Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Atıcı

Ömer Atıcı
@johncusakk
Hayat küçük şeylerden oluşur, eğer sen seversen büyük olurlar "osho"
Öğretmen
Lisans İngiliz Dili ve Edebiyatı
12 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
“Bir pencereye yanaşırsınız; dünyaya bakarsınız ve dünyanın size göründüğü gibi olduğuna inanırsınız. Aşağıda yoldan geçip giden insanlar görürsünüz; onlara yukarıdan, o pencereden baktığınızdan görüş açınız genişlemiştir ve bu nedenle aslında büyük olan o insanlar size küçük görünürler. Bu büyüklüğü kendi içinizde hiuetmemeniz mümkün değildir; çünkü bir arkadaşınız şu an yoldan geçti ve siz onu tanıdınız diyelim, ki ona böyle yukarıdan baktığınız surece size bir parmağınızdan daha büyük görünmeye-cektir. Peki ya aklınıza, ona seslenip, «Burada pencerede durmuş aşağıya bakarken size nasıl göründüğümü söyler misiniz lütfen?» diye sormak gelirse? Fakat bu olmayacaktır çünkü aşağıdaki yoldan geçenlerin zihinlerinde, size ve sizin durup baktığınız pencereye dair bir imgenin bulunabileceğini düşünmezsiniz. Yoldan geçen küçük insanlar olarak sizin geniş bakış açınız dahilinde kendilerine bir anlığına yer bulan o diğer kişilerin gerçekliğini oluştururken onlara atfettiğiniz koşulları, kendinizden ayrı görmeye çalışmalısınız. Gel gelelim bu çabayı göstermezsiniz çünkü içinizde, onların pencerenize ve size nasıl bir imge atfetmiş olduklarına yönelik hiçbir şüphe uyanmaz: Yüksektekiküçük pencereniz, pek çok pencereden yalnızüneden yaca biri tanesidir; sizse pencerede öyle ufacık tefecik görünür, havaya kaldırdığınız ufacık kolunuzu sallayıp durursunuz.”
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
“O bir anlığına hayal meyal beliren görüntü bana mı aitti? Ben tam da böyle miyim; dışarıdan bakıldığında -yaşarken- yani kendimi düşünmediğim zamanlarda böyle miyim ben? Demek ki başkaları için, tanıdığımı sandığım ben değil, kendisini aynanın yansımasında ele veren o yabancıyım: İlk bakışta benim dahi tanıyamadığım o kişiyim. Bir anlığına
Sayfa 16 - PdfKitabı okudu
Aslında kendi gözünüzde olduğunuzu sandığınız o birisi dahi olmadığınızı, aksine aynı anda birçok kişi olduğunuzu ve bu sayının çeşitli biçimlerde var olma yeteneğinize, ilişkilerinize, içinde bulunduğunuz ortam ve şartlara göre değişebileceğini zaten söylemiştim. O halde size karşı nasıl bir haksızlık yapıyor olabilirim? Asıl sizin verdiğiniz gerçekliğin dışında bir gerçekliğe sahip olmadığıma ya da olamayacağıma inanan sizler bana haksızlık ya-pıyorsunuz; inanın ki bana verdiğiniz gerçeklik, aslında sadece size ait: Sadece size ait bir düşünceden, kendi kendinize bana dair edindiğiniz izlenimler bütününden, sizin hissettiğiniz, size göre, size mümkün gelen bir var olma biçiminden bahsediyoruz; benim gerçekten kim olabileceğim hakkında ise bırakın sizleri, benim dahi en ufak bir şey bilme ihtimalim yok.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karanlığa Aşık Olmak
Kişileri değiştirmeye devam ediyoruz fakat güç sahibi insanları değiştirmekle bir şey olmaz. Toplumun tüm hayat görüşünün dönüşmesi gerekiyor. Bireylerin konumunu değiştirmekle bir şey olmaz. Bir süre için rahatlatır ve yeni bir kişinin başa geçmesiyle bir şeyler olacakmış gibi görünür. Sonra tekrar, her şey tam olarak önceki haline döner.
