Diyeceksin ki Allahın denizi, isteyek tükürür isteyen tutar ortasına işer. İşesin birader, işesin. Ama düşün, deniz bu, onun üstündeyiz, sabah akşam, yaz kış, daima onun içindeyiz; istese, yani kafası kızsa diyorum, bizi batırması oyuncak onun için; hani canın çekerse, velinimetimiz de! Hah, sonra da kalk, suratına tükür. Yok, ben yapamam. Yaptılar mı içerlerim. Hepsi bilirler. Selim de bilir. Ya mahsus yapıyor, puşt, ya da unuttu.
“-Bak, dedim, Selim! Denize tükürme.
Gözleri camdanmış gibi suratıma baktı:
-Neden?
-Nedeni var mı ulan? Tükürme işte!…
Onunla ilgilenmek, onunla kaynaşmak, onu kendine ait bir şeymiş gibi hissetmek gerekir. Elinmiş, kolunmuş gibi. Oysa İstanbul, umurumdan hariç. Güzel olduğu gerçek, ama neye yarar? Onda ve bizde bu sıkıntı sürerken?
Bazen yapılacak en iyi şey makineden uzak durmaktır. İyi bir yazar ne zaman yazmayacağını bilir. Herkes daktiloyu kullanabilir. Benim daktilom iyi olmadığı gibi imla ve gramerim de kötüydü. Ancak ne zaman yazmayacağımı bilirdim.
"Belki duygularımızı açıklamakta çok cimri davranıyoruz, yaşantımızda kafaya fazla yer veriyoruz ve bu bizi bozuyor, duygulanacağımız yerde akıl yürütüyoruz çoğu kez."
'' Dışarıdaki hayvanlar, domuzlara baktı. sonra insanlara. sonra tekrar domuzlara ve nihayetinde insanlara. Aralarında hiç bir fark olmadığını gördüler.''
Tanrı: sen insanlık denen tencereye sokacağım kepçesin, seni tencereden çıkardığımda yeni bir tanrıya inanan insanlarla dolu olacaksın, ben de o yeni tanrı olacağım.
İsa: mideye indireceğin insanlar ile dolu bir kepçe.
Tanrı: birbirlerini yiyenleri benim yememin gereği var mıdır.
(sf:302)
Isa o kayıkta kandırıldığını anladı. Bütün yaşamı, çektiği acılar... Hepsi sadece öldürülmek içindi. Çünkü tanrı daha büyük bir kavim istiyordu.
"Peki diğerleri" dedi Isa "onlara ne olacak?"
Tanrı: "Bilmezsen daha iyi" dedi.
Isa:"Anlat!"Diye üsteledi.
Ve tanrı saymaya başladı:
Kafası kesilecek, incir ağacına kendini asacak, Romalılar tarafından kemikleri kırılacak, idam edilecek, çarmıha gerilecek, kılıç darbeleriyle ölecek, derisi yüzülecek, kafası koparilacak, etleri ciğnenecek...( yüzlerce isim ve ölüm şekli saydı tanrı)
....
Bütün bu ölümleri engellemenin bir yolu yok mu?
"Saçmalama!" dedi tanrı. "Ben zamanın kendisiyim. Sana bir şey söylediysem bu çoktan olmuştur.
Isa umutsuz bir biçimde yanda oturan şeytana döndü. Ama kulaklarında şeytanın haykırışını duydu:
- Hiçbir şey öğrenmemişsin. Defol git!..