Çocukken masallarla öğrenen insan, büyüdüğünde de misallerle daha iyi anlayabiliyor. Saygı duyulması gereken zekalar, güzel bir kurguyla büyük bir evreni size sunabiliyorlar. Kurmacanın bu büyülü dünyasını kullanan Tanpınar da bize, bir enstitü üzerinden dünyayı ve insanı anlatıyor.
Derinliği ve felsefesi olan bir roman, aynı zamanda oluşturduğu
Küçüklüklüğümüzden bu yana hepimiz masallarla büyüdük. Rapunzel'den Pamuk Prenses'e, Kırmızı Başlıklı Kız'dan Külkedisi'ne.. Fakat masalları kafamızda hiçbir yargı oluşturmadan dinledik, benimsedik. Masalları yeniden okuyup, gözden geçirdiğimizde göreceğiz ki bazı kopukluklar var. James Finn Garner ise bu kalıpları yıkarak masalları ırkçı,
Sakız Sardunya
...
Ne zaman sınıfta öğretmen yoklama yapsa, zavallı Sakız Sardunya utancından yerin dibine geçiyordu.
“Kerem?”
“Burada öğretmenim!”
“Nazlı?”
“Burada öğretmenim!”
“Sakız Sardunya?”
Sıra ona geldiğinde bütün sınıf hep bir ağızdan bağırıyordu. “SAKSIDA!!!!”
Böyle zamanlarda Sakız Sardunya ağlamaklı oluyor, buralardan kaçıp gitmek
2,5 milyar insan şu an neye inaniyor?
Baştan belirtelim Hristiyanlık da tıpkı İslam gibi kutsal bir dindir. Ve hangi dine inanırsak inanalım yaratıcıya tapılmadan önce saygıya seviye inanalım. Bir insanın herhangi bir görüşüne saygı duymayı tüm fikirlerinizin önüne almayı bilelim.
''Ne mutlu onun örgütlerine uyanlara,bütün yüreği ile
İnsanlar, yaşadıkları çevrede devamlı olarak bir şeylere ihtiyaç duyar ve bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de çalışmaya yani emek vermeye mecbur kalır. Çünkü hepimizin bildiği üzere bu hayatta emek vermeden yemek olmuyor. İşte bu sebeptendir ki insanlar günümüz dünyasında birer köle olarak nitelendirebileceğimiz şekilde çalışıyor ve monoton,
Cebinde banka hisse senetleri olduğu halde "faiz haramdır" diye haykıran adamın doğru söylediğine inanalım mı? Yahut bir adam "Allah'ın indinde din İslâm'dır" dedikten sonra kendini teknolojik medeniyet dininin piyasa mezhebine bağlı sayarak kullukta bulunuyorsa sözlerini nasıl doğru kabul edelim?