‘’«Benim katkım» diyor Marx, «şunları ispat etmekten ibarettir: (1) sınıfların varlığı üretimin gelişmesindeki belirli tarihî evrelerle sınırlıdır; (2) sınıf mücadelesi ister istemez proletarya diktatörlüğüne götürür; (3) bu diktatörlük bütün sınıfların ilgasına, sınıfsız bir topluma geçiş dönemini tesis eder.» Bu bilgileri Marx'ın ağzından almak
Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut
öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense. Hıristiyanlık tarihi aşkın yüz karasıyla
çalkalandı asırlarca, âşık oldu diye engizisyonlarda yargıladı insanları, içlerindeki şeytandan
arındırmak için ruhlarını yaktı. Müslümanlar da ayıp saydılar aşkı ve hâlâ ayıplıyorlar âşıkları.
Onlar için
FELSEFE KAPİTALİZM VE DİN
Düşünce tarihine bakıldığında filozofların gündemini işgal eden konulardan birinin de din olduğu gözlerden kaçmıyor. Birçok filozofun düşünüş tarzı dine karşı aldığı tutuma göre değişiklik gösteriyor. Felsefeyi dinin hizmetine sunan filozofların tüm ortaçağ boyunca etkili olduğu görünürken, Rönesansla birlikte
BİZİM ÇOCUKLAR NEDEN OKUMAZ?
Okumayan bir toplumuz, sanatçımız, teknokratımız,
bürokratımız, hekimimiz, yargıcımız, öğretmenimiz, işadamımız,
askerimiz, sivilimiz, dahası bilginlerimiz ve de
maalesef öğrencilerimiz hep az okuyor. Üniversitede önerdiğim
en kısa makaleleri bile öğrenci çoğunluğu tarafından
pek iltifat görmediğini
Kendinize 20. yüzyılın en etkili keşfinin ya da yaratımının ne olduğunu sorun. Antibiyotik gibi bilimsel keşifler, bilgisayarlar gibi teknolojik buluşlar, feminizm gibi ideolojik yaratımların bulunduğu uzun bir aday listesi arasında yanıt bulmak oldukça zor olacaktır. Şimdi de kendinize 20. yüzyılda İslam ya da Hıristiyanlık gibi geleneksel dinler tarafından ortaya konulmuş en etkili keşfin ya da yaratımın ne olduğunu sorun. Seçecek pek bir şey olmadığı için bu da yanıtlaması çok zor bir sorudur.
Kendinize 20. yüzyılın en etkili keşfinin ya da yaratımının ne olduğunu sorun. Antibiyotik gibi bilimsel keşifler, bilgisayarlar gibi teknolojik buluşlar, feminizm gibi ideolojik yaratımların bulunduğu uzun bir aday listesi arasında yanıt bulmak oldukça zor olacaktır. Şimdi de kendinize 20. yüzyılda İslam ya da Hıristiyanlık gibi geleneksel dinler tarafından ortaya konulmuş en etkili keşfin ya da yaratımın ne olduğunu sorun. Seçecek pek birşey olmadığı için bu da yanıtlaması çok zor bir sorudur. Rahipler, hahamlar ve imamlar 20. yüzyılda antibiyotikler, bilgisayarlar ve feminizmle aynı kefeye konulabilecek ne buldular.
Sophie bunu sadece İznik Amentüsü'nün{34} doğduğu yer olarak biliyordu.
Teabing, "Bu toplantıda," dedi. "Hıristiyanlık pek çok açıdan ele alınıp, oylama yapıldı... Paskalya tarihi, piskoposların rolleri, kutsal tören yönetimi ve elbette İsa'nın Tanrısallığı. "
"Tam anlayamadım. Tanrısallığı mı?"
Teabing, "Hayatım," dedi. 'Tarihin o anına kadar Mesih, müritleri tarafından ölümlü bir peygamber olarak kabul ediliyordu... büyük ve güçlü bir adam ama sonuçta bir insandı. Bir ölümlü."
'Tanrı'nın Oğlu değil yani?"
Teabing, "Doğru," dedi. "Mesih'in Tanrı'nın Oğlu olduğu Nikaia Konseyi'nde teklif edilmiş ve oylanmıştı."
“Durun biraz. İsa'nın Tanrısallığının oylama sonucu ortaya çıktığını söylüyorsunuz?"
Teabing, "Oybirliğiyle de denilebilir," diye ilave etti. "Yine de, İsa'ya Tanrısallık tanımak Roma İmparatorluğu'yla yeni Vatikan üssünü birleşmekte önemli bir rol oynamıştı. Constantine, Mesih'i resmen Tanrı'nın Oğlu kabul etmekle İsa'ya insan dünyasının ötesinde var olan bir ilaha, gücüne karşı konulmaz bir varlığa dönüştürmüştü. Böylece paganların Hıristiyanlığa daha fazla karşı gelmelerini engellemekle beraber, artık İsa inanlarının kendilerini sadece kutsal bir kanal vasıtasıyla bağışlanmaları sağlanmış oldu...
Kendinize 20. yüzyılın en etkili keşfinin ya da yaratımının ne olduğunu sorun. Antibiyotik gibi bilimsel keşifler, bilgisayar gibi teknolojik buluşlar, feminizm gibi ideolojik yaratımların bulunduğu uzun bir aday listesi arasında yanıt bulmak oldukça zor olacaktır. Şimdi de kendinize 20. yüzyılda İslam ve Hıristiyanlık gibi geleneksel dinler tarafından ortaya konulmuş en etkili keşfin ya da yaratımın ne olduğunu sorun. Seçecek pek bir şey olmadığı için bu da yanıtlanması çok zor bir sorudur. Rahipler, hahamlar ve imamlar 20. yüzyılda antibiyotikler, bilgisayarlar ve feminizmle aynı kefeye konulabilecek ne buldular? Bu iki soru üzerine kafa yorduktan sonra 21. yüzyılın en köklü değişimlerinin nereden başlayacağını sorun kendinize. İŞİD'den mi yoksa Google'dan mı? Evet, İŞİD belki Youtube'a video yüklemeyi biliyor, ama işkence endüstrisi dışında Suriye ve Irak'ta son dönemde ne gibi yenilikler doğdu?
Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense. Hıristiyanlık tarihi aşkın yüz karasıyla asırlarca, aşık oldu diye engizisyonlarda yargılandı insanları... Müslümanlar da ayıp saydılar aşkı... Onlar için varsa yoksa mecazi aşk. İki kalbin, haydi diyelim iki bedenin birbirini sevmesinde ne kötülük olabilir sence? Şimdi İstanbul'da aşktan bahseden herkes minareyi çalmışçasına mistik bir kılıf hazırlıyor. Aşka methiyeler düzenleyen şairler alkışlanırken bizzat aşık olanlar ayıplanıyor.