Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
352 syf.
·
Puan vermedi
·
40 günde okudu
DİKTATÖR YAŞAM BİÇİMİ
1984, George Orwell'in 1949'da yayınlanan, partinin her yerde hazır ve nazır bakışları karşısında hüsrana uğrayan 'Parti'nin düşük rütbeli bir üyesi olan Winston Smith'in ve uğursuz hükümdarı Büyük Birader'in hayatını konu alan distopik bir romandır. 'Büyük Birader' insanların hayatlarının her yönünü
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,7bin okunma
şu allahın cezası devrimcilerin öğrenmeleri gereken şey şu: değişim içerden dışarıya doğru gerçekleşmeli, sokaktaki adama yeni bir şapka verir gibi yeni bir rejim veremezsiniz, karnını doyursanız, Dizzy Gillespie'nin tüm plaklarını hediye etseniz bile iki paralık alışkanlıklarından kolay vazgeçmeyecektir, ortalıkta devrimin artık kaçınılmaz olduğunu haykıran bir sürü insan dolanıyor, ama bu kadar insanın bir hiç uğruna öldüklerini görmek istemem, çoğu insanı öldürdüğünüzde hiçbir şey öldürmüyorsunuzdur gerçi, ama birkaç iyi insan da gümbürtüye gidecektir, ne geçecek elinize? halkın üstünde olan yeni bir HÜKÜMET, kuzu postuna bürünmüş eski diktatör, ideoloji silah satışı üstüne kurulmuş.
Reklam
Tabii ki, edebiyat hiç kimseyi adaletsizlikten yahut tamahkârlığın baştan çıkarıcı etkilerinden ya da iktidarın verdiği acılardan kurtarabilecek güçte olmayabilir. Gelgelelim her dikta­tör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arı­yorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.
Sayfa 112Kitabı okudu
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sondan Bir Önceki Gerçek; nükleer bir savaşın ardından Dünya'nın durumuna dair alternatif bir gelecek içeren kurgusu, yarısından sonra farklı boyutlara evrilen ve temposu yükselen işleyişi ile keyifle okuduğum, favorilerime giren Philip K.Dick romanları içinde yerini aldı. İnsanlığın yıkıcı dürtülerine, güç elde etmek için göze alınan
Sondan Bir Önceki Gerçek
Sondan Bir Önceki GerçekPhilip K. Dick · Alfa Yayınları · 201888 okunma
Suriye ve Türkiye arasındaki farklılıklar ve benzerlikleri gözlemliyorum burada. Gördüğümü, yaşadığımı söyleyebilirim ki tüm Arap coğrafyasında diktatörlük hüküm sürüyor. Şu an Suriye'de hayat yok. Halk sessiz, korkmuş, sinmiş durumda.Hükümet çok sert ve insan hakları yok! Türkiye'de durum biraz daha farklı. Ben “Erdoğan diktatör” diyemiyorum, çünkü adamı tanımıyorum; ama baktığımda görebiliyorum ki Türkiye’deki hükümet de çok kötü. Sizin de yaşam hakkınız yok bir kere, burada hayat yok.
Cumhuriyet hükümeti biçiminin kalıtsal hükümet biçimi yerini alışının ani olduğu yerlerde, yeni anayasa insanların alışkanlıklarına cevap verdiği ölçüde saygıyla karşılandığından, bu değişiklik çoğunlukla çeşitli meselelerin doğmasına yol açar. Bundan ötürü, muhteris kişiler diktatör olmağa çalışırlar ve bu niyetlerinden ancak uzun süre içinde devamlı başarısızlığa uğradıktan sonra vazgeçerler. Eğer dikta niyetlilerinin yönetiminde böyle başarısız bir süre geçirilmezse, cumhuriyet anayasası halkın gözünden düşer, bu da istikrarsızlığa yol açar.
Sayfa 84 - Cem Yayınevi Birinci Baskı 1990Kitabı okudu
Reklam
ortalıkta devrimin artık kaçınılmaz olduğunu haykıran bir sürü insan var, ama şahsen bir hiç uğruna insanların ölmesini istemem. demek istediğim insanlan çoğunu öldürseniz de bu bir işe yaramaz. bir avuç iyi insana da yazık olur. elinize ne geçecek: yeni bir HÜKÜMET. kuzu postuna bürünmüş yeni bir diktatör. ideoloji silah satışları üstüne kurulmuş.
Sayfa 117 - Pis Moruğun Notları'ndan Seçmeler (metis yayınları)
“Gelgelelim, her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.”
