Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir an için yüksekçe bir yerde durup onu süzer. Avucunu huni gibi yapıp kulağına tutar; ve uğultusunu duyar onun. Çanlar, insanlar, kargaşa, tren sesleri, ne olduğu anlaşılmayan binlerce ses, derin ve karanlık bir kovan uğultusu.. Madrid, Goya'nın şeytani ve yukarıdan aşağıya bir kasırga olan çıplak kadını, çıplak Maja'sı gibi, Manzanares'in dar kıyılarına yaslanmış gibidir. Yamaçları parlar, sağırları inip kalkar, gökyüzündeki mavi yastığında, hünerli bir toprak parçası gibi çapkınca gülümser. Güneş onun üzerinde yükselip batar, yağmurlar ve dağın buzlu rüzgarları gelir, yine sıcaklar döner ve o sakin, baştan çıkaran bir tavırla, çölde uzanmış bir halde gülümser.
İnce bulgur... Sana bayılıyorum. Bir leğenin içine dök ve içine birkaç tane oyuncak deve koy. O artık bir çöl. Develeri çıkar, birkaç tane kepçe ( iş makinesi olan kepçelerden ) koy. O artık bir kum ve çocuğun müthiş bir hafriyatçı. İçine bir tane huni koy , nasıl aktığını incelesin. Çocuklara mayoları giydir , ellerine kürek ve kovalarını ver, kendilerini deniz kenarında kumla oynarken hayal etsinler ama ince bulgurla oynasınlar. Ya da ince bulgurdan kısır yap , oturup birlikte yiyin, tercih sizin.
Reklam
Ülkenin hali yüzünden bizim kafalar inceden gidiyor! Şöyle yapalım :Kısa vadede sorunları bitirip halkı mutlu etmeyi başaramayacaklarsa, devlet bize huni dağıtsın. Takarız kafamıza, elalem açık ve seçik durumumuzu anlar, ona göre önlemini alır . Hatta şu an, o huni, ne zamandır aradığımız, bizi buluşturan bir ortak "üst kimlik" bile olabilir..
Sezai Karakoç
Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma Kimi ırmaklardan yansıma Kimi kayalardan kırpılma Kimi öteki dünyadan bir çarpılma İçi ölümle dolu Dönen bir huni Doğarken güneş
Bu nasıl bir hayal gücüdür :)
Çılgınlık bu ya, Marksentius Kommunus'un da aklına dünyayı kendi haline bırakıp, yepyeni bir dünya kurmak fikri takıldı. "Dünya büyüklüğünde; evleri, ağaçlan, akarsuları yerli yerinde eski dünyanın tıpkısı bir küre yapılmasını emretti. Ölüm cezası ile korkutularak o çağın bütün insanları bunun yapımında çalıştırıldılar. Tabii bu dünyayı üzerine oturtacak bir destek gerekiyordu. İşte bu gördüğünüz yıkıntı; o destekten başka bir şey değildir. Önce destek yapıldı, sonra dünya büyüklüğünde kocaman küre... Kürenin yapımı bittiğinde eski dünyanın üstünde ne varsa özenle taklit edildi. Elbette bunun için pek çok malzeme gerekliydi ve bunu dünyadan almaktan başka çare yoktu. Böylece yeni dünya büyüdükçe, eski dünya küçüldü. Sonunda, bitmesi için dünyadaki son taş da alınınca, yeni dünya eskisinin tıpkısı oldu. Tabii insanlar da oraya taşındılar. Fakat Marksentius Kommunus bütün uğraşlara karşın her şeyin eskisi gibi kaldığını görünce, harmanisini başına örttü ve çekti gitti. Nereye mi? İşte bunu kimse öğrenemedi. "Bakın, hanımefendiler, bu huni şeklindeki çukur ve şu yıkık yerler, eski dünyanın yüzeyinin oturduğu temeldir. Bunu tam ters olarak düşünmelisiniz."
Yılda aşağı yukarı yedi milyon kitap basıyorlarmış. Fakat beni şaşırtan üretim miktarı değil üretim biçimi oldu. Çünkü miktar büyük bile olsa üretim şekli hiç de öyle zahmetli bir iş değildi. Üretim için, makinanın huni şeklindeki ağzından içeri, kağıt, mürekkep ve gri renkli bir toz koymaları yetiyordu. Bu maddelerin alete girmesinden beş dakika sonra makinadan 8'lik, 12'lik, 16'lık format gibi değişik ebatlarda binbir çeşit kitap çıkıyordu. Önümde bir şelale gibi akan bu kadar kitabı görünce, derin bir nefes alarak yanımdaki mühendise o gri renkli tozun ne olduğunu sordum. Kapkara ışıltılı makinanın önünde dikilip konuşmaya başlayan gencin sesi kasvetliydi: - O mu? O eşek beynidir efendim. Beyin önce kurutulur sonra da böyle toz haline getirilir. Şu an piyasada tonu 2-3 kuruşa satılmakta.
