Düşünce, çağrışımlarla bir balık ağı gibi ilmik ilmik uzamaya, büyümeye başladı mı otur Bedri’nin odasında, bir elini Galata kulesine koy, öbür elini açık denize uzat, hüzün ve sevinç arası mekik doku..
Ömer içindeki sonsuz saadet hissinin ve hafifliğin nihayet hazin bir
neticeye varacağını, talihin kendisiyle alay ettiğini sandığı için yanındakinin, sebebini bilmediği durgunluğuna iştirak ederek bir nevi
manevi sigorta yapmak istiyordu. Çocukluğundan beri etrafında duyduğu
sözler, gördüğü insanlar onda neşe ve saadetten korkmak, bunların
şeamet
getirici bir şey olduğuna inanmak itiyadını yaratmıştı. “Çok
gülmenin arkası ağlamaktır!” gibi sözler sarsılmaz kanaatler halinde
ruhuna yerleşmişti. Herhangi memnun edici bir hadise, ilk sevinç
ihtizazları
geçer geçmez, sebepsiz bir korku ve hüzün yaratıyor ve Ömer ancak birtakım gülünç hilelerle bundan kurtulmaya çabalıyordu.
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan.
“Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.”
Sevinci kapıştılar taşımayı bilmeden,
Şimdi bilen yok, nerede oturuyor.
Köyün delisi Hüzün, yalnız kaldı yollarda
Adam-adam, sınıyor, arıyor yoldaşını..
Kıskandıran özlemi, yüzünden okunuyor.
Görünüp siliniyor o gündenberi.
Sevinç bin an gözlerde, dudaklarda.
Yerini sevgilisi Hüzün'e bırakıyor.
Sevinç'se, uzaklarda, hep uzaklarda..
Şöyle bir görünüyor, hemencecik uçuyor.
İşte o günden beri gözlerde, dudaklarda
Hüzün, aramaktadır yitik yavuklusunu.
O günden beri Sevinç yerinde durmaz
Ve kişiliğini ararken uzaklarda
O günden beri kimliksiz hüzün olmaz
Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.
Hayatta sevinç, öfke, hüzün ve yüz çeşit duygu içindeyiz; ama bu duyguların tümü vaktimizin ancak yüzde birini oluşturur. Yüzde doksan dokuzu ise beklemekle geçer.