Romanın baş kahramanı Momo, gizemli ve neşeli bir kız çocuğudur. Momo, çevresindeki insanların hayatlarında anlamlı bağlantılar kurmalarına yardımcı olan dinlemek becerisiyle tanınır. Ancak, kenti saran tuhaf bir olay dizisi sonucunda insanlar zamanlarını kaybetmeye başlarlar. Zaman hırsızları adı verilen garip yaratıklar, insanların zamanlarını
Yazmaktan usanmadığım
Ve hiç tükenmeyen şiirimdin sen,
Çaresizliğinden utanmış
Ve gün yüzüne çıkmamış kimliğimdin sen, Kalabalıklar içinde kaybolan
Yalnızlığımdın sen,
Gelme artık, ölmek bile
Bu kadar güzelken,
Acı sen, hüzün sen…
"ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni?
daha da korkunç,bir başına değilsen oysa:
şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana.
selam oza!"
Oza, Yunanca'da 'hayat' anlamına gelen bir sözcük. Kitaba adını veren bu isim, uzun bir şiirin başlığı aslında.
Moskova doğumlu Rus şair Voznesenski, Sovyet Yöneticileri tarafından sürekli görevini kötüye kullanmakla suçlanmıştır.
"O zamanlar da yazıyordum, ama en çok resim yapıyordum. yine de şiir, buzlar altından akan bir nehir gibi akıyordu içimde."
Boris Pasternak a göndermiş ve onun desteği ile şiire kendini daha çok kaptırmıştır.
Rusça çeviri şiirleri okumayı seviyorum. Anlamı değişiyor mu bilmesem de şairin hissi bana geçiyor. Bir kadına yazılabilecek en güzel şiirlerden birisi bu sanırım.
" Oza iç içe geçmiş aşk şiiridir. "
Tanju Okan kariyerinin zirvesi diyebileceğimiz çağlarda Zerrin adında genç bir kadına aşık olmuş, onun için yaşar hale gelmişti. Zerrin ülkenin önde gelen, kalburüstü ailelerinden birinin kızıydı. Aile bu ilişkiyi hiçbir zaman onaylamadı. Tanju ve Zerrin ailenin karşı çıkmasından dolayı görüşemez hale geldi. Okan kendini dağıtmaya, içkiyle arkadaşlığını ilerletmeye başladı. İlişkilerini gizlice yaşamaya çalışan çiftin bu halini fark eden aile Zerrin’i Amerika’ya gönderme kararı aldı. Tanju bu haberi alır almaz Zerrin’in evinin önünde adeta nöbet tutmaya başladı ama Tanju evin bir arka kapısı olduğundan habersizdi. Aile Zerrin’i o kapıdan kaçırarak gönderdi, Tanju sevgilisini son bir kez göremedi. Bu olaydan sonra Tanju Okan kendisini kaybetti. Alkolle arkadaşlığı derin bir dostluğa dönüştü.
O dönem eşinden yeni ayrılmış olan Mehmet Teoman da Tanju Okan’a her gün eşlik ediyordu. Bir gün eve döndüklerinde Tanju Okan kendini yatağa bıraktığı sırada Mehmet Teoman, Kadınım’ı yazacağından habersiz şekilde evdeki plakları karıştırmakla meşguldü. Plakların içinden Reggiani’nin plağını seçip pikaba yerleştirdiğinde ise büyülü anlar yaşanmaya başladı. Tanju’nun o dönemki ruh halinden ilham aldığını Reggiani’nin de bu anları tamamladığını söyleyen Teoman bir anda Kadınım’ı yazmaya başladı. Sabaha karşı şarkıyı yazmayı bitiren Teoman o heyecanla Tanju’yu hemen kaldırıp okumasını istedi. Tanju Okan şarkıyı okuduğu andan sonra şarkı, üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan kayda alındı ve ruhları titreten efsane şarkı hayat buldu.
youtu.be/L7itlXvT-oQ
Tanrı’nın yaşamı ve sevgiyi armağanından sonra, bir insana verilebilecek en güzel hediye, kendisini seven bir sanatçının eserine ilham kaynağı olmasıdır sanırım…
İlham, bir anda bulunan bir şey değildi. İlham her an karşılarına çıkabilirdi.Onu her yerde sürekli aradılar .Çünkü sadece yüreği ile arayanlar bulabilirdi.