Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
159 syf.
10/10 puan verdi
Diriliş İnsanı
Rönesans sonrası Batı uygarlığından, Batı'nın bugünkü bunalımından ve bunalımın kaynağından bahsederken aslında hep hakikatten ayrılmak zararının ne menem bir şey olduğuna değinir ve der ki; "Hakikat, Hakikî'den ayrılmayarak insana şahdamarından daha yakındır. İnsan ruhu, hakikat olmaksızın yaşayamaz, hakikatten uzak kalamaz..." Hakikat arayışını Peygamberin izinden giderek, ölüm diye gerçeğin varlığına dikkati keserek anlamak gerektir. Çağdaş Batı ve onun etkisinde kalan ülkelerin politikasına, yapilan devrimlere değinir. Put bölümünde insanın kalbinin bağının Tanrıdan koparak eşyaya güçlü görülen insanlara....bağlaması. Bunu aklın ve sağ duyunun kabul edemeyeceğini söyler. "Batı ve doğu, Hz. Ibrahim'in hakikatın şimşeği olan baltasina muhtaç!!!" Bilim, edebiyat, sanat ve felsefe alanlarına girer. Son bölümde -Diriliş İnsani nasıl olmalıdırı işler. "Yeni bir dünyanın kurulması ve yeni bir insanın doğması günü gelip çatmıştır." der.
İnsanlığın Dirilişi
İnsanlığın DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20236,7bin okunma
Böylesi tek yanlı bir tutkuya aşk denilebilir mi? Sahi, aşk nedir ? Hele ki günümüz tüketim toplumunun bencil ve maddiyatçı ortamında böyle bir ilişki hayal edilebilir mi ? Erkeklerin duyguları ya da ruhları neden bu kadar çorak acaba? İnsan ruhu diye bir şey var mı gerçekten? Ya Kadın ruhu? Peki, o ne menem bir şeydir ve nasıl iş görür?
Reklam
"Umurumda değil. En sonunda sizi yenecekler. Ne me­nem bir şey olduğunuzu eninde sonunda görecekler, sonra da sizi paramparça edecekler." "Bunun olacağına dair herhangi bir kanıt görebiliyor musun? Ya da herhangi bir sebep?" "Hayır. Buna inanıyorum. Başarısız alacağınızı biliyo­rum. Evrende bir şey var -nedir bilmiyorum, bir ruh, bir ilke- onu asla yenemezsiniz." "Tanrı'ya inanıyor musun, Winston?" "Hayır." "O halde bizi yenecek olan bu ilke nedir?" "Bilmiyorum. İnsanın ruhu." "Ve kendini insan olarak mı görüyorsun?" "Evet." "Şayet sen insansan, Winston, son insansın. Senin türün tükendi; mirasçılar biziz. Yalnız olduğunu aniayabiliyor mu­ sun? Tarihin dışındasın, var olanlar arasında değilsin." Tavrı değişti ve daha sert bir sesle ekledi: "Bir de yalanlarımız ve zalimliğimiz yüzünden kendini ahlaken bizden üstün görü­ yorsun, değil mi?" "Evet, kendimi sizden üstün görüyorum."
320 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Henüz ilkokulda iken okuduğum "vahşetin çağrısı" eseri beni öyle etkilemişti ki okumaya olan tutkumun bu kitapla başladığını söyleyebilirim. Demir Ökçe'yi lisedeyken almış, ancak henüz okumadan bir arkadaşa hediye etmiştim. Sonra yıllar öyle akıp geçti. Derken internet icat oldu ve sitenin biri kitabı durmadan "bunu mutlaka
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Kendisi için hiçbir şey istemeyen, hep veren, verdiğini gizleyen, sevdiği adam için her türlü fedakârlığa seve seve katlanan, onun için yaşayan ve ömrünü ona adayan bir kadın... Sevildiğini bilmeyen, kimseyi tutkuyla ve samimiyetle sevmeyen, gününü gün edip kendisini mutlu etmekten başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen, gelgeç ruhlu bir adam. Böylesi tek yanlı bir tutkuya âşk denilebilir mi ? Sahi, âşk nedir ? Hele ki günümüz tüketim toplumunun bencil ve maddiyatçı ortamında böyle bir ilişki hayal edilebilir mi ? Erkeklerin duyguları ya da ruhları neden bu kadar çorak acaba ? Insan ruhu diye bir şey var mı gerçekten ? Ya kadın ruhu ? Peki, o ne menem bir şeydir ve nasıl iş görür ? Bir öyküden çıkarılabilecek böylesi derin sorular, Zweig'a neden 'insan ruhunun ustası' denildiğini kolaylıkla açıklıyor." Kitabın arka kapağının muhteşem analiz yazısı.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,5bin okunma
218 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Ah hayalperest!.. Spoiler var.
