İzahı olmayan Şeylerin Mizahı
-Bak sen bir Bag-Kur'lu, SSK’li olarak devlet hastanesine gidip ameliyat olamazsin. Once doktorun muayenehanesine gider para odersin. Sonra adam, devletin hastanesinde senin tahlillerini yaptirtir. Sonra hastanede devletin imkânlarlyla ameliyat eder, devletten maaşını alir, sen yine muayenehanesine gider, "biçak parası" adı altinda rüsvet verirsin. -“Bıçak parası” sanki kasap gibi. Korkunç bir ad. . . Erhan: Basinda ikide bir Anadolu'da saglik taramasi haberleri görürsün. Bunları ilaç firmalari finanse eder ve devletin doktorlari taramayı yapar. Yalniz ilginçtir, bu saglik taramalari genelde hep iki alanda olur. Tansiyon ve diyabet hastalarını tespit etmek için.ikisinin de ortak özelliği nedir bilir misin? -Hayır. -Tedavisi yoktur. Hastayı tespit ettiğin an ömür boyu ilaç kullanmak zorundadır. İlaç parasını da devlet ödeyeceği için sağlık taramalarını hep bu iki alanda yaparlar. -Vay be. . . -Ağabey, Türkiye deki sağlık çürümesinin nedeni Yunanlılar! -Nasıl yani? -Ağabey doktorlara Hipokrat yemini ettiriyoruz. Bizimkiler Allah’ın Yunanlısının yeminini niye tutsun.
Sayfa 125 - Elma yayıneviKitabı okudu
104 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitabın ilk cümleleri meşhur Hipokrat Yemini ile başlıyor. Bu kitapta onun neden tıbbın babası kabul edildiğini fark ediyoruz. İnanılmaz bir tıp doktoru var karşımızda. Hastalarını ve hastalıkların seyrini gün gün incelemiş, değerlendirmiş, çareler aramış, bulmuş, uygulamış ve sonuçlarını paylaşmış. İşin aslı o şartlar altında imkansız sayılabilecek bir motivasyon ve gözlem yeteneği. Bazı tavsiyeleri oldukça etkileyici...Her tıp doktoru işinin başında ondan feyz alacaktır. Eseri muhakkak okunmalı.
Aforizmalar
AforizmalarHippokrates · İş Bankası Kültür Yayınları · 2016675 okunma
Reklam
Türkiye'deki sağlık çürümesinin nedeni :D
Ağabey doktorlara Hipokrat yemini ettiriyoruz. Bizimkiler Allah'ın Yunanlısının yeminini niye tutsun. Çevirtsen yemini Türkçeye bize uygun yemin koysan. Hastaya iyi bakmayanı Allah bildiği gibi etsin, yüzdeyle çalışan aha böyle olsun gibi. Bir de en sonda, vallahi de billahi, çoluğumun çocuğumunun ölüsünü öpiim dedirtsen, bak olay nasıl çözülüyor. Hep Yunanlıların yüzünden.
212 syf.
7/10 puan verdi
·
20 günde okudu
GÜNÜMÜZDE KULLANILAN KAVRAMLARIN KÖKENLERİ NEREYE DAYANIR?
