Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Böylece puta tapanların yarattıkları metinlerde Hıristiyanlığın izleri görüldüğü gibi, insanlar eski inançlanından kolayca vazgeçemedikleri için, Hıristiyanlık benimsendikten sonra yazılan metinlerde de putlara tapmanın izleri görülür. Hatta bu izlerin bugüne değin sürdüğünü söyleyebiliriz. Ornegin; Noel yortusunda Hıristiyanların evini süsleyen Noel ağaçları, puta tapanlardan kalma bir gelenektir aslında.
Sayfa 18 - Yapı Kredi Yayınları
Hıristiyanlık bir bedenin, İsa’nın bedeninin yok oluşu üzerine kuruldu…
Reklam
Hakikatin Hazreti Musa'dan başlayarak sadece yahudi ırkının tekelinde olduğunu iddia eden yahudilik, Hazreti İsa'yla başladığı esasına dayanan hıristiyanlık, veya ancak onu Marx'ın gördüğüne ve ancak onun yolunda gerçekleşeceğine inanma akımı olan komünizm, hep parça gerçekliklerini bütüne yaygın sanmanın ve saymanın, tarihi kendilerinin kabul ettiği başlangıç noktasına kadar hakikat yönünden bomboş geçmiş kabul etmenin yanlışlığı, yanılgısı, hatta gülünçlüğü içindedirler. Benim inandığım İslâm ülküsü, tarihi, Hazreti Peygamberle başlatmaz. İlk insandan başlar hakikat tarihi, yani hakikatin bilinişi. Hazreti Peygamberle en yüksek, en son, en mükemmel gelişme noktasına ulaşır; kıyamete kadar, yani, insanın bu dünya hayatı son buluncaya kadar da sürecektir.
Sayfa 12 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Ölümün olmadığı bir dünyada Hıristiyanlık, islamiyet ya da Hinduizm'i bir düşünün; cennet, cehennem ve reenkarnasyonun da olmadığı bir dünyada...
"Fatihlerin kudreti, devletlerin gücü, kitlelerin muhayyilesi üzerine kurulmuştur. Kitle, onun hayal gücüne etki etmek şeklinde yönlendirilir. Büyük tarihi olayların hemen hepsi Budizm, Hıristiyanlık, Müslümanlık, Protestanlık, Büyük Fransız Devrimi ve zamanımızda sosyalizm, kitlelerin hayal gücü üzerine doğrudan doğruya yapılmış etkilerin sonuçlarıdır. Bunlar gibi, bütün dönemlerin ve memleketlerin devlet adamları, bunların en baskıcıları da içlerinde olmak üzere, hepsi kitlelerin hayal gücünü kudretlerinin destekleri diye tanımışlardır. Bunlar hiç bir zaman kitle hayal gücüne aykırı olarak hükümet yönetmeyi denememişlerdir."
Roma imparatorluğunun çözülme dönemi... Günümüze benziyor...yorumda
Dünya kötü­dür ve bu dünyada yaşamak acı vericidir. İnsanın ne yapıp edip bir şekilde, kötü olan ve artık sonuna yaklaşan bu dünyadan kaçması gerekir. Bu dinler bu çağrılarını gerçekleştirmek üzere insanın kurtuluşu için gerekli bilgileri içeren bazı tanrısal vahiylere sahip olduklarını iddia ederler. Hıristiyanlık da aynı atmosfer içinde doğmuş ve dünyadan, bu dünyadaki hayatlarından şika­ yet eden insanlara İsa'nın kurtarıcılığında yeni bir hayat; göksel bir hayatı va­ at eden bir kurtuluş dini olarak ortaya çıkmıştır. Oysa antik çağ, en azından Yunan dünyasında bundan ne kadar fark­lı bir ortamda başlamıştı. Yunanlılar, bu arada özellikle Milediler Akdeniz'in ve Karadeniz'in en uzak köşelerine kadar gitmiş, buralarda yüzlerce koloni kurmuş, sanayi ve ticaretle meşgul olmuş hırslı, yaratıcı insanlardı. Onlar dünyayı tanımak, onu fethetmek istiyorlardı. Bu dönemde Yunanlıların kendilerine ne kadar güvenli, hayatlarından ne kadar memnun, gelecek hayatla ilgili kaygılarının ne kadar az olduğunu biliyoruz.
Sayfa 23 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Hıristiyanlık dünyaya hastalık bulaştırmış dinler arasında en gülünç, en saçma ve en kanlı olanıdır… VOLTAİRE
Sayfa 78 - Voltaire says that:Kitabı okuyor
Hıristiyanlık, ilk biçimiyle bir Yahudi mezhebi olarak belirmiştir. Bir sistem olarak yayılışı ise İsa'nın ölümünden sonra, Tarsuslu Pavlus ile olmuştur.
Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense. Hıristiyanlık tarihi aşkın yüz karasıyla çalkalandı asırlarca, âşık oldu diye engizisyonlarda yargıladı insanları, içlerindeki şeytandan arındırmak için ruhlarını yaktı. Müslümanlar da ayıp saydılar aşkı ve hâlâ ayıplıyorlar âşıkları. Onlar için varsa yoksa mecazî aşk. İki kalbin, haydi diyelim iki bedenin birbirini sevmesinde ne kötülük olabilir sence ?
Zerdüştlük , Musevilik de dahil birçok inanç üzerinde önemli bir etkiye sahiptir . Musevilik de dünyadaki en kalabalık dinler olan Hıristiyanlık ve Müslümanlığı doğurduğuna göre , Zerdüştlüğün kurucusu Zerdüşt tarihteki en etkili dini figürlerden biri olarak nitelendirebiliriz ..
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Tarih boyunca dinler ve ideolojiler, yaşamın kendisine değer atfetmediler. Onun yerine varoluştan üstün ve onun ötesinde olduğunu iddia ettikleri şeyleri yücelttiler. Hatta bazıları alenen ölüm meleklerine düşkündü. Hıristiyanlık, İslamiyet ve Hinduizm varoluşumuzun anlamının ahiret hayatındaki yazgımıza dayandığı görüşünde ısrar ederek, ölümü yaşamın olumlu ve hayati bir parçası olarak gördüler. İnsanlar tanrı istediği için ölürdü ve ölüm de anlamlarla dolu, doğaüstü, kutsal bir deneyim olarak kabul edilirdi. Kişi son nefesini vermek üzereyken rahipler, hahamlar ya da şamanlar çağırılmalı, yaşaman terazisi dengelenmeli, kişinin evrendeki gerçek rolü benimsenmeliydi. Ölümün olmadığı bir dünyada Hıristiyanlık, İslamiyet ya da Hinduizm'i bir düşünün; cennet, cehennem ve reenkarnasyonun da olmadığı bir dünyada...
Erotizmin tarihi içinde Hıristiyanlığın rolü şu olmuştur: erotizmi mahkum etmek. Hıristiyanlık dünyayı yönettiğii ölçüde onu erotizmden kurtarmaya çalışmıştır.
Osmanlı Dönemi ve Laiklik
Zira, Osmanlı toplumu ve İslam Batı toplumları ve Hıristiyanlık'tan tamamıyla farklı özelliklere sahiptir Ne laikliğe zemini hazırlayan Kilise benzeri bir kuruma ve ne de laikliği oluşturan Kilise-Devlet çatışmasına ve ne de mezhepler arası çatışmalara/savaşlara genelde İslam ülkelerinde ve özelde de Osmanlı'da tanık olunmamıştır. Bu nedenle, Batı'daki anlam ve uygulamasıyla laikliğin savunulmasına ve uygulanmasına yönelik gayretlere Osmanlı dönemin de rastlamak hiçbir şekilde mümkün olmaz.
“Hıristiyanlık dünyayı kötü ve çirkin olarak görmeye karar verdi” diye açıkladı Nietzsche, “ve onu kötü ve çirkin yaptı”
Sayfa 903Kitabı okudu
Amerika'nın Büyük Okyanus kıyılarında, Avrupalıların fetihlerinden önce gelişen kültürler. Hıristiyanlık dönemine, tarihsel açıdan denk düşer; ama bu kültürler, Mısır'ın ve Mezopotamya'nın eski uygarlıklardan çok daha fazla, ilkel düşünüş tarzına bağımlı kalmışlardır. Dünyanın hiçbir yöresinde, uygar bir ırk, doğaüstü güçlerin dehşet verici etkisi altında böylesine kalmamış ve hiçbir yerde insanoğlu, düşman bir dünya karşısındaki güçsüzlüğünü böylesine trajik bir bi­çimde algılamamıştır. Sözünü ettiğimiz bu kültürler içindeki insan, yeryüzündeki işinin sadece, ölüm ve katil isteğiyle yanıp tutuşan Tanrılara gazaplarını dindir­mek için kurbanlar vermek olduğunu ve güneşin de yeniden doğması için, insan kanıyla her gün beslenmesi gerektiğini düşünüyordu. Binyıllık bir dönem bizim kendi uygarlığımızı da iyice zedelemişti. Ne var ki biz, ancak her elli iki yılda bir kıyamet kopacağını düşünüp umutsuzluğa kapılan Azteklere benzer ırkların psi­kolojisinin ne olduğunu sadece hayal edebiliriz. Genç kadınların, çocukların ve savaş esirlerinin (savaş, çoğunlukla Tanrılara sunulacak insanların ele geçirilmesi için yapılıyordu), dinsel törenlerle kurban edilmeleri, Aztek uygarlığının korkunç bir ün kazanmasına yol açmıştır.
Sayfa 70 - PdfKitabı okuyor
1.034 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.