Buram buram bir kolonya kokusu alacaksınız birazdan bu incelemeden. Tıraş köpüğünün o pamuksu yumuşaklığını hissedeceksiniz belki. Makas şakırtıları, sabun kokuları duyacaksınız belki de. Bir yoklar fısıltısıdır bu inceleme...
Evet, yine matruşka gibi bir eserle daha karşımızda Toptaş amcamız. Beynim allak bullak, ne düşüneceğimi şaşırdım şuanda.
spoiler
Şimdi size bir masal anlatacağım..lütfen ..gözlerinizi kapatın ..
ÇÜNKÜ AŞIĞIM
Once upon a time ...1812 RUSYA ..
kitap raflarında onu ilk gördüğümde ...derin bir nefes alıp ..sen benimsin..demiştim
muhteşem kapağında... ardından ay doğan ..sadece gizemli gözlerini .gözlerime dikmiş bir adam vardı...kan kırmızı adının altında ..topların
Kim akıllı, kim deli?...
Kim dost, kim düşman?
İstikrarlı bir şekilde, ne yapsam düşüncelerimden sıyrılamadığım bu günlerin üstüne, "Bir adam yaratmak" kitabını rüyamda görerek uyandım. Yine uykuya galip gelemeyerek uyudum, uyandım, saati erteledim, kapattım yeniden kurdum ve hepsinde, "Bir adam yaratmak" kitabını gördüm. Bu
Aslı Fransızca'dan çevrilen (Le Dernier Jour d'un Condamné) bu opus magnumun orijinali, V. Hugo tarafından bir takma ad ile 1829 yılında yayımlamıştır.İçerik bakımından son derece yalın ve açık olan 132 sayfalık kısa roman, idam cezasının insanlık dışı yönlerini - ki bu yönler çoğu zaman münferit boyutunu terkedip bedellerini kitlelere
Kâmil insan içindeki hayvanın kölesi olmaz , onu ehlileştirir , terbiye eder ve yaşam yolunda kendi hizmetine koşar onu….Sadece kendisinin güvenliği , sağlıgı ve refahı için yaşamaz , başkalarının ( her yaratılmışın ) da hayrını gözetir.Doğanın , yaşamın , döngünün de hayrına karşı sorumludur ve buna göre davranır , buna göre yaşar. İnsanın kendi içinde kat ettiği mertebelerden söz ediyoruz aslında. İçimizde bizi alt etmeye çalışan ezen az bizim kadar güçlü birtakım yaratıklar varmiş gibi değil mi ?
Yıl 1943. Cani Hitler ve Nazi canavarları Polonya' nın, Auschwitz toplama kampında. 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Schmuel' de bu kamptaki esirlerden sadece biri. Ne tesadüf ki yine 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Bruno' nun, Nazi güçlerinde asker olan babası da görevlendirmeyle bu kampa gönderileceklerden.
Babasının bu
İnsan kendi kelepçelerini takar: Düşünce ve eylem kaderin gardiyanlarıdır, temelde yer alan düşünceleri hapsederler.
....
İnsanlar şartlarını düzeltmeye heveslidirler, ancak kendilerini düzeltmeye isteksizdirler, dolayısıyla elleri kolları bağlı beklerler. Kendisini çarmıha germekten kaçınmayan bir insan hayalini kurduğu şeyleri gerçekleştirmede asla başarısızlığa uğramaz. Bu, manevi şeylerde olduğu kadar maddi dünya için de geçerlidir. Tek amacı zengin olmak olan bir insan bile, bu amacına ulaşmak için kendinden ödün vermeye hazırlıklı olmalıdır, o halde güçlü ve dengeli bir yaşama kavuşmak isteyen bir insan bundan daha fazla ne yapabilir ?