"Beyaz Geceler Öyküsü Yazısı" Ah Tanrım, nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Merhaba demedim, çünkü duyguluyum ve sinirliyim biraz. Dostoyevski’den okuduğum ikinci kitap. İlk İnsancıklar romanını okudum, pek sevemedim. Ama bu, bu mükemmeldi. 62 sayfalık öykü iki günde ruhuma ilmik ilmik işlendi. Bu dünyada kadınlara- daha doğrusu bütün
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202074,2bin okunma
Reklam
insan ruhu ne menem bir şey
Yıllar önce seyrettiğim zaman fark edemediğim bir nokta o an dikkatimi çekmişti çünkü. Ekranda, İmralı Cezaevinin eski müdürü konuşuyordu. Müdürün anlattığına göre, 1961’de Adnan Menderes, Haşan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idama mahkum edildiklerinde onları asmak için iki cellat bulmuşlar. Bulunca da, cezaevi müdürünün odasına getirmişler bu cellatları. Onları karşısına alarak, söz konusu işi yapıp yapamayacaklarını bir kez de cezaevi müdürü sormuş. Yaparız, demiş adamlar da. Ardından, gerekli belgeler oracıkta düzenlenmiş, cellatların adlan soyadları yazılmış ve imzalatılmış. Cezaevi müdürü, depo sorumlusunu çağırarak, cellatlar ne tür malzeme istiyorlarsa ver, demiş daha sonra. Böylece, depo sorumlusu ile birlikte cellatlar müdürün odasından çıkmak üzere kapıya doğru yürümüşler. Ne var ki, hem yürüyor hem de arada bir dönüp geride kalan müdüre doğru bakıyormuş cellatlardan biri. Derken,kapıya varınca durmuş bu cellat; sıkıntılı bir şekilde dönmüş, yine müdürün yüzüne bakmış ve bir şey diyecekmiş de diyemiyormuş gibi yutkunmuş. Ondaki bu tuhaflığı gören müdür de, bir şey mi var, ne oldu, diye sormuş o sırada. Var efendim, demiş cellat. Ardından da, az önce imzaladığımız belgelerde adlarımızın yanında cellat yazıyordu, demiş. Evet öyle yazıyor, cellat değil misiniz, diye sormuş müdür. Cellat bir an- duraksamış o sırada. Sonra, iyi de efendim, öteki arkadaş daha önce kimseyi asmadı ama ben vaktiyle Börekçi Hüseyin’i asmıştım, bu yüzden benim adımın yanına başcellat yazılmalı, demiş.
78 syf.
·
Puan vermedi
Kitap bitti bitmesine de ben hala şoklardayım. Hiç bu kadarını beklemiyordum. Bana sorduklarında okudun mu diye hayır yanıtını verince şaşırıyorlardı. Mutlaka okumalısın dediler elime aldım ve bırakamadım çok etkilendim.. Böylesi aşk varmıymış dedirtti bana Beni böyle seven biri olsa ömrümü vermeye razıyım. “Artık bu dünyada benim için yalnız sen varsın, bir tek sen;  benimle ilgili hiçbir şey bilmeyen, kendi mutluluğundan başka hiçbir şey ve hiç kimseyle ilgilenmeyen, her şeyi ve herkesi alaya alan sen! Evet, yalnızca sen varsın; beni hiç tanımamış olan, benim de sevmekten bir türlü vazgeçemediğim sen!” Kendisi için hiçbir şey istemeyen, hep veren, verdiğini gizleyen, sevdiği adam için her türlü fedakarlığa seve seve katlanan, onun için yaşayan ve ömrünü ona adayan bir kadın... Sevildiğini bilmeyen, kimseyi tutkuyla ve samimiyetle sevmeyen,  gününü gün edip kendisini mutlu etmekten başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen, gelgeç ruhlu bir adam...  Böylesi tek yanlı bir tutkuya aşk denilebilir mi?  Sahi, aşk nedir? Hele ki günümüz tüketim toplumunun  bencil ve maddiyatçı ortamında böyle bir ilişki hayal edilebilir mi?  Erkeklerin duyguları ya da ruhları neden bu kadar çorak acaba?  İnsan ruhu diye bir şey var mı gerçekten?  Ya kadın ruhu? Peki, o ne menem bir şeydir ve nasıl iş görür? Bir öyküden çıkarılabilecek böylesi derin sorular,  Zweig’a neden ‘insan ruhunun ustası’ denildiğini kolaylıkla açıklıyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Panama Yayıncılık · 2019224,5bin okunma
382 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Hikâyenin başkarakteri Hayri İrdal’ın akıl sağlığı gerekçesiyle sevk edildiği hastanede tanıştığı Doktor Ramiz ile Don Kişot arasında benzerlik kurulabilir. Şöyle ki, Doktor Ramiz her şeyin çözümünün psikanalizde olduğunu düşünmekte ve bütün belirtileri bu yönde yorumlamaktadır. Bildiğiniz gibi, Don Kişot da kafasını şövalye hikâyeleriyle bozmuş
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,6bin okunma