Ferdie Addis, deneme, edebiyat ve felsefe kategorilerinde kitaplar yazmış bir yazardır. Oxford'dan Antik Yunan ve Antik Roma kültürü üzerine lisans yaparak mezun olmuş, ardından mitolojiler, efsaneler ve önemli olaylar üzerine kitaplar yazmıştır. Dilimize çevrilen iki kitabı bulunmaktadır (Bir Hayalim Var ve Pandora'nın Kutusu). Pandora'nın Kutusu, günlük hayatta bilinçli ya da bilinçsizce kullandığımız kavramların ve deyimlerin (Hipokrat Yemini, Oedipus Kompleksi, Elektra Kompleksi, Demokles'in Kılıcı, Gordion Düğümü, "Et tu, Brute? -Sen de mi Brutus?"- ve Pandora'nın Kutusu gibi) anlamlarını sunan ve bu kavramların/deyimlerin kökenlerini mitolojik metinler eşliğinde -grafiklerin ve çizelgelerin yardımıyla da- öğreten eğlenceli bir kitap -bir yandan ders kitabı diyebiliriz. Ayrıca, mitolojik hikayelerin ana unsurları da zaman zaman karikatürize edilerek mizahi bir dille aktarılıyor. Bu da tabii ki okuma seyrine eğlence katıyor. Yine hikayelerde ve metinlerde verilen referanslar, kaynaklar oldukça güzel. Bu açıdan listeme yeni kitaplar eklendikçe ekleniyor, maddi açıdan batıyorum. Okunması ve anlaşılması açısından gayet kolay bir kitap olduğunu söylemeliyim. Bu sebeple herkese tavsiye edebilirim. Zaman zaman yazım hatalarıyla karşılaşsam da, bu eksiler, diğer artılar tarafından kapanıyor.
Pandora’nın Kutusu
Pandora’nın KutusuFerdie Addis · Akılçelen Kitaplar · 201661 okunma
Aslında her organın yapışma bakarak işlevi hakkında fikir sahibi olabiliriz. Örneğin elimiz tutmaya, ayağımız yürümeye yarıyor. Peki, ya kafa ne işe yarıyordu? Antik dönemde, Yunanlılar kafanın şekli hakkında bir yorum yapamasa da dış dünyayı algılayan göz, kulak, burun ve dil gibi birçok önemli yapının burada yer almasından dolayı kafaya ayrı bir önem vermişlerdi. Örneğin tıp dünyasının çok önemli bir ismi olan Hipokrat'ın (MÖ 460-379) bu konuda oldukça ileri görüşleri bulunmaktaydı. Hipokrat'ın görüşlerini belirtmeden önce bir özelliğini okuyucu ile paylaşalım. Kendisi tıp camiasında o kadar popülerdir ki günümüzde mezun olan her tıp öğrencisi onun adıyla anılan yemini ederek (Hipokrat Yemini) doktor olmaktadır. Bakın, Hipokrat'ın aklından, milattan yaklaşık 400 yıl öncesinde neler geçiyordu. Hipokrat'a göre duyular beyinde yer almaktaydı. Hatta kendisine göre akıl ve zekâ gibi kavramlar da burada bulunmaktaydı. Bu görüş, dönemi için gerçekten de çok yerinde ve harika bir tespitti. Ama aynı dönemin bir başka ünlü Yunan filozofu Aristo (MÖ 384-322), yeni gelişmeye başlayan "akim beyinde olduğu" fikrini reddetmişti. Aristo, Mısırlılar gibi akim kalpte olduğuna inanıyordu. Kendisinden önce böylesine önemli keşifler ve gözlemler olmasına rağmen Aristo'nun kalpte ısrarcı olmasının nedeni de oldukça ilginç bir hikâyedir aslında.
Hipokrat yemini
Hippokrates öğrencilerinden şu yemini etmelerini isterdi: "Bana bu sanatı öğretene anam ya da babam gibi saygı göstereceğim. Servetimi onunla paylaşacak, gerektiğinde bütün ihtiyacını karşılayacağım. Çocuklarını kendi kardeşlerim gibi göreceğim, isterlerse bu sanatı onlara karşılık beklemeden öğreteceğim. Tıp Yasası'na göre genel ilkeleri açıklayarak, dersler vererek ve her türlü öğretim yöntemini kullanarak bu sanatı, kendi oğullarıma olduğu kadar öğretmenimin oğullarına ve yeminli öğrencilere de anlatacağım. Uygulayacağım yöntemler, yeteneklerime ve muhakeme gücüme göre hastalarımın yararı doğrultusunda olacak, onlara zarar vermekten kaçınacağım. Benden istense bile kimseye öldürücü bir ilaç vermeyecek, bu konuda tavsiyede bulunmayacağım ve özellikle de hiçbir kadına çocuk düşürmesinde yardımcı olmayacağım. Kimin evine gidersem gideyim yalnızca hastanın iyiliğini düşünecek, kötülük ve ahlaksızlıktan sakınacağım; en önemlisi, kadın ya da erkek, köle ya da özgür insan, hiç kimseyi baştan çıkarmaya çalışmayacağım. Hastaya bakarken ya da onun yanından ayrıldıktan sonra, özel yaşamıyla ilgili, dışarda yüksek sesle söylenmemesi gereken ne görürsem göreyim ve ne duyarsam duyayım, bu konuda tümüyle sessiz kalacak, gördüklerimi ve duyduklarımı kutsal bir sır sayacağım."
