Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dün Gece , El Ayak Çekilince , Kurdum Mahkemeyi Yargıladım Yüreğimi...!Aklım HAKİM.... Vicdanım SAVCI.... DUygularım TANIK... Yüreğim SANIK...Avukata Gerek Duymadık....Sordu Hakim; Nasıl Seversin Bunca Zaman Sen....? Boyun Büktü Yürek; Ah Bir Bilsen...!.......Duygular Kıpır Kıpır Söz İstediler....!---Hakim Bey, Sevmek Hangi Yasada Suç....?--- Peki , Dedi Hakim..... Vurdu Yeniden Tokmağı... SEVDİĞİN KARŞILIK VERDİ Mİ BARİ....? YÜREK Yine Kırık, Yine Ezik.....BEN KARŞILIK İÇİN SEVMEDİM Kİ
''Güçlük, dostlarım, ölümden kaçınmak değil, ama haksızlıktan kaçınmaktır; çünkü o ölümden daha hızlı koşar. Sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendim gibi konuşup ölmeyi yeğlerim.''
Reklam
...Çünkü gerçek yüzünün açığa çıkarılmasından kimse hoşlanmaz, hele yaptıkların her şeyin doğru olduğuna inanan, eleştiriye tahammülsüztahammülsüz iktidar sahipleri hiç hoşlanmazlar.
Erdemin zenginlikten değil, fakat zengilliğin erdemden geldiğini söyler Sokrates.
Ah ah... Nerde yanıldık biz? Miskinlik yok dedik; sonunda kapitalist olduk. Çalışmak, bu dünyayı imar etmek lazım dedik; ahireti unuttuk. İslam akıl mantık dinidir dedik; rasyonalist olduk. Hoşgörü dedik; sonunda liberal olduk. Hak hukuk dedik; neticede demokrat olduk. Nereye geldik biz?
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Her sayfasında tadında bırakmalıyım diye düşünmedim değil...Fakat anlamakta zorlansamda bir filozofun bir günlük süren mahkeme karşısındaki erdemli ve kendi yolundan dönmeyeceğini açık ve akla uygun bir şekilde anlatması benim için oldukça ilgi çekiciydi.Ne kadar bu kitabı okurken başka kitaplara başlasam bile...
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202052,6bin okunma
Reklam
İster hakkımda beraat kararı verin ister vermeyin: Bu yüzden bir değil bin kere ölmem gerekse bile tutumumu değiştirmeyeceğim.
O elde edemeyeceği bir şeye sahip değil diye şikayet edemeyiz. Fakat tamamen olumsuz bir erdem olan hoşgörürlük, bu mahkemede yerini daha çetin, fakat daha yüksek olan adalet gibi bir erdeme bırakmalıdır.
Sayfa 92 - Can Yayınları, 46. baskıKitabı okudu
204 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel bir polisiye roman daha. Victor Deliot adında ufak tefek davalara bakan bir avukata, eski bir dostu olan Baro Başkanı bir görev verir. Vouthier adında kör, sağır ve dilsiz bir yazar, Fransa'ta gelirken gemide bir Amerikan vatandaşını öldürmüştür ve hiç bir avukat onu savunmak istememektedir. Deliot bu işi üzerine alır ve şahitleri bulmaya çalışır. Mahkeme aşamasında işler değişir ve o kadar aleyhinde olan delile rağmen gerçek ortaya çıkar. Zevkle okunan bir polisiye roman.
Aşk Budur
Aşk BudurGuy Des Cars · Akba Yayınları · 19837 okunma
360 syf.
