Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonbahar… Hüznün önce yeşil yapraklara düşerek soldurduğu, sonrasında yağmurlara karıştığı mevsim… İnsan, kendisini saran çevreyle uygun adımlar atarcasına yavaşlar, durulur ve yoğunlaşır. Debisi yüksek ırmakların düz bir arazide hızını kaybedip, kendi içinde derinleşmesi gibi düşünceli bir hal alır insanda. Düşün her yaprak, geçen her gün bir şeyleri fısıldar duyabilen insana. Son ve bahar kelimeleri hem sevinci hem hüznü işler insan ruhuna. Hayatın son mevsimi olsa da umutların baharı dinmez, hayatın zorluklarına göğüs gerip, farklı bir kararlılık ve azimle yürüyenler için. Koca bir hayatın özeti gibidir. Muhasebesi tutulur yaşanmışlığın, ah edilir, iç geçilir ve keşkeler dökülür yer yer ömür ağacının bu en kuvvetli dalından. Zamanın derin düşüncelere dalıp, sevinç-hüzün karışığı duygular kucağında soluklanma mevsimidir sonbahar. #fadikılıçzade #mavivosvoslukız #kitapalıntısı #uyanışyayınevi
_Bir insanı hiç bir sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, gerçek sevgidir. _Sevgi, etkin olarak, bir başka insanın içine girmektir. Bütünleşme sayesinde, kişi hem kendini bulur, hem de karşısındakini keşfeder. Böylelikle insanı çözmüş olur. _İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak
Reklam
Tertemiz, tam bir hüzün, tıpkı tertemiz ve tam bir sevinç gibi imkânsızdı.
Sayfa 688 - İletişim Yayınları 2. CiltKitabı okudu
Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alıyorlar.
Sayfa 44
Fakat artık sevinç ve kederden hiçbir şey anlamıyordu. Alıştığı hüzün, esas tabiatı olmuştu.
ACIYOR Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun Sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık Onlarda orada yaşadılar
Sayfa 546
Reklam
"İnsanı insan yapan büyük erdemlerin ve korkunç kötülüklerin içiçe olduğunu, bir paranın iki yüzü gibi bitişik olduğunu biliyorum. İyilik ve kötülük, yücelik ve alçaklık, hüzün ve sevinç, acı ve mutluluk, bilgi ve cehalet, dış dünya ve iç dünya, tahammül ve tahammülsüzlük, sessizlik ve deprem, birbirinin karşıtı olan her şey arasındakı mesafe, sadece bir kıl kadar -ve en önemlisi, çoğu zaman neyin nerede başlayıp nerede bittigine ilişkin bir ölçü de yok...
Ve bir duygu olsaydı İstanbul, hüzün değil, hasret değil,elem değil, sevinç değil, sevgi değil, nefret değil; aşk olurdu muhtemelen. Safi aşk...tepeden tırnağa, buram buram...
Sayfa 30 - Doğan KitapKitabı okudu
hüzün sevinç ve coşkunluk için
“öyle pek derin değil ölüm denilen ırmak sezmeksizin geçivereceğiz öte yana” bu kadar bile değil sezmeksizin yaşanır bile arasıra yalnız akşamın alacasında bir sakız sardunyasının tozunda bindenbire Gümüşhane’de ya da Üsküdar’ın ortasında yenilgiyle bitince kavga sevinç çılgın bir taraktır saçlarımda oradan oraya savurur parmaklarımı caddeleri karışlarım ürkütmez yarasını okşarım birinin sevgilimin saçlarını da ve uzakta bir kış gecesinde bir mutlunun düşlerine girdiğimi anlarım bindenbire Kars’ta ya da Ordu’nun Perşembe’sinde ürperten bir dalga ıslatır hepimizi ıslatır ne kelime
Sayfa 581 - YKYKitabı okudu
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.