Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi dindarlığı ile meşgul olana Müslüman, başkalarının Müslümanlığıyla meşgul olana islamcı denir.
Kendi dindarlığıyla meşgul olana müslüman, başkalarının müslümanlığıyla meşgul olana islamcı denir..
Reklam
İsrailli diplomat ve analist Jacob (Yaki) Dayan, i24NEWS_EN'e yaptığı açıklama: “Erdoğan’la dört kez görüşmenin şüpheli zevkini yaşayan biri olarak, her santimetresiyle İslamcı fanatik göründüğünü ve Israil’e olan nefretinin kalbinin derinliklerinden geldiğini doğrulayabilirim.” 🗣️Türkiye’nin İsrail’e uyguladığı ambargo, İsrail’in canını çok yakacak gibi. Dünden beri İsrail’in her kanadından çok büyük tepki oldu. Tabi bunun iki nedeni var: -Türkiye ve limanları, İsrail için ticari bir “partner” olmasının yanında “güvenli bir köprü” konumundaydı. -Türkiye’nin uyguladığı ambargo kararı, diğer ülkelere de örnek olup “domino” detkisi yapabilir.
Necip Fazıl'ın İslâmcı döneminden önceki şâirliği ve şiirleri, onu çevresine nisbetle civciv karşısında kartal hüviyetiyle göstermiş olsa bile, İslâmcı dönemine dahil şâirliği ve şiirleri, kemâlini bulmuş bir ruhun ifadesi olması bakımından, önceki döneme nisbetle civciv karşısındaki kartaldır...
Sayfa 126 - İbda YayınlarıKitabı okudu
İsrailli diplomat ve analist Jacob (Yaki) Dayan, i24NEWS_EN'e yaptığı açıklama: “Erdoğan’la dört kez görüşmenin şüpheli zevkini yaşayan biri olarak, her santimetresiyle İslamcı fanatik göründüğünü ve Israil’e olan nefretinin kalbinin derinliklerinden geldiğini doğrulayabilirim.” Türkiye’nin İsrail’e uyguladığı ambargo, İsrail’in canını çok yakacak gibi. Dünden beri İsrail’in her kanadından çok büyük tepki oldu. Tabi bunun iki nedeni var: -Türkiye ve limanları, İsrail için ticari bir “partner” olmasının yanında “güvenli bir köprü” konumundaydı. -Türkiye’nin uyguladığı ambargo kararı, diğer ülkelere de örnek olup “domino” detkisi yapabilir.
Medeniyetler Çatışması
İslam, Batı için bir tehdit değildir. Asıl gerçek, bunun tam ter­sidir. İslami terör örgütleri, Batı’nın hizmetindeki düzenbazların yataklarıdır. Aşırı İslamcılarla Batı güçleri arasında karşılıklı iliş­kiler bulunduğu zaten alenen bilinmektedir ama asıl gerçek daha da sinsidir. İslamcı teröristler, karmaşık bir gizli topluluklar ağı üzerinden Batılı güçlere bağlıdırlar. Görünüşte apayrı dinlere tu­tunduklarını söylüyor olsalar da, İslamcı teröristler de Batılı ben­zerleri gibi, esrarengiz bir öğretinin peşinden gitmekte, Şeytan’a tapmakta ve din kurumunu kitleleri yanıltmak için kullanarak, sa­vundukları inançların kâfir bir türevini uygulamaktadırlar. Bu ağ, “İlluminati” olarak adlandırılan hain bir topluluk tarafından or­taklaşa yönetilmektedir. İlluminati, 1776 yılında Adam Weishaupt tarafından Almanya’da kurulmuş gizli bir örgütün adıdır. Varlığı, tarihçilerin bile uzlaşmakta zorluk çekmediği bir tarihsel gerçek­tir, çünkü su götürmez kanıtlar bulunmaktadır. Ancak 1784’de bu topluluk ifşa oldu ve dağılmak zorunda kaldı. Bu nedenle âlimler, bu komplonun günümüze kadar uzanmadığını öne sürdüler. Yine de, Weishaupt, ta o zamanlar “Ben her şeyi düşündüm ve hazır­landım. Örgüt bugün çökecek olsa bile, bir yıla kalmaz eskisinden de parlak biçimde yeniden kurabilirim” diye övünüyordu.
Reklam
Namık Kemal’in özgürlükçülüğü ulusçu bir esasa dayanmaz. Onun “vatan”ı İslamların vatanıdır. Laik de değildir. Latin harflerine karşıdır. Medeni kanunun adını ağzına almaz. Ama ondan daha İslamcı olan ve parlamento’yu bile gerçek temsili bir organ olarak görmeyecek kadar otoriteye baş kaldıran Ali Suavi, bir çok yönleriyle meşrutiyet reformlarının da ötesinde taleplerde bulunur. (Daha öz Türkçe, tek evlilik ve hatta Ulusçu yaklaşımlara sahip olduğu görülüyor).
