Bıktırıncaya dek kullanılan iyimserlik ve kötümserlik sözcüklerine son! Çünkü kullanım nedenleri günden güne yok oluyor: Artık sadece gevezeler hâlâ böyle kaçınılmaz bir biçimde ihtiyaç duyuyor onlara.
Ben fakir bir Turgut’um. Turgutların en önemsizi. Şimdiye kadar yaptırdığım bütün tahliller normal çıktı; böyle bir şeye rastlanmadı. Ben, düz bir çizgi üzerinde sürüp giden yaşantımın, bazı beklenmedik olaylar -bunlara olay demek de fazla iyimserlik olur- nedeniyle küçük titreşimler göstermesi üzerine, aslında çok zayıf olan bağlarımı kopararak -buna koparmak dersem fazla kötümserlik olur- süresi ve sonu belirsiz bir atılışa, benden başka kimsenin farkına varmayacağı bir kavgaya sürüklenmeye karar vermek için elindeki imkanlarla düşünmeye çalışan bir macera heveslisi, bir karınca, bir ne bileyim, böyle şartlar altında herkesin aptallık sayacağı bir teşebbüsün basit bir noktasıyım.
Don Kişot’u da almalıyız. Çok iyi niyetli bir ihtiyardır. Aklın
macerası önemli Olric. Ben de okumadığım kitaplardan en
iyi anlayan insanım bu dünyada.
Biraz da kâğıt almak istemez misiniz efendimiz? Kâğıt
mı? Ne kâğıdı? Kâğıt, efendimiz yazmak için. Ne yazmak
için? Benim büyük ve mustarip bir ruhum yok ki Olric.
Ben on ikinci dereceden
İyimserlik çoğu insan için en iyi seçimdir; çünkü dünya çoğu insan için, çoğu zaman daha iyi olma eğilimindedir.
Ancak kötümserliğin kalbimizde özel bir yeri vardır. Kötümserlik, iyimserlikten daha yaygındır. Ayrıca kulağa daha akıllıca gelir. Zihinsel çekiciliği vardır ve genellikle de riske karşı kayıtsızlık olarak görülen iyimserlikten daha çok ilgi çeker.
Bu konuya biraz daha eğilmeden önce, iyimserliğin tam olarak ne anlama geldiğini tanımlamamız doğru olur. Gerçek iyimserler, her şeyin harika olacağına inanmazlar. Bu, halinden memnun olma durumudur, gönül rahatlığıdır. İyimserlik, yol boyunca aksilikler çıksa bile, iyi sonuç olasılığının zaman içinde sizin lehinize olacağına inanmaktır. İyimserliğin temeli basit bir fikre, çoğu insanın sabah uyandığında sorun yaratmak yerine, her şeyi biraz daha iyi ve verimli kılmaya çalışmasına dayanır. Karmaşık değildir. Garanti de değildir. Çoğu insan için, çoğu zaman en makul seçim budur.
Böylece yataktan yatağa geçen haberler, bir alıcıdan diğerine geçerken her vericinin kişisel iyimserlik ya da kötümserlik derecesine göre bilgilerin önemi azalıp artarken yavaş yavaş bütün koğuşu dolaşıyordu.
Ben fakir bir Turgut’um. Turgutların en önemsizi. Şimdiye kadar yaptırdığım bütün tahliller normal çıktı; böyle bir şeye rastlanmadı. Ben, düz bir çizgi üzerinde sürüp giden yaşantımın, bazı beklenmedik olaylar bunlara olay demek de fazla iyimserlik olurnedeniyle küçük titreşimler göstermesi üzerine, aslında çok zayıf olan bağlarımı kopararak buna koparmak dersem fazla kötümserlik olur süresi ve sonu belirsiz bir atılışa, benden başka kimsenin farkına varmayacağı bir kavgaya sürüklenmeye karar vermek için elindeki imkânlarla düşünmeye çalışan bir macera heveslisi, bir karınca, bir ne bileyim, böyle şartlar altında herkesin aptallık sayacağı bir teşebbüsün basit bir noktasıyım.
Biraz da kâğıt almak istemez misiniz efendimiz? Kâğıt mı? Ne kâğıdı? Kâğıt, efendimiz yazmak için. Ne yazmak için? Benim büyük ve mustarip bir ruhum yok ki Olric.Ben on ikinci dereceden resmî bir Türk vatandaşıyım. Törelerime bağlıyım. Yazamam ben. Ben fakir bir Turgut’um.
Turgutların en önemsizi. Şimdiye kadar yaptırdığım bütün tahliller normal çıktı; böyle bir şeye rastlanmadı. Ben, düz bir çizgi üzerinde sürüp giden yaşantımın, bazı beklenmedik olaylar -bunlara olay demek de fazla iyimserlik olur-nedeniyle küçük titreşimler göstermesi üzerine, aslında çok zayıf olan bağlarımı kopararak -buna koparmak dersem fazla kötümserlik olur- süresi ve sonu belirsiz bir atılışa, benden başka kimsenin farkına varmayacağı bir kavgaya sürüklenmeye karar vermek için elindeki imkânlarla düşünmeye çalışan bir macera heveslisi, bir karınca, bir ne bileyim, böyle şartlar altında herkesin aptallık sayacağı bir teşebbüsün basit bir noktasıyım. Beni ilerde kimse tarihe sormayacak. Belki bir soran bulunur, efendimiz. Belki günün birinde kendini, gene sizin gibi önemsiz sayan biri, çağınızı merak eder, bütün belgeleri karıştırır. Bugünden kalan her şeyi araştırmaya kalkışır. Sayısız belge inceler, bugünün özellikleri hakkında sayısız bilgi edinir. Gene de sonunda, bakarsınız, bir eksiklik duygusu kalır içinde, size benzediği için. Sizin gibi, yani kendi gibi birinin ne düşünmüş ne duymuş olduğunu, nasıl bir insan olarak yaşadığını merak eder bakarsınız. Saçma! Benim gibi bir adamsa bu sayın araştırmacı, benim gibi bir adamın arkasından belge gibi bir soğukluk bırakmayacağını da bilir; böyle bir davranıştan hırs duyacağını bilir.