Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Harf inkılabı okuryazarlığın artışına yaradı mı?
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
"Her şeyi yıktık ama yerine yeni bir şey koyamadık."
Akif'in tutunamadığını düşünün. Akif memleketi terk edecek adam mı? Arkası "Komünist Parti"nin (resmî ideolojinin) ajanları gibi adamlarla kuşatılmış durumda. İstiklâl Marşı'nı yazan adamın istiklâli yok! Bundan büyük bir trajedi hatta traji-komedi olabilir mi? Oradan çıkacak edebiyat ilginç bir şekilde tabii ki propagandist bir edebiyat olacaktı. Ne oldu? Kadro hareketinin kurucularından Şevket Süreyya Aydemir'in son kitabı İnkılap ve Kadro'da kurduğu şöyle bir cümle var: "Her şeyi yıktık ama yerine yeni bir şey koyamadık." Nokta.
Reklam
568 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Haber veriyorum! Tehlike görüyorum!
Bu kitap serisi bir İnönü biyografisi değil, bu seri ikinci adam devrini, şartlarını ve olaylarını ele alan bir yakın tarih kitabı. 3. Ciltte, İnönü’den daha çok demokrat partinin yükselişini ve düşüşünü eleştirel düşünebilen (olduğu yeri de düşününce) “olabildiğince” objektif bir kalemden okuruz. 1950-1964 tarihleri Cumhuriyet için bir dönüm
İkinci Adam Cilt: 3
İkinci Adam Cilt: 3Şevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitabevi · 1988322 okunma
Dünyadaki bütün çelişmelerin bugün, yalnız sınıf kavgaları bakımından, yani yalnız sermaye ve teknik üstündeki mülkiyet şeklinin değiştirilmesi suretiyle çözümlenebileceği görüşü, cihanı kapsayacak bir görüş değildir. Çünkü bu takdirde bu sermayedar ve proleter kavgasının bütün cihan ölçüsünde gelişmesi, yaygınlaşması lâzımdır. Bugün sermayedar-proleter çelişmesi, ancak sanayiin ve emperyalist maliyeciliğin hâkim olduğu ülkelerin bir hâdisesidir.
Sayfa 46
İnkılâp; halkın hayrına olanları halka rağmen, fakat halk için, halka getirmek işidir...
Sayfa 71
535 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Liderin Yolu-3
Serinin son kitabı, dışarıda tanınmanın, inkılapların, kurucu kadrolardaki yol ayrımlarının, kadrolaşmanın ve bugün bile tartışılagelen konuların yaşandığı dönem. “İhtilalci kadronun bir gün kendi içinde parçalanması, ihtilallerin değişmez kanunudur. Eğer Milli Mücadele'ye bir ihtilal dersek, o da bu kanunun hükmünden kendini kurtaramadı. Ve
Tek Adam - Cilt 3 (Mustafa Kemal/ 1922-1938)
Tek Adam - Cilt 3 (Mustafa Kemal/ 1922-1938)Şevket Süreyya Aydemir · Remzi kitabevi · 01,194 okunma
Reklam
Kadro’nun Başyazarı Şevket Süreyya Aydemir’in sonradan “İnkılap ve Kadro” adıyla bir kitapta topladığı yazılarda da Kadro hareketinin siyasal çizgisi izlenebilir. Kadro, Marksizm dışında bir çözüm göstermekte, ancak, antikapitalist ve antiemperyalist düşünceleri savunmaktadır. Marksist açıdan, Kadro’nun savunduğu, önerdiği ve benimsediği çözüm yolları o günden bu yana çok tartışılmıştır. Kadro, kendi çizgisinde tutarlıdır: Onlara göre, o tarihlerde, Türkiye’de büyük sınıf çelişkileri yoktur. Dünya ölçüsünde kapitalizm, “anakent-koloni nizamına” dayanır. Temel çelişki, sömüren ülkelerle sömürülen ülkeler arasındadır. Bu nedenle “ön planda” olan Marksizm’in ön gördüğü “sınıf savaşları” değil, “Milli Kurtuluş Savaşları”dır; Kadro’nun yaklaşımı budur.