Reklam
Doktorların Hipokrat Yemini olduğu gibi Finlandiya'da öğretmenlerin Comenius Yemini varmış. Kaynak: Finlandiya Eğitim Sendikası, Comenius Yemini sayfası
Sayfa 100Kitabı okudu
Ali Ismaıl Korkmaz
19 yaşında bi çocuk beyin kanaması geçirirken, kas gevşetici verip yollayan, " Hipokrat zaten allahsızdı, ona verdiğim yemini tutmak zorunda değilim, içim rahat " diyen orospu çocuğunu da unutmadık. Sana kıyanların ocağına ateş düşsün, Daha da söyleyecek lafım yok!
Hipokrat, Türk olsaydı... Adı Hipomurat ya da 80’lerde doğduysa Hipokrat Can olurdu. Yemini de öyle bir ederdi ki tutmasan rezil olurdun. Bak, yemin şöyle olurdu: “İlaç firmalarından ilaç başı komisyon alıp masraflarını ilaç firmalarına ödettireniiin, hastaya hastanede bakmayıp muayenehanesine geldiğinde ilgileneniiin, zaten ameliyat için devletten maaş aldığı hâlde gariban adamlardan bıçak parası adı altında rüşvet alanııın, medikal cihaz alımlarında rüşvet yiyeniiin, tarikatıyla birlikte hastane zinciri kuran bakanlarııın, eşinin üzerine hastane zinciri kuran ve kuracak olan tüm politikacılarııın, doktorluk diye başlayıp sonra tüccar olanııın, özel hastanelerde hiç gerekmediği hâlde ekstradan tomografi, tahlil isteyeniiin, asistanlarına iş öğretmeyip yerine adam yetiştirmeyeniiin, gelen gariban hastaya insan gibi davranmayanııın, mesaisinden erkenden kaçıp muayenehaneye gideniiin ta sülalesini, anasını, avradını eşekler...” Aartııı, bitmedi, “Ben öyle sağlık çalışanının sülalesini şarap şişesine koyup, yukarıdan aşağıya çalkalayıp aşağıda kalanları şu şekilde, yukarıda kalanları da bu şekilde...” diye devam eden bir küfürle biten bir yemin etseydi, sağlık sistemi düzelmiş olurdu. Üstüne üstlük –şu anda Hipokrat yeminini bilen yok ama– tüm vatandaş ezbere bilirdi. – Dohtur Bey, bennen garibanım diye ilgilenmiyon ama Hipokrat var ya, senin yedi ceddini...
Bir şikayetiniz var mı???
Bu fasıl bir süre sürdü. Sonra bizleri ite kaka, beyaz önlüklü, şık giyimli, kulaklarında dinleme aygıtı olan genç bir doktorun önüne sürüklediler. Doktor, kan revan içindeki halimizi gördüğü halde, "Bir şikayetiniz var mı?" diye soruyordu. Şaşkınlığımızdan ne diyeceğimizi bilemezken, önüne uzatılan listenin altına mührü bastı ve imzaladı. "Bir şikayetleri yoktur. Sağlamdırlar." Demli, sıcak çayını gönül rahatlığı içinde içmeye devam etti sonra, Hipokrat yemini etmiş doktorumuz...
248 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.