7/10 puan verdi
Detaylardan anlaşıldığı kadarıyla bir kaç küçük aksaklık dışında kısmen hukuki olayların anlatıldığı kitap için sağlam bir adliye atmosferi koklanmış. İşin ilginci icra hukukunun, kitabın bir çok yerinde sitem edilen ve en son bölümde üstüne basa basa anlatılan şekilde güncellenmiş olması (kısmen tabi)aklıma "acaba bu kitabı Adalet Bakanlığından birileri okumuş olabilir mi?" sorusunu getiriyor. Okuma hızını yavaşlatmamasına ve sürükleyiciliği etkilememesine rağmen kitap son bölümlere girildikçe ağırlaşıyor. Karakterlerin "nedenlerini" anlattıkları kısımlar ve yazarın "ben bu kitapta bunu demek istedim" temalı satırlar biraz yorucu. Hatta ne yalan söyliyeyim son bölümdeki tören konuşması gerçek bir tören konuşmasıymışçasına (Allahını seven bu kelimeyi not alsın) canım sıkıldı. Satırları okurken başka şeylerle ilgilendim, çocuğun anlattıklarını dinlemedim, okumadım.
Kutsal Adalet
Kutsal AdaletMehmet Mollaosmanoğlu · Galata Yayıncılık · 201157 okunma
Reklam
Ancak her örgütte olduğu gibi, Dev-Sol'un da her kademesine istihbarat örgütlerinin elemanları sızmaktadır. Örneğin 22 Kasım 1992 tarihinde, İzmir DGM'de yargılanan, 8 yıl cezaevinde yatmış, Dev-Solcu Ahmet Yücekaya mahkemeye MİT ajanı olduğunu itiraf eden 9 sayfalık bir dilekçe verdi...
Artık olamayacağını biliyorum. Aşk benim kalbimi yakıyor, seninkini yalayıp geçiyor. Ben tam merkezine koyuyorum aşkı hayatımda, sen başka bir şeyin yerine koyuyorsun. Bana evlenme teklif ettin, reddettim. O gece sana geldim, bu defa sen reddettin. Aşkı ve ahlakı tartıp durdun aylar boyunca. Gerekçelerini, savunularını, ithamlarını, infazlarını sıraladın; sanığı da savcısı da yargıcı da sen olan bir mahkemede yargılayıp durdun kendini defalarca. Hangi yanın haklı çıksa, bu davanın öbür yanından yara aldın. Çünkü ne yeteri kadar âşık ne de yeteri kadar ahlaklıydın. Oysa aşkın yeterince’ si olmaz benim için hiç olmamış sevgilim. O ya vardır ya yoktur. Hududu, temkini, itidali, tazmini olursa zaten aşk olmaz. Var olduğu müddetçe vardır o. Ve var olduğu müddetçe de tek biçimde tek hacimdedir…
"Dua kadar insanları birbirine yaklaştıran, bir araya getiren çok az şey vardır hayatta. Bu, inanıyorum ki, bütün dinler için, özellikle de, Allah'la insan arasında herhangi bir aracının varlığını zorunlu görmeyen İslam dini için bütünüyle doğrudur. İslam inancında ruhbanlığa, papazlığa ve hatta örgütlü bir 'kilise' kurumuna yer verilmemesi, cemaatle namaz kılarken her müslümanın kendini, ortak bir ibadet eylemine sadece katılan biri olarak değil, onu bizzat gerçekleştiren, ikame eden etkin bir özne olarak hissetmesini sağlamıştır. İslam'da törensel tapınma formları olmadığı için, cemaat namazına imamet etmek olsun nikah akdetmek yada cenaze namazını yönetmek olsun, herhangi bir ibadetin icrasında yetişkin ve akıl sahibi bir müslüman önderlik yapabilir. Allah'a ibadet için özel olarak 'görevlendirimiş' kimselere ihtiyaç yoktur İslam'da. Ulemanın yada müslüman topluma liderlik yapan kimselerin, sıradan müslümanlara göre, akaid ve hukuk alanında bir uzmanlık bilgisine sahip olmaktan başka bir ayrıcalıkları yoktur.''
''Ayrılmak zamanı geldi artık, yolumuza gidelim. Ben ölmeye, sizler de yaşamaya . Hangisi daha iyi? Tanrı'dan başka kimse bilmez bunu...''
Sayfa 43
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.