Sayfa 258Kitabı okudu
Osho Karanlığa Aşık Olmak
Karanlığın kendi saadeti vardır, öyleyse neden işığı arzularız? Işığa neden bu kadar şiddetle özlem duyarız? Işığa duyduğumuz arzunun, içimizde köklenmiş korkunun bir sembolü olduğu hiç aklımıza gelmez. O, korkunun sembolüdür. Işığı isteriz, böylece korkudan kurtulabiliriz. Zihin karanlıktan korkar. İşığa özlem duymak iyi bir özellik değildir;
Reklam
KELİMELERSİZ BİR GÖKYÜZÜ İSTİYORUM
Şimdi, hiçbir kavramı sahiplenmeyeceğimiz bir göğe davet ediyorum sizi. Orada asıllar var, kılıflar yok. Anlamlar var, kelimeler yok. Her şey var, hiçbir şey yok. Çıplaklık. Duygular. Benzerlikler. Ve karşılaşma. Kendinle...Sonra kelimeleri çağırırız yine. Önce bir sessizlikte tanışalım.. Öyle ya herkes birbirinin kelimelerine düşman ya da onlara
Sayfa 226 - Tara kitapKitabı okudu
Her bireyin adı yalnızca "eksi 1"dir. Onlar sadece bir "şey"dir, bir kişi değil. Uzakta bir ışık daha sönmüş, bir defter daha kapanmış, anonim bir şarkı daha susmuştur. Dram ve ölüm dediğimiz, yaşanan teknik aksaklıklardır. Birileri acı çektiğinde ve öldüğünde hepsi yalnızca birer sayıdır. Dünyadan sizin benim gibi bir kişi
Mantık, matematiği doğurur; mantıksızlık ise şiiri. Mantık, bilimi getirir; mantıksızlık ise dini. Mantık ile piyasa, para, pul gelir; mantıksızlık ile de aşk, şarkı, dans. Güzel olan her şey mantıksızlık sayesinde var olmaktadır. Bildiğin anda, şiir ölür; bilgili olmak içindeki güzel her şeyin ölmesidir. Dışta sır kalmadığı zaman, içte de şiir olmaz.Siir ancak bir seyler araştırmaya deger kaldığında gizemini koruduğunda ortaya çıkabilir. Bildigin anda yasamaya değmeyen bir hayat sürersin. Çiçek açamaz, dans edemez, ancak sürüklersin. Ne kadar çok bilirsen, o kadar az bilirsin ve bilginin son noktası cehalettir. Tamamen cahilleşir, hiçbir şey bilmezsin. Bir masumiyet haline erişilir. O masumiyet halinde, şiir mükemmelliğe ulaşır. Şair mantığa aykırıdır, şair masumiyet halini korur ve şair yaşamın sırrına güvenir. Ve şair bilmeye çalışmaz; şair bu sırrı, bu varoluşu yaşamaya çalışır. Nedeni konusunda endişe­lenmez; analiz etmek, parçalara ayırmakla ilgilenmez." Osho"
Sigara içmek seni niçin sakinleştirir? Sigara içmek bir tür geçmişe gitmektir. Annenin memesine dönüşünü temsil eder. İçine giden sıcak dumanın ılıklığı , emdiğin süt yanılsaması yaşatır sana ve ağzındaki sigara meme ucu olur. Çocuk her korktuğunda sakinleştirilir, yatıştırılır. Her korktuğunda, mutsuz olduğunda, sinirli, üzgün olduğunda anne ona hemen memesini verir ve o, uykuya dalar; çok sakinleştiricidir bu. Bu süreci tekrarlamaktan başka bir şey yapmıyorsun. Çocuk anneyi bulamadığı zaman onun yerine kendi baş parmağını emmeye başlar. Ve bu da işe yarar;çocuk kendi baş parmağını emerse uykuya dalar, kendini iyi hisseder, onun, annesinin memesi olduğuna inanır. “Anne yakınlarda -korkmama, gergin olmama gerek