Ne demiştim, hatırla, hep hatırla!
Hani daha yola ilk adım değmemişken…
Unutma her şeyde biraz biz saklı.
Sığın bize.
Hatırla, sığındıkça çoğalır insan.
Sen yağmuru sevmezsin.
YouTube kitap kanalımda en sevdiğim kitaplardan biri olan Gecenin Sonuna Yolculuk kitabını yorumladım: ytbe.one/RXXqv6Yk7VA
“Morning, keep the streets empty for me.”
“Gündüz, benim için sokakları boş tut.” Fever Ray*
Uyarı : Lütfen evde denemeyiniz.
Gecenin Sonuna Yolculuk : Hatta gecenin derinliklerinde olabildiğince uzaklara doğru
*Yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktadır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ama hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır"
İlk cümlem,
İnsanın Anlam Arayışı*
Gecelerim, çarpan kocaman bir yürek gibi.
Saat üç buçuk.
Gecelerim aysız. Gecelerim pencereden süzülen gri ışığa gözünü kırpmadan bakıyor. Gecelerim ağlıyor, yastığım nemli ve soğuk. Gecelerim uzun, upuzun ve sürekli belirsiz bir sona doğru uzanıyor. Seni arıyorum, yanımdaki ufacik bedenini, soluğunu, kokunu arıyorum. Gecelerim, “Boşluk” yanıtını
SİDDHARTHA İNCELEMESİ - Dikkat spoiler içerebilir!
Almanların çok sevdiği bir şarkı vardır.
Siddhartha, bir belalı başımsın
Siddhartha, beni farketme sakın
Omzumda iz bırakma, yüküm dünyaya yakın
Siddhartha, hep aklımda kalacaksın
İşin mavra kısmını geçelim artık güldük eğlendik :) Hermann Karl Hesse Almanya doğumlu son derece popüler ve Nobel ödüllü yazardir. Kitapta bir arayış nirvanayı bulma söz konusu. Hayatın kendisi de bir arayış değil midir dediğinizi duyar gibiyim.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202038,2bin okunma
Olur ya belki okursun diye yazıyorum bu satırları Çünkü sana söyleyemediğim Çok şey bıraktım yüreğimde O kadar yarım kalmıştım ki sana Ne pahasına olursa olsun Seni kaybetmek geçmiyordu içimden Özlemek diye bir şeyin varolduğunu Yokluğunun sabahında anladım Öyle Bir bakışın Öyle bir gülüşün Ve Öyle bir ses tonun vardı ki Unutmak için çok çabaladım Ama malesef başaramadım Biliyorum her yara iyileşmek zorunda değil Bazı yolların da sonu olmaz kimi zaman Bizimde bir sonumuz yoktu ve yüreğimdeki yara kabuk bağlamaz oldu Ne zaman her şeyi bir kenara bırakıp Sana sarılmak istesem Bakışlarındaki dikenli tellere takıldı kollarım Oysa o kadar dökmüştüm ki sana içimi Maalesef sen bana hep sağır kaldın Ve hiç bir zaman yüreğimin feryadını duymadın Sana anlatacak Bir şeyim kalmadı artık Bu defa beni anlaman için değil Bundan sonra anlaman gereken bir şey Olmadığını bil diye yazıyorum Bir zamanlar beni gerçekten seveceğini Umut ederdim Bunun içinde allaha çok dua ettim Her gece uyumadan önce Hatta uykumun en ücra yerinde Fakat farkındamısın bilmem kadın Sen bu hayatta benim kabul olmayan en masum duamsın Dilerim bana yaşattıklarını
Gün gelir sende yaşamazsın
Biliyormusun
Bu hayatta herşey
Kader kısmet ve nasipten ibarettir
Şimdilerde bir tek duam var artık
Diyorum ki
Seni yüreğime koyup
Kaderime yazan allahım
Aynı şekilde aklımdanda silip atsın....
Kumarbaz Dostoyevski’nin kendi hayatının 10 yıllık bunalımlı bir döneminden gerçek bir kesit olmakla birlikte, 20’li yaşlarındaki aşk ve kumar tutkusunu anlatan sürükleyici, akıcı bir roman. 1866 yılında kaleme aldığı varsayılıyor.
Bu romanı nasıl yazdığı ise enteresan; Dostoyevski dünyaca ünlü olan yapıtı Suç ve Cezayı yazdıktan sonra o
Kitabı okumadan önce kesinlikle yazarı tanımanız gerekiyor çünkü kitap yazarın iç dünyasındaki evrenselleşmeyi ve bir arayışı anlatmaktadır.
O halde yazarımız hakkında biraz bilgiye ihtiyacımız var.
Emil Cioran Felsefesi Nedir?
Mutlu olmak nasıl bir içgüdüsel bir duygu ise ise mutsuz olmak da bir o kadar içgüdüsel bir yansımadır. Fakat neden
Ve martılar evrimleştiler...
"Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"
Aslında ne kadar da basit: Kuşlar uçabildiği hâlde özgür olduklarını bilmezler. Acaba bizlerde yapabileceğimiz halde neleri gözümüzden kaçırıyoruz? Başarabileceğimiz halde nasıl kendimizi kısıtlıyoruz?
İnsan; önce kendisine, sonra