Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oysa isterdi prensip sahibi olmayı. Öyle her şeye müdana etmeyen biri olarak bilinmek hoşuna giderdi. Hakkında "Burnu düşse eğilip almaz." denmesini de istedi. Ancak o teğet geçişini buna borçlu değildi. O bu kadardı işte. Ancak ve ancak teğet geçebilecek kadar yaklaşabilen adam.
Reklam
Ah harika bir azim örneği olmuştu doğrusu: Her şeyi kaybetmiştim, her şeyi... Kumarhaneden çıktım, şöyle bir yokladım sağımı solumu... Yeleğimin cebinde bir gulden kalmıştı. "İyi o zaman, yemek param varmış!" -diye düşündüm, ama yüz adım kadar gittikten sonra kararımdan cayıp geri döndüm. Bir guldenimi manque'a koydum (bu kez manque'a koymuştum nedense)... insan yabancı bir ülkede yapayalnızken, vatanından, dostlarından uzakta, o gün neyi yiyeceğini bile bilmez hâldeyken, son, en son guldeniyle kumar oynadığında gerçekten özel bir duyguya kapılıyor! Kazandım ve yirmi dakika sonra cebimde yüz yetmiş guldenle kumarhaneden çıktım. İşte size bir gerçek efendim! Bazen son gulden bile değerli olabilir! Ya o esnada cesaretimi kaybetseydim, ya karar vermeye cüret edemeseydim? Yarın, yarın, her şey bitecek!
Sayfa 177Kitabı okudu
hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. ama sen tam bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: bu köprüyü geçip bana gelir misin? işte artık o anda bunu istemeyiverirsin; sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. o andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaşmak duvarlar örüverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
448 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
1. Dünya Savaşı sona erdikten sonra imzalanan Mondros Mütarekesi ile İngilizler tarafından işgal edilen İstanbul, “Esir Şehir”. Bizler genellikle bu dönemi hep savaş cepheleri ile tanıdık, öğrendik. Ama bir de bu savaşın ve devam eden milli mücadelenin bir de arka cephesi var ki işte bu kitapta bu tarafı tanıyoruz. Kahramanımız Osmanlı’nın ileri gelenlerinden Kamil bey. Ömrünü yurt dışında geçirmiş, çalışmadan, babasından kalan mal varlığı ile dünyayı gezerek yaşamış, birkaç dil bilen aydın Kamil bey. Ama savaşın kaybedilmesi ile birlikte mal varlığı da tükenen Kamil bey vatana, İstanbul’a ailesi ile birlikte dönüş yapmak zorunda kalır. Aslında kabul etse, İngilizlerle iş birliği yapsa alışmış olduğu refahı devam ettirebilecekken o, ailesinin ve akrabalarının tüm baskılarına rağmen kendisine bambaşka bir yol çizer. Şu ana kadar vatanından uzak geçirdiği yılların acısını çıkarırcasına ona hizmete adar kendini. Zordur seçtiği yol. O dönemde çünkü toplum da ayrılmıştır gruplara. Hükümeti destekleyenler, milli mücadeleyi savunanlar ve nereye dahil olacaklarını kestiremeyen çıkarcılar… Anadolu’da verilen bağımsızlık mücadelesinin ateşinin anca kıvılcımlarının hissedildiği İstanbul’da da bir kesim bambaşka bir cephede savaşmaktadır. “İnsan bir kere tek başına kalmaya görsün! Nerde olsa tek başınadır. Meydan savaşında bile…”
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 202210,3bin okunma
"Geçer yavrum," dedi. "Geçmez sanırsın ama bir sabah uyanırsın ki kuş kadar hafifsin. İçindeki sıkıntı ne zaman almış başını gitmiş düşünürsün de bulamazsın." "Kuşların da içi sıkılır mı anne?" "Sıkılmaz mı kuzum? Sıkılmasa neden başlarını alıp oraya buraya gitsinler?" "Geçer mi sonra?" "Geçer elbet. Hani yükselirler, yükselirler sonra süzülmeye başlarlar ya... işte o zaman bil ki ferahlamışlardır."
Sayfa 102 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
208 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bazı kitaplarda kendimi sorguluyorum. Günden Kalanlar da benim için öyle oldu. Okumadan önce yorumlara baktığımda bir tane dahi beğenmeyen görmedim, herkes bayıla bayıla okumuş. Bir tek ben miyim gerçekten severek okumayan? Bu durumu aslında pek çok kitapta yaşıyorum, o yüzden de herkesin çok beğendiği, hit olmuş kitaplardan biraz o yüzden
Günden Kalanlar
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20195,3bin okunma
ayışığıyla aydınlanan iki iri gözyaşı damlası gözlerinden yanaklarına süzülüp çenesine kadar indi; ama onları yakalamak için elimi tam zamanında uzattım ve o damlaları, gösterilen daimi özenleri, hiç bitmeyen telaşları, cinsiyetinizin en soylu kahramanlığını dışavuran bu sözlerin coşturduğu ilahî bir açgözlülükle içtim! bana biraz şaşırmış gibi baktı. —işte, dedim, aşkın ilk, aziz inanç birliği. evet, sizin kederinizi paylaştım, kutsal kanını içtiğimizde isa'yla nasıl birleşiyorsak, ben de sizin ruhunuzla öyle birleştim. umutsuzca sevmek de bir mutluluktur. ah! dünyada hangi kadın bana gözyaşlarını soğurduğum kadın kadar büyük bir sevinç yaşatabilirdi! ıstıraplara boyun eğmemi gerektirecek bu anlaşmayı kabul ediyorum. hiçbir art niyetim olmaksızın kendimi size adıyorum ve siz nasıl isterseniz öyle davranacağım.
376 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bizi Gömün ve Mezar Taşlarına Adımızı Kazıyın. Bırakın Özgür Olalım.
(spoiler içeren bir yazı) Sonu iyi biten kitap okuyamıyorum sanırım. Sonunun kötü biteceğini bilsem de kahrolacağımı ya da hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı bilsem de başladım ve hak ettim bunları. Mitoloji ile hiç alakam yok ama bu kitap için öyle derinlemesine bilmeye gerek de yok zaten. Sadece Akhilleus ve Patroklos’un yaşadıklarını görmek
Akhilleus’un Şarkısı
Akhilleus’un ŞarkısıMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202013,5bin okunma
"Sizi en yakın çalışma arkadaşınızla tanıştırayım: Sanem Hanım." Sanem Hanım. Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı akşamlar DVD'de film
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.