Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eyvallah ne güzel bir sözdür, - Bazen kabulleniş, - Bazen boş veriş, - Bazen yol veriş, Ama sonunda hep bir rahata eriş...
Yalnız evlere dikkat ettiniz mi, o evlerin içindeki televizyon hiç kapanmaz. Bir ses olsun ister insan etrafında. Yalnız olmadığını kanıtlamak ister gibi. Ama en büyük kabulleniş, hiç susmayan ve ne oynadığını bile çoğu kez bilmediğiniz o televizyondur.
Sayfa 156 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi.
Sayfa 266Kitabı okudu
Yalnız evlere dikkat ettiniz mi, o evlerin içindeki Televizyon hiç kapanmaz. Bir ses olsun ister insan etrafında. Yalnız olmadığını kanıtlamak ister gibi. Ama en büyük kabulleniş, hiç susmayan ve ne oynadığını bile çoğu kez bilmediğiniz o televizyondur.
Bu yenilgiden sonra kaçışın yok, dedim kendi kendime. Öfke veya nefret yoktu. Sadece kabulleniş, acıya teslimiyet.
Sayfa 118Kitabı okudu
Eyvallah ne güzel bir sözdür, Bazen kabulleniş, Bazen boş veriş, Bazen yol veriş, Ama sonunda hep bir rahata eriş...
Reklam
İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
En doğru kabulleniş.
Sadece, Rabbim sen en iyisini bilirsin, dedi. Sen en iyisini bilirsin ve böyle olduysa, böyle olması gerekiyor demektir. Sana teslimim.
Sessizliğin arkasındaki vazgeçiş, kabulleniş, suç...
Ahlâklı ateist vardır fakat ahlâklı ateizm yoktur. Dinsiz insanın ahlâkının kaynağı da dindir. Ama bu din, insanın farkında olmadığı fakat tüm çevreden, aileden, edebiyattan, sinemadan, mimariden sayısızca farklı şekilde yansıyan, mazide kalmış eski bir dindir... Güneşin çoktan battığı yerde, gecenin yaydığı bütün sıcaklık yine güneştendir. Ocaktaki ateş sönse de sıcaklığı hâlâ odadadır.
Reklam
San'at eseri ile her temas bireyi içinde yaşadığı maddi ve fiziksel dünyadan bir süreliğine ayırarak du dünyanın ötesinde yer alan estetik âleme doğru yola çıkarıyor. Bu yolculuk bir süre sonra sona erse bile iç dünyasında san'atın getirdiği estetik hazı tanıyan ve bu haz ile donanmış birey, yaşadığı fiziksel ve maddi dünyanın algısını eskisine göre farklı bir biçimde hissetmekte ve o dünyayı farklı bir tarzda yönetmektedir. Bu farkı hayata daha yumuşak bir bakış, daha müsamahakâr bir yaklaşım ve bazı realiteleri çok daha az hasar ile kabulleniş olarak görmekteyiz.
İnkâr, çok yakın olduğunuz birini kaybettiğinizde şoktan sonra gelen ilk duygudur.Ardından pişmanlık gelir. Sonra kabulleniş. En sonda da bencillik. Artık acısını içinden atmak istersin, ona dair anılarını, düşlerini kısıtlarsın, unutup kendi hayatını yaşamak istersin. Hep oradadır bilirsin ama görmezden gelirsin.
SAVUNMASIZLIK AFFETMEYİ KOLAYLAŞTIRIR
Birçok kişi incittiğini fark eder fakat hatasını düzeltmek ve incittiği kişinin kendini kötü hissetmesine son vermek için kendini anlatmaya girişir. Açıklamalarda bulunur. Oysa incinmişliğin bırakılması, inciten kişinin kendini savunması ile değil, aksine, incittiğini kabul etmesi ile kolaylaşır. İncinen kişinin incinmişliğinin sorumluluğunu kabul etmeden, incinmesine gerek olmadığını anlatmaya çalışmak, "Aslında amacım şuydu ... " demek incinmişliğin bıra-kılmasını zorlaştırır. İncitmenin sorumluluğu alınmadan, salt kişinin kendini iyi hissetmesi için çalışmak, incinmişliğin öfkesini azaltmaz.
Kabulleniş
"Kişinin iyiyi ve kötüyü, başarıyı ve başarısızlığı, sevgi ve nefreti, her şeyi kabul etmesi gerekiyor. Bu kabulleniş içinde rahatlama gerçekleşir. Ve farkındalık rahatlamanın güzel kokusundan başka bir şey değildir. O bırakabilmenin, vazgeçmenin çiçek açmasıdır. O zaman problemler sonsuza dek kaybolur..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.