıç alan, "Tarih-i İlâhî" adında yeni bir güneş takvimi tasarladı. İslami hicri ay takviminde hasat mevsimi ve dolayısıyla gelir dönemleri her yıl değiştiği için bu takvim idarede pratik avantajlar sağlıyordu. Dahası imparatorluğun resmî belgeleri ve madenî paralara "Allahuekber" ibaresini ekletti. Bu uygulamayı eleştirenler 1584'te popüler olan şu beyti dile getiriyorlardı: Kral bu yıl Peygamber olmak iddiasında Bir yıl sonra, Allah'ın izniyle, Allah olacak!
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
Nüfus 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu. 30 bin köyde cami yoktu. Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Bütün memlekette sadece beş bin hektar alan sulanabiliyordu. Bitle başa çıkılamıyordu. Beş bin köyde
Bir başka sıkıntı takvim ve saatler. 1904 senesinde Lord Ronaldshay, İstanbul’a geliyor. Daha sonra yayınladığı kitabında (Lawrence John Lumley Dundas, Marquis of Zetland, Earl of Ronaldshay, 1904, On the Outskirts of Empire in Asia: William Blackwood and Sons, Edinburgh and London, s. 31.) bu seyahatinden şöyle bahseder: “İstanbul’a geldim, her
Konunun ehemmiyeti gayet açık!!
Nüfus 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu.30 bin köyde cami yoktu. Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Bütün memlekette
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.