Sayfa 29 - TimaşKitabı okuyor
İslamcı bir aydın, Filistinli bir çocuğun İsrail askerine attığı taştan bir Müslüman olarak gururlanırken bir Kürt çocuğunun Türk askerine attığı taştan bir Türk olarak dehşete düşebilir, ama bu iki duygu arasındaki farkı Türklüğünün belirlediğini, başka bir deyişle Yahudiye karşı Müslümanken Kürde karşı Türk olduğunu düşünemez.
1985 yılında İsrail ile "Ahmed Cibril" liderliğindeki Filistin Halk Cephesi Genel Komutanlık örgütü arasında esir değişimi anlaşması yapıldı. Bu anlaşma ile yıllardır zindanlarda kalan Filistinli çok sayıda esir özgürlüğüne kavuşmuştu. Esirlerin çoğunluğu el-Fetih hareketine ve Halk Cephesi örgütüne mensuptu. Bazıları da İslamcıydı. Bunlar aslında Halk Kurtuluş güçlerine mensuptular ama sonradan İslamcı olmuşlardı.
Sayfa 226 - Ekin Yayınları
Oysa modernitenin bir başka önemli saca­yağı daha var: Ekonomik özgürlük. Öyleyse İslam'ın ekonomik öz­gürlüğe (yani mesela serbest piyasa ekonomisine veya kapitalizme) uygun olup olmadığını da sorgulamamız gerekmez mi? Çoğu İslamcı bu soruya cevaben "hayır!" diye kestirip atacaktır.
Sayfa 13 - Ufuk YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Cemaatler ve tarikatlar bölünüyor -İslamcı olarak nitelendirilen partiler bölünüyor -Bölünen parçalar sürekli birbirini suçlayıp, çatışıyor -Bozuk düzenle mücadeleye, gençlere, tebliğ ve davete ayrılması gereken zaman, imkan ve enerji bu ihtilaflar arasında heba olup gidiyor...
Abdülaziz Kıranşal
Abdülaziz Kıranşal
Cezayir olayı Osmanlı imparatorluğunun uluslaşma sürecine yeni bir boyut ekledi, Batı düşmanlığı… Avrupa’nın müdahalesini kendileri için yardımcı, hatta kuruluş umudu olarak gören Balkan ulusçularının tersine müslüman halklar Avrupa’yı en büyük düşmanı olarak görmeye başladılar. Osmanlı yönetimi Cezayir’de hiçbir zaman Balkanlardaki kadar güçlü olamamıştır. Eski devirde yerli halkın Osmanlı idaresine karşı aşırı bir bağlılık ve hayranlığı olduğu pek söylenemezdi, fakat Fransız işgali yerel ulusalcılıkla bir tür Osmanlıcılığı birleştirdi. 1738’de Kırım’ın işgali de yerel ulusalcılığı aynı şekilde yok etmişti. Cezayir'in dışındaki Müslüman ülkelerde de yerel ulusalcılık yerini süratle İslâmcı veya Osmanlıcı bir atmosfere terketmeğe başladı. 19. Yüzyıl boyu geçmişte veya halen Osmanlı tebası olan Müslüman halkların arasında Avrupa düşmanı ve Osmanlıyı kurtarıcı bir siyasal eğilim doğdu. Hatta 19. Yüzyılda ortaya çıkan lâik Arap ulusçuluğu da zaman zaman Osmanlı imparatorluğuna karşı olmayan, tersine onun güçlenmesini arzu eden bir yol izlemiştir. Bu gelişmeler kendini kurumsal düzeyde de duyurdu. Hilâfet kurumu Osmanlı devlet düzeninde 18. Yüzyıl sonlarından itibaren, 16-17. Yüzyıllarda olduğundan çok daha fazla önem kazandı.
Kimi yorumculara göre, örneğin Gazze Şeridi’nde yaşanan umutsuzluk ve yıkıma dayanarak İslamcı intihar bombacılarının eylem sebeplerini anlamaya çalışmak onları suçlarından azat etmek demektir.
Sezen Aksu
J-{ DP sandığa gitmedi, Selahattin Demirtaş "evet veya hayır çer çevesine sıkışmayarak, Türkiye' de başka umut var demek için boykot ediyoruz" diyordu. Başka umudu gördük. .. Selahattin Qemirtaş başta olmak üzere, HOP şu anda komple hapiste. Murat Belge evet'i savunurken Atatürkçülere küfrediyordu, "merkezinde
Sayfa 92 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.