Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Gelgelelim, her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer, edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.
Sayfa 112 - Yapı Kredi Yayınları, 2022Kitabı okudu
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Eleştiri
Kitap 1940’lı yıllarda yazıldığı için dönemin diktatör yönetimleri, Almanya’sı İtalya’sı Sovyet’i’ne karşı insanlığa insanca bir sesleniş yapmış yazar. Ama bu adamın sosyalistlerle koministlerle ne derdi var anlamış değilim, hayvan çiftliğinde de Sovyeti komünizmi işlemiş gibiydi. Baskıcı bir hükümet insanların düşüncelerini kontrol edip herkesin aynı düşünmesini istiyor, insanların evlerine görüntü ve ses alan cihazlar yerleştirmiş, muhalefet edenler tutuklanıp işkence görüyor. Bilim kurgu olarak teknoloji ve robotlaşmış devlet yönetimi var, ve yeni icat edilen bir dil. İnsanların hafızaları düzenli olarak silinip düzenleniyor vs. Kitapta bir aşk var ama sevişmekten ibaret, sonu saçma bitiyor sadece çamaşır asan kadını anlatan satırlar bana edebice geldi ve kiraladığı odanın tasviri. Beklentilerim yüksek olduğu için ister istemez eleştiresim tuttu, ben halkın ayaklanıp bir devrim yapacağını filan sanmıştım ama kitap yeni icat edilen dile sisteme saplanıp kalmıştı, tamam anladık baskıcı bir hükümet insanların iradesi yok hepsi teslim olmuş ve hiçbir şey yapamıyorlar ama keşke bir şeyler yapsalarmış.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,7bin okunma
Paranoyak diktatör STALİN
Diktatör örneği rastgele seçilmemiştir: bunlar çoğunluk­la, narsist özellikler gösteren paranoyak kişiliklerdir. Aşırı gü­vensizlikleri, iktidara gelmelerini sağlayan tehlikeler içeren ko­şullarda (savaş, hükümet darbesi, devrim) hayatta kalmaları­na yardımcı olan bir avantaja dönüşür. Öte yandan katılıkları, enerjileri, ne yapacağını şaşırmış ve korkmuş halkın gözünde, onları güven veren liderler konumuna yükseltir.
Edebiyatın gücü
“Gelgelelim, her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.”
Sayfa 112 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Dahi Diktatör 7
Bazen dil düşünceyi anlatmakta yetersiz kalabiliyor. Bu durumda düşüncelerinizi anlatabilen yeni bir sözcük türetmek ve açıklamak en doğrusu olabilir. Acaba diyorum Celal Şengör diktatör yerine iknatör sözcüğünü kullansa daha mı iyi olurdu? Buradan devam edelim. Gerçekten dilimizde Celal Şengör’ün sorununu çözecek sözcük bulunmuyor mu? “Kendi
Reklam
“Gelgelelim, her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.”
Sayfa 112 - YKYKitabı okudu
Milli Mücadele yıllarında Anadolu'da üç ay kadar dolaşmış bir Amerikalı gazetecinin deyimiyle, Türkler en mükemmel temsil yetkisine sahip demokratik bir hükümet kurmuşlardı. Türk Hükümetinin demokrat oluşu, Batı'nın kendisine diktatör gözüyle baktığı Mustafa Kemal Paşa'nın eseriydi.
Sayfa 444Kitabı okudu
31 Temmuz 1955'de "Dışişleri Bakanlığının yaşlı bir temsilcisi" olan Gidon Raphael, Şaret'e, Avrupa'da sürgünde bulunan Araplarla yaptığı "ilginç görüşmeler" konusunda bilgi sundu. Görüşmelerden birini Suriye'nin sürgün başbakanı Hüsnü Barazi ile yapmıştı. "Hosni iktidarı yeniden ele geçirmek istiyor ve
Sayfa 52 - Belge YayınlarıKitabı okudu
Bu yazı 1966 yılına ait.
Profesör Mümtaz Turhan’ın Yol dergisindeki şu cümleleri çok ilginçtir: “Hükümet şekli ne olursa olsun, hükümette kim bulunursa bulunsun milli devlete sadakat.” Profesör böyle bir bağlılığı milliyetçiliğin temel ve birleştirici öğelerinden biri olarak anmaktadır. Solcular bugünkü hükümeti hırpalıyorlar ya, profesörümüz bu davranışın tersini bulmuş ve hemen milliyetçiliğin ilkeleri arasına sokmuş. Yalnız iş bu kadarla kalmıyor. Profesör, bu sözleriyle kurulu düzeni korumanın bir yolunu da buluyor. Çünkü bu ilkeye göre baştaki hükümet bir gün hırsız da olsa, diktatör de olsa, yurdunu açık açık satan cinsten bir hükümet de olsa halkın ona milliyetçilik adına başkaldırma hakkı olmayacaktır. Bu kadar aşırı bir sözü Batı sağcılarının en azılılarında bile göremezsiniz.
Reklam
Bukowski bir devrimden beklediklerini de şöyle açıklar:
"değişim içerden dışarıya doğru olmalı. Sokaktaki adama yeni bir şapka verir gibi yeni bir rejim veremezsiniz. Karnını doyurup Dizzzy Gillespie'nin tüm plaklarını hediye etseniz de iki paralık alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyecektir. Ortalıkta devrimin artık kaçınılmaz olduğunu haykıran bir sürü insan var, ama şahsen bir hiç uğruna insanların ölmesini istemem. Demek istediğim insanların çoğunu öldürseniz de bu bir işe yaramaz. Bir avuç iyi insana da yazık olur. Elinize ne geçecek: yeni bir hükümet. Kuzu postuna bürünmüş yeni bir diktatör."
Sayfa 155Kitabı okudu
445 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Her ihanet en yakınından gelir: Öyle değil mi Brutus?
1920 yılında doğan
Mario Puzo
Mario Puzo
İtalya’nın Napoli şehrinden ABD’ye göç etmiş, son derece yoksul bir ailenin çocuğudur. 1953 yılında yazdığı ilk kitabı Dark Arena ve diğer kitaplarının okunmaması, hedeflediği parayı kazandırmaması Puzo’nun canını sıksa da asla yılmaz. Sonunda çocukluğunu geçirdiği bölgedeki gözlemleri, gazetecilik yaparken ilgilendiği
Sicilyalı
SicilyalıMario Puzo · 1001 Kitap · 2004340 okunma
Gelgelelim, her diktatör, her totaliter hükümet ve kendini tehdit altında hisseden her yetkili kitapları yakarak, kitapları yasaklayarak, kitaplara sansür uygulayarak, kitaplara vergi koyarak, okuryazarlık davasına sahte bir bağlılık göstererek, okumanın seçkinci bir faaliyet olduğunu üstü kapalı şekilde hissettirerek ondan kurtulmanın yollarını arıyorsa eğer edebiyatın kendisinde var olan bir şey tehlikeli derecede etkili demektir.
Sayfa 112 - YKYKitabı okudu
Atatürk'te insan, yanılabilir :D
"Son günlerde gazetelerde Kral Zogo'nun fotoğraflarını görüyorum. Başında tacı, sirklerdeki palyaçolara benziyor. Zogo Cenapları cumhuriyetten ne zarar gördü ki, Arnavutlukta cumhuriyeti terk etti, krallığını ilan etti! Ama ben ona bunu kimin ve neden yaptırttığını biliyorum. Arnavutluk topraklarını hiçbir devletin bir tramplen gibi
Sayfa 507Kitabı okudu
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.