yok. Korkacak bir şey yok, kimse bana zarar veremez.” Sigara içmek budur -bir psikolojik geri gidiş. Her gergin olduğunda -bir krizle, bir meydan okumayla karşılaştığında,bir mülakat vermek üzere olduğunda, kapının önünde adının okunmasını beklerken, için titriyorken -hemen bir sigara çıkarır ve içmeye başlarsın. Bu seni yatıştırır. Ama meditasyon yapan biri sigarayı bırakma gereği duymaz; o kendiliğinden bırakılır.Bırakılmak zorundadır çünkü artık kişi gergin hissetmez, evindedir. Meditatif olmakla kendi varlığında köklenmeye başlar; artık korkudan titremiyor, dünyadan kork-muyordur. Korkacak bir şey yok. Ölüm bile onu korkutamaz çünkü kendi içinde ölümsüz bir şey gördü, nektarın tadına baktı. Sigara içmek ortadan kalkar. Bu yüzden sana şunu yap bunu yap demiyorum. Benim konuya yaklaşımım tamamen şudur: Meditasyon yap, işler zaten kendiliğinden değişecektir.
OSHO /SIR ___________________ Seks yataydır; sevgi dikeydir, o seni yukarıya, varlığın yüksek alemlerine götürür. Ve sen sevginde ne kadar yükselirsen, nihai hakikate o kadar yaklaşırsın. Kadın ve erkek ne eşittir, ne de eşit değildir: Onlar eşsizdir. Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok,sen kadın olarak zaten üstünsün. ‘ İçinde yaratanın üflediği sevgiyi keşfeden her cinsten insanlara hitabende; ‘Şiir yazmana gerek yok,şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevginle birlikte çarpan kalbin senin dansındır.’ Kadın her zaman daha çok çocuksudur, gözleri daha çok hayretle doludur. Erkek her zaman bilgi peşindedir. Peki bilgi nedir? Bilgi sadece hayret etmekten kurtulmaya yarayan bir araçtır.Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzeli ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir." #
Reklam
Luigi Pirandello / Biri Hiçbiri Binlercesi " Bir kişi bile değildim yalnızken ; Yalnızlık asla sizi de kapsamaz; sizi daima dışarıda bırakır ve sadece çevrenizde yabancı birinin var olmasıyla mümkündür. Nerede ve kiminle olursanız olun, tamamıyla yok sayılmalı ve siz de etrafınızdakileri yok saymalısınız ki arzu ve duygularınız kaygı verici bir belirsizlik içinde yitik, havada öylece asılı kalabilsin ve kendinizi kanıtlama arzunuz tamamen ortadan kalkarken, bilincinizin içtenliği de yok olsun. Sadece kendisinin yaşadığı, sizinse var olduğuna dair en ufak bir iz veya sese rastlayamayacağınız bir yerdedir gerçek yalnızlık ve nitekim orada yabancı olan da sizsinizdir. İşte bu şekilde yalnız kalmak istiyordum. Ben olmadan. Çoktandır tanıdığım ya da tanıdığımı düşündüğüm o ben olmadan demek istiyorum. Yanımda sadece bir yabancıyla, yanımdan uzaklaştıramayacağımı zaten anlaşılmaz biçimde hissettiğim ve aslında benden başkası olmayan bir yabancıyla birlikte: benden ayrılması mümkün olmayan bir yabancı. Hiçbir ismim yoktu. Bugün, dünkü ismime ait hiçbir anım olmadığı gibi, yarın da bugünkü ismime ait hiçbir anım olmayacak .
