Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Galile bölgesinin eski başkenti olan Taberiye, M.Ö. 22 yılında Kral Herodes tarafından Yunan zevk ve üslubuna göre bina edilmiştir. Herodes kente İmparator Tiberus’a ithaf olarak Tiberias adını vermiştir.”
Sayfa 70 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Vay canına!” Hardin sinirlenmişti. “Nedir bu yahu? Herkes durup durup sanki bunlar büyülü sözcüklermişçesine 'İmparator' veya 'İmparatorluk' diyor. İmparator buraya binlerce parsek uzakta, kaldı ki bizi zerre kadar umursadığından da kuşkuluyum. Umurunda olsak bile, ne yapabilir ki? Bu bölgedeki İmparatorluk filosu dört krallık arasında paylaştırılmışken ve içlerinden biri de Anacreon'ken elinden ne gelir ki? Dinleyin, silahlarla savaşmalıyız, sözlerle değil.
Reklam
Ayda birkaç saat şekerleme yapmak Tanrı İmparator'a yetiyordu.
Bir "imparator"luğun kötü bir şey olduğunu anlamadan Yıldız Savaşları hayranı olunmuyor.
Sayfa 72 - HenryKitabı okuyor
1152'de imparator seçilen Friedrich Barbarossa, otuz yıl boyunca Kuzey İtalya'da imparatorluğun otoritesini yeniden kurmak için mücadele etti.
Sayfa 60 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Edebiyatın ezeli düşmanı Müslümanlar mı.
Bugün çok aydınlanmış olan kıtamızdaki ülkeler, birkaç yüzyıl önce bilgisizlikten daha kötü bir durumdaydılar. Bilgisizlikten daha beter, acayip bir bilim taslağı, gerçek bilimin yerini almış ve onun yeniden doğmasına engel olmuştu. İnsanları sapıtmadan kurtarıp doğru yola sokmak için bir devrim gerekliydi. Bu devrim en az beklenilen yerden geldi: Edebiyatın bizde yeniden doğmasına, edebiyatın ezelden düşmanı olan Müslümanlar sebep oldu. İmparator Konstantin'in tahtı yıkılınca, eski Yunan dünyasının kalıntıları İtalya'ya geçti. Daha sonra Fransa da bu kalıntılarla beslendi. Çok geçmeden edebiyatı bilimler izledi: Yazmak sanatından sonra düşünmek sanatı doğdu.
Reklam
Bilindiği üzere, Japonya'da imparator figürünün ilahlaştırılması 19. yüzyılın son on yılında tepeden inen devrimle eşzamanlıdır. Kemalist Cumhuriyeti incelediğimizde; başkan olan kişinin kutsallaştırılmasının, bu tür tepeden inme kökten modernleşme sürecinin sık rastlanan ve belki de gerekli bir yönünün olduğunu söyleyebiliriz. 19 Batı'dan gelen etkilerden korunma ve buna bir yanıt verme çabaları içinde olan Abdülhamid'in hükümdarlığı döneminde Müslüman olmayanlar bütün olarak eskisinden çok daha rahat yaşadılar. Milliyetçi çalkantıların olmadığı yerlerde Ermeniler refah düzeylerini artırmayı sürdürüyorlardı; Girit meselesi ve 1897 Türk-Yunan Savaşı'na karşın Rumların durumu da aynı şekilde çok iyiydi. 1893 yılında Fransız bir gözlemci şunları yazmıştı: Bir Bulgar Türkiye'ye geçince onun gözüne ilk çarpan, aldığı özgürlük dolu soluk oluyor. Kuramsal olarak despot bir hükümetin yönetimi altında olsa bile, insan anayasal bir devlette bulacağından daha fazla bir özgürlük duygusu yaşıyor (...) Hatta bir hükümetin varlığını bile hissetmiyor (...) İnsanı taciz eden polislerin, ağır vergilerin, yoğun kamu hizmetlerinde çalışma zorunluluğunun olmamasını sultanın gayrimüslim kullarının takdir etmesi gerekir (...)20
Sayfa 31 - Turkuvaz KitapçılıkKitabı okuyor
Bahsettiğimiz gibi Bizans'ın donanma filosu, Gizerich'in elçilerinin ve İmparator'un kumandanlarının gelmesi için Sicilyada beklerken Attila Trakya'yı istila etmişti. Kendisi bir İskit olan Moandios'un oğlu Attila, cesur ve mağrur bir kişi idi.
Kürşad
Kaç kişiler?? Bilmiyorum yüce imparator. Ancak saldırının gücü çok kalabalık olduklarını gösteriyor..
Sayfa 312Kitabı okudu
Attila Bizans'ı bağışlamasaydı günümüze kadar tarihini öğrenmezdik.
Papa, İmparator ve bütün hristiyan alemi adına Attila'ya yalvararak Roma'ya zarar vermemesini rica etmiştir. Papa'yı nezaketle karşılayan Attila, bizzat Papa'nın ağzından Roma'nın teslim olduğunu işittikten sonra, Batı Roma'nın bu isteğini kabul etmiş ve Roma gibi kadim bir medeniyet merkezini tahrip etmekten kaçınmıştır.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.