Bazı kitaplar vardır, okumaya başlarsınız ancak ruhunuz devam etmeniz için henüz hazır değildir, biraz ara vermenizi; hazır olduğunuzda başlamanız gerektiğini can-ı gönülden hissedersiniz.
İşte bu kitap; tam olarak bu hissi uyandırdı bende, hazır olmayı beklemiş ve beklediğime değmiş gibiydi…
Kendimi bulduğum, bazen kafamı sallayarak onayladığım, bazen pencereden dışarı dalıp cümleleri hayatım ile özdeşleştirdiğim, hak verdiğim anlar oldu. Herkesin bu hayatta bir baş ucu ve kalbine dokunan bir kitabı vardır elbet, bu kitap hem baş ucu, hem de kalp ucu kitabım oldu. Keşke yastığım altına koyduğumda tüm cümleler aklıma geçse ve orada ebediyen yaşasalar deyip durdum.
Her cümle, her paragraf cımbızla çekilerek hayatıma gelmiş gibiydi. Hayatın kargaşasında; çoğu cümleyi okumaya ihtiyaç duyuyormuşum aslında.
"Üstüme örttüğüm yorgan, yüreğimdeki serçenin küçücük ürkek kanatlarıydı." diyor Sayın Şükrü Erbaş, bu kitabı yastık, cümleleri ise yorgan yapmak istedim kimi zaman.
Kıymetli alıntıların da olduğu bu kitabı zamana yayarak, zamanla harmanlayarak okuyan biri olarak tavsiye etmekten memnuniyet duyarım.
Ve son olarak; "Gidin ölüme dek şiirler okuyun. Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok." diyor Sayın Şükrü Erbaş, o halde elimizden geldiğince, gönlümüzün yettiğince okuyalım…
Yüksel Yüksel beye teşekkürle başlamak istiyorum. Israrla, şiddetle ve gözlerinden okunan bir gururla tavsiye etmişti bizlere. Birçok okur dostumuz tavsiyesine uyup