Vaktiyle bir “benliğim” vardı; artık sadece bir nesneyim... Yalnızlığın bütün uyuşturucularını tıka basa alıyorum; dünyanın uyuşturucuları bana benliğimi unutturamayacak kadar hafiftiler. İçimdeki peygamberi öldürmüş olduğuma göre, nasıl olur da insanlar arasında hâlâ bir yerim olabilir ki. Fizik ile psikolojinin doğmalarından epey evvel, acı maddeyi parçalıyordu; keder de ruhu... Yolunu arayacağına, canının çektiği yere git.“
Albert Caraco / Kaosun Kutsal Kitabı Yitik kitlenin bilinci yoktur ve asla da olmayacaktır, bilincin özü varlıkları tek başına bırakmaktır ve insanlar kendi bilinçlerinden kaçmak için bir araya gelirler, yitik kitle onların kaçış yoludur, başarısız yalnızlıkların kavşağıdır, her zaman suçludur, onun laneti daima düzenin içinde olacaktır, kendisini
Halil Cibran Uzundu şu çepeçevre surların içinde acı çekerek geçirdiğim günler ve yalnızlık dolu geceler, bitmek bilmeyen; hem kim ayrılabilir ki acılarından ve yalnızlığından pişmanlık duymadan. Nice parçalara bölünüp, dağılıp gitmiştir ruhum bu kentin sokaklarında. Özlemini çekeceğim nice çocuk dolanmıştır şu tepelerde, çıplak. Yüreğimde bir ağırlık, içimde bir sızı duymaksızın onlardan kopup gidebilmek zor. Ne üzerimden çıkarıp attığım bir giysi, ne de geçmişe gömülecek bir anı, kendi ellerimle paraladığım bir ten, açlık ve susuzlukla bezenmiş bir yürektir bugün. Yine de oyalanmamam gerek. Herşeyi kendine çağıran deniz, beni de çağırıyor, gitmeliyim. Geceler ne denli sıcak olursa olsun, gidememek donmak demektir. Gitmeliyim, çünkü gidememek, olduğu yerde taş kesilmek ve uysallaştırılmış bir toprağa çakılıp kalmak demektir. Götürebilsem seve seve alır götürürdüm yanımda her şeyini buraların. Ama nasıl? Sözcükler, ne dili, ne de kendilerine kanat takan dudakları yanlarında götürebilirler.Yapayalnız dağılırlar boşluğa ve yapayalnız ararlar yaşamın gücünü.
"Halil Cibran / Kum ve Köpük" ... Yenilgi, Yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim; Binlerce zaferden değerlisin benim için, Ve dünyanın tüm şanından şöhretinden daha tatlısın yüreğime. Yenilgi, Yenilgim, kendime dair bilgim ve başkaldırım, Senin sayende bilirim hâlâ genç ve çevik olduğumu Ve solmuş defnelerin tuzağına düşmek zorunda olmadığımı. Sende, buldum kimsesizliği Ve kaçak ve horlanmış olmanın sevincini. Yenilgi, Yenilgim, kıvılcım saçan kılıcım ve kalkanım, Gözlerinde, okudum Taç giymenin kölelik olduğunu, Ve anlaşılmanın alçalmak olduğunu,olduğunu, Sahip olmanın, bütünlüğe ulaşmak Ve olgun bir meyve gibi, düşmek ve tüketilmek olduğunu, okudum gözlerinde. Yenilgi, Yenilgim, benim yürekli eşim, Duymalısın şarkılarımı, çığlığımı, sessizliğimi, Senden başka hiç kimse söz edemeyecek kanat vuruşlarımdan, Ve denizlerin gürlemesinden, Geceleri yanıp tutuşan dağlardan, Sarp ve kayalık ruhuma yalnız sen tırmanacaksın. Yenilgi, Yenilgim, benim ölmez cesaretim, Sen ve ben, birlikte güleceğiz kasırgayla, Ve ikimiz, mezarlar kazacağız içimizde ölenler için, Şevkle tutunacağız güneşe, Tehlikeli olacağız!
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.