Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? kaç kişi sanat adı altında mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? kız çığlıklar içinde kaçarken mozart onun peşinde koşuyordu. üstü
"Bir insan susunca, sesi içinde dolaşmaya başlıyordu. İyice yayılıyordu. Sonunda gözlerde, ellerde, oturuşta, yürüyüşte, ette kemikte çın çın ötmeye başlıyordu bu ses. Dünyayı anlamak için susmak yetiyordu."
İletişim Yayınları, “Babam Terzi Ben Çocuk” öyküsü
Reklam
tekerrür...
Kimse kimseyle konuşmaya, kimse kimseyi dinlemeye cesaret edemediğinden, herkes sürekli birbirinden kaçıyor, ailelerin içinde bile kimse kimseyi tanımıyor. Eskiden yabancı radyoların dinlenmesi nasıl ağır cezalara çarptırılıyorsa şimdi de basın hiç olmadığı kadar bağlanmış durumda. Bilinçlerde korku bu şekilde iyice yerleşince yapılacak şey basittir: susmak ve rejimin fanatikçe onaylandığı gösterilere ve Başkan Gottwald’a tapınmaya razı olmak…
Sayfa 41 - HelikopterKitabı okudu
"Hani insan bir şeyi çok ister de onu kazanmak, onu elde etmek için çok çalışır; sonunda onu elde eder, sonrasında ise içinde bir boşluk oluşur. Anlamsız bir boşluktur. Bu boşluk konuşmayıda bilir. "Bunun için mi bunca şey?" der. Susmak bilmez bu boşluk, devam eder. "Keşke hiç kazanmasaydım, keşke bu kadar çok çalışmasaydım," der bu boşluk...
Sessizlik olmadan söz olmaz.
Şahaneydi bu sessizlik! Oysa biz modern insanlar, kimbilir ne­den, sessizliği ölümle özdeşleştiririz, ondan kaçarız, neredeyse korkarız. Susmak ve yalnız kalmak alışkanlığımızı yitirmişizdir. Bir sorunumuz varsa, ne yapacağımızı bilemiyorsak, bir kenara çekilip sessizlik içinde düşünmek yerine; herhangi bir gürültüye koşarak kendimizi sersem etmeyi, bir kalabalığa karışmayı yeğ­leriz. Bu yanlıştır çünkü sessizlik, insanoğlunun ilk deneyimidir. Sessizlik olmadan söz olmaz. Müzik olmaz. Sessizlik yoksa, işitil mez. Sadece sessizlik içersinde kendimizle uyum içine girebilir; beden ve bütün onun içinde olanlar arasında bağlantı kurabiliriz.
Sayfa 645 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
Kafka’nın Dönüşüm eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek çabalarını kaçımız düşündü yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? Kaç kişi sanat adı altında Mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? Kız çığlıklar içinde kaçarken Mozart onun peşinde koşuyordu. Üstü başı dağınık,
Reklam
Gerçekten sevdiğin hâlde susmak, çok inatçı bir gönül rahatlığının kanıtıdır.Sevdiğini kelimelere döküp söylemekten utanır insan. Herkes için geçerli bu. Lâkin aşkın özü,bu utancı görmezden gelip azgın dalgarının içine atlıyormuşçasına sevgini haykırdığın yerde yatar. Sessiz kalanların aşkı zayıftır. Egoisttirler. İşin içinde kişisel bir çıkarları vardır. Gelecekte ortaya çıkabilecek sorumluluklardan korkuyorlardır. Böylesine aşk denebilir mi? Uyandığım için söyleyemem diyenler kendilerine fazla önem verenlerdir. Azgın dalgalara atlamaktan korkuyorlardır. Eğer gerçekten sevselerdi aşk sözcükleri istemsizce ağızlarından dökülürdü.
Sayfa 159Kitabı okudu
"Hasılı, Cavit Bey, meğer ihtiyarlamak elden ayaktan düşmek düşmek değil, hükümsüz sayılmakmış. Tedavülden kalkan banknotları bilirsiniz. Artık bir kıymeti yoktur ama bir türlü de çöpe atılamaz. Evin içinde oradan oraya kaldırıp dururuz, oraya buraya sıkıştırı veririz. İhtiyarlık buymuş meğer Cavit Bey. Atamadıkları için bir çekmecenin dibine itivermeye çalışıyorlar. Artık hisleriniz, arzularınız yokmuş sanılıyor. Ezcümle, böyle bir ruh hali içinde insan bir nefes sesi arıyor. Denir ki, aramakla bulunmaz, ola ki denk gelesin! Peşinden koşmakla olmaz, sabırla çağırır gül bülbülü, böyle öğrendik. Fakat bu memleket de bu hayat da, insanlar da pek yaveleşti. Herkes her şeyi herkese söylüyor nitekim. Oysa yeniyetmelik sayılır, değil mi Cavit Bey? Herkese, her şeyi bir anda söyleyivermek diyorum, toyluk sayılır; gönlün en derininde birikeni, bir kerede muhatabına sayıp döküp sonra susmak. Bu da intihar gibi bir şeydir efendim... Biri seni kurtarmazsa kendi sözünle kanaya kanaya can verirsin."
Sayfa 320 - CanKitabı okudu
"Susmak bazen konuşmaktan daha kötüdür. Savaş da ölümcül bir sessizlik içinde susuyordu."
Sayfa 333 - Yordam Kitap Kasım 2016, 1. BaskıKitabı okudu
Susmak; bir damla gözyaşının içine sığdırılmış, onlarca kelimenin özeti, bazen de boğazında yutkunamadığın bir ağrı gibidir. Kimi zaman bir zaruret, kimi zaman mecburiyet, kimi zaman da keyfiyetle bir duruş biçimidir. Bir dua, bir yakarış, bazen de ah dolu bir bedduadır. Ne yiğitlik, ne de kalleşlik, bazen gereken, bazen de tenezzül edilmeyendir. Aciz saymaktır; kelimeleri, yok saymak ve sessiz bir başkaldırıdır. Anlaşılması en zor olan, beş duyu organının çaresizliğidir. Saklanmak, saklamak, gizemli; kâh nazarından korkulan, kâh gazabından… Dilin çaresizliği, konuşamamanın acizliği, bazı bazı asaleti… Tek kelimeye sığdırılan, bir devrim… Bakıştan, duruştan, az/dan öz/ü anlamak. Zihnine değen, her lakırdının kalemsiz kâtibi… Kimi zaman içinde gezinen huzursuz bir tilki, kimi zaman da, sinsi sinsi ruhunu kemiren bir kurt. Bazen utanç sebebi, bazen de bilge bir duruş. Hor görmek muhatabını, zekâsını sorgulamak, ön yargı ile önsezi arasında sıkışmış bir aşağılama biçimi. “Nasıl olsa anlamayacaksın” demek, anlatamayacağını hesaba katmadan. Bazen arsızca üste çıkmak için, sükûtun gururlu gölgesine sığınmak. Ayla Kapıcı/Ruh Bedene Küserse
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.