Türkiye’yi, halkının aslî değerleriyle buluştursun, maziyi sahte kahramanlardan temizlesin diye yetki ve makam verilenler, memleketi günden güne resmî ideolojinin kodlarına yaklaştırıp “kurucu kadro ve kurucu değerler” mitini ne yazık ki başkalarının yapamadığı kadar kendi elleriyle meşrulaştırdılar. 80 yılı resmî ideolojinin -tahrif ederek- kurguladığı tarih ve inkılap safsatalarıyla tarumar olmuş bir toplumun kendi aslî değer, tarih ve dünyasına yabancılaşmasına bir de son 10 yıldaki çanak tutmalar, Anadolu insanının değer ve mefkuresini mahvetti. Filistin davasını anlayan Doğu Türkistan’ı, Çeçenistan’ı anlayan Balkan mücadelesini bundan anlayamadı. Hatta birçok insan için bu coğrafyaların tamamı anlamsızlaştı. Hacı dedesinin, hafız babasının, çarşaflı annesinin, derviş abisinin üzerinden silindir gibi geçen, onları asan, hapseden, hicrete sevk eden, kimliksizleştiren, dinsizleştiren, hatta putperestleştiren bu sistem, günün sonunda o insanların, zihinleri iğdiş edilmiş, ruhsuz, öfkesiz torunları ve çocukları eliyle kutsandı. Yeniyi sevdirmek için eskiye sövmenin yegane politika kılınmasıyla, kendi mazisine ve ceddine nefret kusan garip bir güruh peyda oldu. Batı mukallitliği muasırlık, dinle istihza medeniyet, İslâm’la mücadele laiklik zannedildi. Bir pagan gelenek getirilip şu asırda Müslüman evladının sinesinde yeşertildi. Büstlerin ve heykellerin önünde, siren ve seremoni ile tazim; ant içme, nutku kutsal kitap bilme… Bu listeler uzar gider ve cumhuriyetin “kazanımları” saymakla bitmez. Kemalizmle, yakın tarihle, kurucu kadro ile gerçekten tanıştırmadan da bunlar lehine kazanımlar tükenmez. Melikşah Sezen
İnkılâp, modernleşme projesinin pragmatizmiyle, düşünsel sınırları pek geniş olmayan bir entelektüel faaliyet alanı yaratmıştır “Kemalist aydından Kemalist ideali, Kemalist projeyi taşıması, ona bir temel felsefi ya da ekonomik bir temel sağlanması istenmiştir” 203; Aynı şekilde, Küçük de “Kadro” örneğinden yola çıkarak şu tespitte bulunmuştur. “…Kadro hareketi, bir yandan Kemalist ideolojinin oluşumuna katkıda bulunurken, diğer yandan da Kemalist rejime sadakat ifade etmeyen tüm aydınların ve aydın hareketlerinin ortadan kaldırılmasının aracı olarak ortaya çıktı… Kadro hareketi ile birlikte bir avuç aydın bir yumak aydını yüzyılların yoksulluğu için suçlu sandalyesine oturtuyordu. Ceza almamanın kapısı açıktı: Kemalist inşa hareketine katılmak” 204
“1932 senesi inkılap tarihi bakımından bazı mühim cereyanlar ve hadiselerle doludur. Açık olarak iki cephe teşekkül etmiş ve çarpışmaya başlamıştır. Himayeler sayesinde canlanan yeni sanayiciler ve yeni burjuva bir tarafta, devletin kuvvetlenmesi nispetinde kuvvetlenen memur sınıfı, diğer tarafta... Bunlardan birincisi İş Bankası etrafında
Reklam
O zamanki Milliyet gazetesinde sistematik bir hücum şeklinde tertiplenen bu neşriyat, Kadro'nun cevap vermeye lüzum görmediği neşriyat meyanında kaldı. Çünkü bu neşriyatta fikir malzemesi yoktu. Onlara göre Kadro, kısacası komünistti. Kendileri ise, vatan ve millet sevgisinin söz götürmez mümessilleriydiler. Bu türlü hücumlar, Kadro bahis
Yeni Neslin İddiası ve Davası
Bir türlü Ankara Caddesi'ne inkılâp edemeyen Babıâli, Erzin­can felaketini kıskanmış olacak ki, onu kağıttan maketlere tak­lit ettirmek istedi. Yüreğinde, hesabını ve kitabını bilmediği, haklı ve büyük ihtibaslar taşıyan bir gencin, birkaç sözü üzerine, gazete yazı müdürlerinden ziyade idare müdürlerinin taktikasiyle nasıl bir dövüş
Sayfa 1138 - Sait Faik Abasıyanık Bütün Eserleri, YKY Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.