Sayfa 112 - YKYKitabı okudu
Her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.
Sayfa 112
Paranoyak diktatör STALİN
Diktatör örneği rastgele seçilmemiştir: bunlar çoğunluk­la, narsist özellikler gösteren paranoyak kişiliklerdir. Aşırı gü­vensizlikleri, iktidara gelmelerini sağlayan tehlikeler içeren ko­şullarda (savaş, hükümet darbesi, devrim) hayatta kalmaları­na yardımcı olan bir avantaja dönüşür. Öte yandan katılıkları, enerjileri, ne yapacağını şaşırmış ve korkmuş halkın gözünde, onları güven veren liderler konumuna yükseltir.
Reklam
Gelgelelim, her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.
Sayfa 112 - YKYKitabı okudu
Diktatör Franco'nun ölümünden sonra İspanyollar
Madrid'de 1975 sonbaharında sayısız Franco fıkrası anlatılıyordu: "Halk diktatörün penceresinin önünde toplanmış. Yatağında can çekişen Franco 'Ne istiyorlar?' diye sormuş. 'Size veda etmeye gelmişler Caudillo'. Franco şaşırmış: 'Nereye gidiyorlar?" Bir başka fıkra: "Franco hükümet toplantısında kalp krizi geçirerek ölmüş. Bakanlar donup kalmış. Sonra biri telaşla ayağa fırlamış: 'Peki ama bu haberi ona kim verecek?"
Evime gelip biramı içen, yemeğimi yiyen ve yanlarındaki kadın yüzünden havalarından geçilmeyen şu allahın cezası devrimcilerin öğrenmeleri gereken şey şu: değişim içerden dışarıya doğru gerçekleşmeli, sokaktaki adama yeni bir şapka verir gibi yeni bir rejim veremezsiniz, karnını doyursanız, Dizzy Gillespie'nin tüm plaklarını hediye etseniz bile iki paralık alışkanlıklarından kolay vazgeçmeyecektir, ortalıkta devrimin artık kaçınılmaz olduğunu haykıran bir sürü insan dolanıyor, ama bu kadar insanın bir hiç uğruna öldüklerini görmek istemem, çoğu insanı öldürdüğünüzde hiçbir şey öldürmüyorsunuzdur gerçi, ama birkaç iyi insan da gümbürtüye gidecektir, ne geçecek elinize? halkın üstünde olan yeni bir HÜKÜMET, kuzu postuna bürünmüş eski diktatör, ideoloji silah satışı üstüne kurulmuş.
Bukowski bir devrimden beklediklerini de şöyle açıklar:
"değişim içerden dışarıya doğru olmalı. Sokaktaki adama yeni bir şapka verir gibi yeni bir rejim veremezsiniz. Karnını doyurup Dizzzy Gillespie'nin tüm plaklarını hediye etseniz de iki paralık alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyecektir. Ortalıkta devrimin artık kaçınılmaz olduğunu haykıran bir sürü insan var, ama şahsen bir hiç uğruna insanların ölmesini istemem. Demek istediğim insanların çoğunu öldürseniz de bu bir işe yaramaz. Bir avuç iyi insana da yazık olur. Elinize ne geçecek: yeni bir hükümet. Kuzu postuna bürünmüş yeni bir diktatör."
Sayfa 155Kitabı okudu
Bu yazı 1966 yılına ait.
Profesör Mümtaz Turhan’ın Yol dergisindeki şu cümleleri çok ilginçtir: “Hükümet şekli ne olursa olsun, hükümette kim bulunursa bulunsun milli devlete sadakat.” Profesör böyle bir bağlılığı milliyetçiliğin temel ve birleştirici öğelerinden biri olarak anmaktadır. Solcular bugünkü hükümeti hırpalıyorlar ya, profesörümüz bu davranışın tersini bulmuş ve hemen milliyetçiliğin ilkeleri arasına sokmuş. Yalnız iş bu kadarla kalmıyor. Profesör, bu sözleriyle kurulu düzeni korumanın bir yolunu da buluyor. Çünkü bu ilkeye göre baştaki hükümet bir gün hırsız da olsa, diktatör de olsa, yurdunu açık açık satan cinsten bir hükümet de olsa halkın ona milliyetçilik adına başkaldırma hakkı olmayacaktır. Bu kadar aşırı bir sözü Batı sağcılarının en azılılarında bile göremezsiniz.
199 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.