Reklam
Bir Yudum Kitap
Günaydın. İnsan tuhaf diyoruz ya, her gün böyle başlamak istiyoruz bazen. Baksan, dünyada değer biçilen pek çok şeyi paylaşıyoruz da bir tebessümü, selamı, nereden baksan bir merhabayı paylaşamıyoruz. Didierlaurent, "Gülümsemenin zararı yoktur. Aksine, gülümsemek size pek çok şey kazandırır." der. O vakit, bu hafta bol bol paylaşıp, bol
Arka Güneş
Yabansı sesiyle doldurup bardağımı boşaltır sonra belirsizliğe - elleri var ellerim gibi- çekip götürdüğü kadın getirip getirip rastlantının. Kuşlar dal değiştirdikçe kıyıya uzanan düzlük kurtarır karnındaki arıyı
Ayak kalmanın sırrına vakıf olanların hepsi kadar bencildim bu dünyada kalan yanımla haksızlığa uğramış olmanın verdiği güçle güçlüydüm, incinmemi gerektirecek varsa giden yanıma yükleyip götürmüştüm. Denize düşenin yılana değil, kendisi kurtarmak için uzanan ele sarılmaktan başka yol bulamadığı bir gerçek] manzumesinde lügatini yalnızca benim tanzim ettiğim yabanıl bir dildi konuştuğu] Sadakat, ahde vefa. Kalp kırma korkusu. Kendini bir başkasının yerine koyma. Om azalarıyla hareket, onun hissiyle hissetme, fikriyle fıkretme. Yoktu. Yoktu huni benim lügatimde, hayatın o kadar ortasında kalmıştım.
·
Puan vermedi
Dante Alighieri - Cehennem (İlahi Komedya)
Kitap Dante’nin 1320’de tamamladığı İlahi Komedya’sının 3 bölümünden ilkini oluşturan; 14233 dizelik bir epik şiirin parçası aslında. Kitabın yazılma hikayesi ise bambaşka: Dante gençliğinde kendinden bir yaş küçük olan bir kadına aşık olur, Dante’nin belki de bu kadar büyük bir yazara dönüşmesine sebep olan kadın; Beatrice. Beatrice genç yaşta ölünce Dante o kadına yakışır, unutulmayacak bir eser yazacağına dair bir söz verir. İlahi Komedya böylece ortaya çıkar. Kitapta Dante’ye eşlik eden Latin şairi Vergilius’tur ve cehennem yolculukları 8 Nisan’da başlayıp 9 Nisan gecesi sona ermiştir. Dante’nin tasvir ettiği cehennem iç içe geçmiş 9 daireden oluşur ve huni benzeri bir şekli vardır. Cehennemin her katmanı ayrı bir veya birkaç günahı işleyenleri ve genelde ünlü isimleri barındırır. Yani Dante sadece aşkı için bir eser yazmakla yetinmemiş, dönemin siyasi, dini birçok konusunu da sembolik olarak anlatmıştır. Cehenneme girmeden bir avlu vardır. Burada ise korkaklar bulunur. Hayatı boyunca iyiden de kötüden de uzak kalmış, hiçbir ideolojisi olmamış, hiçbir fikri benimsememiş, pasif insanlar... Kitabın bendeki versiyonunda çok fazla dipnot vardı. Elbette sembolik olayların çokluğu onları açıklamayı da gerektiriyor fakat olay akışını bozacak derecede “cümleyi yarıda kes - dipnotu oku - kaldığın yeri unutmadan aynı hızla devam et” rutini fazla çaba gerektirdi ve çoğu kez kitaptan kopmalara sebep oldu. Hatta bazı dipnotlar bulunduğu sayfanın yarısını kaplıyordu ve tek kötü yanı buydu. Bunun dışında kesinlikle okunası bir kitap olduğunu düşünüyorum.️️
İlahi Komedya - Cehennem
İlahi Komedya - CehennemDante Alighieri · Altın Kitaplar · 20212,537 okunma
Reklam
Surgun Ulkeden Baskentler Baskentine/Sezai Karakoç
II Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Bir anda yükselen bir bülbül sesi -Erken erken karlar ortasında Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta- Bana geri getirir eski günleri ...Paslanmış demir bir kapı açılır Küf tutmuş kilitler gıcırdarken Ta karanlıklar içinde birden Bir türkü gibi
Surgun Ulkeden Baskentler Baskentine/Sezai Karakoç
III Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma Kimi ırmaklardan yansıma Kimi kayalardan kırpılma Kimi öteki dünyadan bir çarpılma İçi ölümle dolu
108 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.