Yıllar önce "Tek Adam" serisi ile tanışmış ve hayran kalmıştım Şevket Süreyya Aydemir'e. Normalde kronolojik biçimde yazılmış ve ansiklopedik bilgiler içeren tarih kitaplarını okuyamama gibi bir sorunum var lakin, mevzubahis o tarih, böyle özyaşamsal eserlere ilmek ilmek yedirilmişse durum biraz farklı bir hal alıyor bende... Çok
Artık millet, ne münhasıran ırki, ne münhasıran siyasi bir teşekküldür. Millet, milli tarihin yadigarı olan ırk ve kültür unsurları ile beraber, milli sınırları içinde yaşayanların menfaat ve mukadderat birliğini ifade eden bir toplumdur.
Kadro’nun Başyazarı Şevket Süreyya Aydemir’in sonradan “İnkılap ve Kadro” adıyla bir kitapta topladığı yazılarda da Kadro hareketinin siyasal çizgisi izlenebilir. Kadro, Marksizm dışında bir çözüm göstermekte, ancak, antikapitalist ve antiemperyalist düşünceleri savunmaktadır.
Marksist açıdan, Kadro’nun savunduğu, önerdiği ve benimsediği çözüm yolları o günden bu yana çok tartışılmıştır. Kadro, kendi çizgisinde tutarlıdır: Onlara göre, o tarihlerde, Türkiye’de büyük sınıf çelişkileri yoktur. Dünya ölçüsünde kapitalizm, “anakent-koloni nizamına” dayanır. Temel çelişki, sömüren ülkelerle sömürülen ülkeler arasındadır. Bu nedenle “ön planda” olan Marksizm’in ön gördüğü “sınıf savaşları” değil, “Milli Kurtuluş Savaşları”dır; Kadro’nun yaklaşımı budur.
Bir türlü Ankara Caddesi'ne inkılâp edemeyen Babıâli, Erzincan felaketini kıskanmış olacak ki, onu kağıttan maketlere taklit ettirmek istedi.
Yüreğinde, hesabını ve kitabını bilmediği, haklı ve büyük ihtibaslar taşıyan bir gencin, birkaç sözü üzerine, gazete yazı müdürlerinden ziyade idare müdürlerinin taktikasiyle nasıl bir dövüş
“Her devrim yeni bir devlet tipi yaratma ve kurma savaşıdır... Cihanda müstemlekeci (sömürgeci) ve müstemleke (sömürge) milletler tezadının tasfiyesi tarihini Türk inkılabı açmıştır... O halde inkılap Türkiye’sinin devleti, ne Fransız devriminin doğurduğu burjuva devleti, ne de komünist iktidarın doğurduğu bir proletarya devleti olabilir...”
Vedat Nedim Tör
"Hülasa öyle görünüyor ki biz, Türkiye’de bir inkılap gerçeğiyle karşı karşıyayız ama bir inkilap nazariyesi (teorisi) ve felsefesi ile karşı karşıya değiliz... Madem ki bir inkilap vardır, o halde bu inkılabın bir de izahı olmalıdır... Nitekim bir aydın Kadro, hem de M. Kemal’in hayatında ve onun gözleri önünde, gene de Türk inkılabının ideolojisini kendi açısından derlemek, aydınlatmak ve terkip etmek çabasına girmiştir. Bu hareket Kadro hareketi’dir.”
Şevket Süreyya Aydemir
Modernleşme serüveni, bastığımız toprağın, zeminin ayağımızın altından kaymasıyla sonuçlandı. Bizim sadece kaygan zeminlerde patinaj yapmamızı sağladı. Sürekli patinaj yaparak yaşanabilir mi? Elbette ki hayır! Bunun faturası olacak elbette. Bunu, Cumhuriyetin laik kadrolarının yetiştirilmesinde kilit rol oynayan, Kadro hareketinin kurucusu Şevket Süreyya Aydemir, son kitabı İnkılap ve Kadro'da "Her şeyi yıktık ama yerine yeni bir şey yapamadık." diyerek dürüstçe itiraf etti.