"Az şeyler çekmemişsin sen, küçük!" dedi, "fakat her şey geçer. Her şey unutulur."
.
.
.
"Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyfendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var..."
İçimizde şeytan yok. içimizde aciz var. tembellik var. iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.
Aynı şekilde onlara, "Küçük prensin güler yüzlülüğü, tatlılığı ve bir koyun istiyor olması, onun var olduğunu gösterir. Birisi bir koyun istiyorsa, bu onun varlığının kanıtıdır." derseniz size inanmazlar, dalga geçerler. Ama onlara, "Küçük prensin geldiği gezegenin adı Asteroid B-612'dir," derseniz, işte o zaman size inanıverirler ve sıkıcı sorular sormazlar.
Büyükler böyledir işte. Ama bunu onlara anlatabilmek olanaksızdır. Çocuklar büyükler karşısında her zaman sabırlı ve anlayışlı olmak zorundalar.
En zoru da budur.
Kendini yargılamak başkasını yargılamaya benzemez.
Eğer kendini yargılamayı başarabilirsen, o zaman gerçek bilgeliğe ulaşmışsın demektir.